İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin Kasım ayı 5’inci oturumu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay başkanlığında gerçekleşti. Toplantıda gündem maddeleri oy birliği ile kabul edilirken, gündem dışı konuşmalarda söz alan AK Partili Burçin Kevser Sevil, kadına şiddete karşı CHP meclis üyeleri ile görüşme yapmak istediğini ancak olumlu bir geri dönüş alamadığını belirtti. 

“Aynı dili konuşalım”

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Kasım ayı 5’inci oturumuna CHP’li kadın meclis üyelerinin mor renk giyerek gelmesi konusunu eleştiren AK Partili Burçin Kevser Sevil, olayın aynı renk giyinmekten ziyade aynı dili konuşmak olması gerektiğini belirtti. Sevil, Osmanlı’da kadınların haklarını korumak adına yaptıkları çalışmaları hatırlatarak, o dönemde yapılan birliği bugün yapamadıklarını vurguladı. Kendisinin Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkanı Hatice Semerci ile görüşerek, “Gelin hep birlikte ortak bir çalışma hazırlayalım ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin kadın meclis üyeleri olarak siyasi kimliklerimizin dışında bu ortak meseleye bildiriyi beraber okuyalım. Ancak daha önce yine mecliste konuşulmuş olan İstanbul Sözleşmesi gerekçe gösterilerek bu yapmış olduğumuz teklif sıcak bakılmadı, üzerinde bile durulmadı. Ben bugün tekrar Hatice Hanım'ı aradım. Bu ortak çalışma için yeniden teklif verdim. Ancak maalesef olumsuz bir cevap aldım. Kendisi bana ‘İsterseniz siz de mor giyinin bir fotoğraf verelim’ dedi. Ancak burada sorun aynı renk giyinmek değildi. Keşke kadına şiddet konusunda aynı dili konuşabilsek. Çünkü aynı dili konuşamadığımız sürece bugün sadece politik bir konu olacak” dedi.

“Kaybedecek canımız kalmadı”

CHP Bornova Meclis Üyesi Yağmur Yurdakul Özkan ise, AK Partili Sevil’in çalışma teklifinin reddi ile ilgili söz alarak, İstanbul Sözleşmesi ile 6284 sayılı kanun arasındaki farkları hatırlattı. Kadınlar ve erkeklerin birlikte hareket etmesi gerektiğini belirten Özkan, “Biz ileriye doğru giderken şu anda geriye gidiyoruz. Bu konuda da sayın AK Parti gurubunun da çalışması gerekiyor. Çünkü artık kaybedecek canımız kalmadı” dedi. Özkan, teklife yalnızca İstanbul Sözleşmesi’nin bahane edildiği ve bu nedenle teklifin reddedildiği sözlerine ithafen, “Türkiye Avrupa Konseyi Başkanı ve İstanbul Sözleşmesi'nin yapılması için öncü devletlerden biriydi ve elinden geleni yapmıştı. Yapılması için birçok şeyin feda edildiği sözleşme için bu konuşmaların yapılmasını anlayamıyorum. Kadınların şiddet konusunda canlarını emanet edecekleri ilk kişiler kolluk kuvvetleridir. İstanbul Sözleşmesi yürürlükte olsaydı, şu anda olduğu gibi kesin kanıt olmadan müdahale edilmemesi yerine, kanıt olmadan da kadının beyanı esas alınarak müdahale ediliyor olsaydı belki de biz bu kadar canımızı kaybetmeyecektik. Evet kadınlar ve erkekler birlikte hareket etmeli. Ancak burada önemli olan devletin bizim arkamızda olması. Biz ileriye doğru gitmeliydik ancak biz geriye doğru gidiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmeli ve bu konuda da sayın AK Parti gurubunun da çalışması gerekiyor. Çünkü artık kaybedecek canımız kalmadı” ifadelerini kullandı.

Kaynak: Dilek Çakır Durak