Güncel

İzmir Buca'da muhteşem mimarisiyle görülmesi gereken Levanten Köşkleri...

İzmir'in Buca ilçesi, en kalabalık ilçe olmasının yanında tarihiyle de dikkati çeken ve görülmesi gereken çok farklı yerleriyle önemli bir destinasyon. Buca'da yüzyıllar önce yaşayan Levanten ailelerin ev olarak kullandığı Levanten Köşkler hakkında detaylı rehbere haberimizden ulaşabilirsiniz...

Abone Ol

İzmir’in Buca ilçesi, 1700’lü yıllardan itibaren Avrupalı ailelerin sürekli yerleşim yeri haline gelmiştir. Bu aileler, Buca’yı İzmir’e yakınlığı, uygun iklimi ve Hıristiyan nüfusunun çoğunlukta olması nedeniyle tercih etmişlerdir. 1800’lü yıllarda bu göçler hızlanmış ve Buca’da Levanten kültürü oluşmaya başlamıştır. Levantenler, birbirleriyle evlenerek akrabalık bağları kurmuş ve köydeki Rum nüfusla sınırlı ilişkiler geliştirmişlerdir. Rum aileler ise Levantenlerle yakın ilişkiler kurmuş, genellikle onların hizmetinde çalışmışlardır.

Levanten aileler, sadece Hıristiyan nüfusla değil, Osmanlı Devleti’nin önde gelen yöneticileriyle de ilişkiler kurarak nüfuzlarını genişletmişlerdir. Kapitülasyonlar sayesinde geniş imtiyazlara sahip olan bu aileler, Ege Bölgesi’nde geniş topraklar edinmiş ve Anadolu’da ilk fabrikaları kurmuşlardır. 1863’te Sultan Abdülaziz’in Buca’ya gelmesi ve Levantenlerin çabalarıyla Paradiso’da at yarışlarının düzenlenmeye başlanması, ardından 1872’de İzmir-Buca tren hattının tamamlanması, Levantenlerin Osmanlı toplumunda büyük bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Tren yolunun getirilmesiyle Buca, geniş bahçeli evleriyle tam bir Avrupa kasabası haline gelmiştir.

1900’lü yılların başında Levanten nüfus Buca’da daha da artmıştır. Osmanlı Devleti’nin zayıflaması ve yabancı sermaye ihtiyacının artması, Levantenlerin önemini artırmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte hava değişmeye başlar. Britanya, Fransa ve İtalya’nın karşı tarafta yer alması, Bucalı Levanten ailelerden bazı isimlerin İtilaf Güçleri ordularında savaşmasına neden olmuştur. Buna rağmen, pek çok Avrupalı aile savaş sırasında Buca’da kalmaya devam etmiştir. Yunan İşgali ise Levantenlerin işlerini bozmuş ve pek çoğu işgal süresince ticaretlerini sürdürememiştir. 1922’nin Eylül ayında Türk Ordusu’nun İzmir’i alacağı belli olunca, pek çok Avrupalı aile Buca’yı terk etmiştir. Savaş sonrasında Kemalist yönetimle ilişkiler beklenenden daha iyi olmuş ve pek çok Avrupalı aile Buca’ya geri dönmüştür. Ancak, 1929 küresel krizi ve ardından gelen ekonomik sıkıntılar nedeniyle Kemalist hükümetin devletçi politikaya geçişi, Levantenlerin işine gelmemiştir. 1930’lardan itibaren Buca’daki Avrupalı nüfus hızla azalmış ve Buca, ilk kez Müslüman çoğunluklu bir yerleşim birimi kimliğine bürünmeye başlamıştır. 1970’lerden sonra Buca’nın sayfiye görünümünü kaybetmesiyle Levantenler ya yurtdışına ya da Bornova, Karşıyaka ve Alsancak gibi yerlere taşınmışlardır. 1990’ların sonunda sayıları 50’yi geçmeyen Levantenler’den günümüzde Buca’da yaşayan tek bir Levanten aile kalmıştır.

İzmir Buca Forbes Köşkü

Forbes Köşkü, konumu itibariyle Buca’daki en etkileyici yapıların başında gelir. Günümüzde ağaçlarla kaplanmış olsa da, geçmişte Forbes Köşkü’nün sahipleri dört bir yandan Buca Ovası’nı izleyebiliyorlardı.

İskoçya’nın Angus bölgesinden gelen Forbes ailesi, 1800’lü yılların ortalarında Buca’ya yerleşmiştir. 1850 yılında İzmir’de de faaliyet gösteren MacAndrews Gemi Şirketi’nin sahibi Robert MacAndrew, meyan kökünün İzmir civarında yetiştiğini fark edince, oğlu William MacAndrew’i araştırma yapması için İzmir’e göndermiştir. William’a, William Forbes de eşlik etmiştir. Aynı yıl İzmir’de kurulan MacAndrew & Forbes Şirketi, günümüzde de varlığını sürdürmektedir. Forbes ailesinin diğer üyeleri de zamanla Buca’ya yerleşmiş, antimon madeni ve meyan kökü ticareti ile büyük servetler kazanmışlardır. William Forbes, Forbes Köşkü’nü yaptıran David Forbes’in amcasıdır. Kendisinin de istasyon yakınında bir evi olduğu bilinmektedir, ancak bu evin tam konumu belirsizdir. David Forbes’in babası Andrew Forbes ise Türkiye’ye hiç gelmemiş, oğlunun doğumundan birkaç gün sonra İskoçya’da intihar etmiştir.

Forbes ailesinin ilk evlerinin, 117. sokakta bulunan ve Mısır Köşkü olarak bilinen eski köşk olduğu sanılmaktadır. 1900’lü yıllara kadar bu evi kullanmışlardır. 1908 yılında ise yeni Forbes Köşkü’nü inşa etmişlerdir. Ancak, 1909 yılında köşk yanmış ve bu olayın nedenine dair çeşitli efsaneler ortaya atılmıştır. En bilinen hikaye, Forbes ailesindeki bir aşk meselesi nedeniyle köşkün kasıtlı olarak yakıldığıdır. Ancak, daha gerçekçi görünen hikaye, köşkün bir kavas tarafından kasıtlı olarak yakıldığıdır. Köşk, 1910 yılında yeniden yapılmış, fakat Forbes ailesi burada uzun süre kalamamıştır. 1920’lerde işler kötüye gidince merkezlerini Atina’ya taşımışlardır. 1922’de İzmir yanınca, Forbes-McAndrew şirketi İzmir’deki faaliyetlerini tamamen sonlandırmıştır.

İzmir Buca Rees Köşkü

Buca Eğitim Fakültesi’nin geniş ve güzel kampüsünde yer alan Rees Köşkü, Buca’nın en büyük tarihi yapılarından biridir. 1870-1887 yılları arasında inşa edilen bu yapı, dönemin küçük Buca köyüne göre oldukça büyük ve etkileyici bir yapı olarak dikkat çekmektedir. Rees Köşkü’nün büyüklüğü ve görkemi, Rees ailesinin Buca’daki nüfuzunu ve gücünü de ortaya koymaktadır.

Rees ailesi, Buca’da iz bırakmış Levanten ailelerden biridir. Galler kökenli olan bu aile, pamuk ve iplik ticaretinin merkezi olan Manchester’dan gelmiştir. Thomas Bowen Rees, 1853 yılında Kırım Savaşı sırasında İzmir’e gelerek boya ticaretinden büyük bir servet elde etmeyi planlamıştır. Aile, Türkiye’ye geldikten bir süre sonra pamuk işinden vazgeçerek maden işine yönelmiş ve büyük bir servet kazanmıştır.

Rees ailesi, Buca’da dini konularda yaptıkları katkılarla da tanınmaktadır. Önce Buca Protestan Kilisesi’ndeki vitrayları yaptırmış, ardından kilisenin piyanosunu bağışlamışlardır. Tren yolunun bittiği yerin batısındaki arazileri de büyük meblağlar ödeyerek satın almışlardır. Aynı zamanda, Paradiso’daki hipodromun tribünlerini de inşa ettirmişlerdir. Atlara olan meraklarını gösteren bir diğer kanıt ise köşklerinin bulunduğu arazinin kuzeyinde hala duran at haralarıdır.

İzmir Buca Baltazzı Köşkü

Buca’nın en ünlü köşklerinden biri olan Baltazzi Köşkü, hem mimari güzelliği hem de tarihi geçmişi ile dikkat çeken önemli bir yapıdır. Baltazzi ailesinin kökenleri hakkında bilgi veren Alex Baltazzi, ailesinin 1746 yılında Venedik’ten geldiğini belirtmiştir. Aile, önce Hacılar köyüne, ardından İzmir’deki Frenk Sokağı’na ve nihayetinde Buca’ya yerleşmiştir. Alex Baltazzi, kendisini “Bucalı” olarak tanımlamış ve büyük büyükbabasının da Bucalı olduğunu söylemiştir.

Demostanis Baltazzi döneminde aile Buca’ya yerleşmiş ve Rum kökenlerini kullanarak bölge halkıyla kaynaşmıştır. Baltazzi ailesi ile ilgili Buca’daki ilk kayıt 1859 yılına aittir. Bu yıl, Demostanis Baltazzi’nin Buca’da Marie Constantine Sevastopulos ile evlendiği tarihtir. Aynı dönemde, yani 1850’li yıllarda Baltazzi Köşkü’nün yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Bu nedenle Baltazzi Köşkü, Buca’daki en eski ikinci köşk olarak kabul edilir. Köşkün mimarı, dönemin ünlü mimarlarından John Turtle Wood’dur.

1890’larda köşk, Ermeni Ispartalıyan ailesine satılmıştır. Ispartalıyan ailesi, Buca’da İstasyon Caddesi’ni yaptıran aile olarak bilinmektedir ve bu nedenle caddeye Ispartalıyan Caddesi adı verilmiştir. 1910’larda İtalyan hükümeti, Baltazzi Köşkü’nü satın almayı düşünmüş ve Osmanlı Bankası müdürü İtalyan Suciani’ye köşkü alması talimatını vermiştir. Ancak, o dönemde İtalya ile Yunanistan arasında Ege Bölgesi’ni ele geçirmek için bir rekabet vardı. Sonunda yarışı Yunanistan kazanmış ve köşk, Yunan Milli Bankası adına 120,000 kaimeye satın alınmıştır. Köşk, Yunanistan başbakanı Venizelos’a hediye edilmiş ve Venizelos, köşkü İzmirli yetim çocuklara tahsis etmiştir.

İzmir Buca De Jongh Köşkü

De Jongh ailesi, Buca’ya erken gelen ve burada iz bırakmış önemli Levanten ailelerindendir. Hem Bornova hem de Buca’da yaşayan bireyleri bulunan aile, İzmir’e ilk olarak John Richard de Jongh tarafından getirilmiştir. 1812 yılında, dönemin İsveç ve Danimarka konsolosu Robert Wilkinson’ın yönlendirmesiyle İzmir’e gelen John Richard de Jongh, ticarete atılmış ve Konsolos Wilkinson’ın kızı ile evlenmiştir. Bu olay, De Jongh ailesinin Buca’daki varlığının başlangıcını oluşturur ve aileyi en eski Bucalı aileler arasına sokar.

De Jongh Köşkü’nü yaptıran aile ferdi, John Richard de Jongh’un torunu Henry de Jongh’dur. Köşkün 1877 yılında inşa edildiğine dair yaygın bir yanlış bilgi vardır, zira Henry de Jongh bu tarihte sadece 15 yaşındaydı. De Jongh aile kayıtlarına göre, aile 1909 yılında bu köşke taşınmıştır, bu nedenle köşkün 1900’lerin başında yaptırıldığı söylenebilir. Ayrıca Dokuzçeşmeler’deki eski Aliberti Köşkü’nün de geçmişte De Jongh ailesine ait olduğu bilinmektedir.

De Jongh ailesi, Birinci Dünya Savaşı’nda zor zamanlar geçirmiş ve hava saldırılarından korunmak için Aliberti Köşkü olarak bilinen yere taşınmıştır. İstiklal Savaşı sırasında ise 10 Eylül’de Buca’da aileden iki üye kaybedilmiştir. Savaştan sonra Türkiye’den ayrılmışlar ve geriye sadece bir çift dönmüştür. Köşk, 1927’de Alman Konsolosluğu olarak kullanılmaya başlanmış ve 1928’de De Jongh ailesi köşkü Sperco ailesine satmıştır. Sperco ailesinin mülkiyetinde kalan köşk, 1944 yılında devlete satılmış ve sanatoryum olarak kullanılmaya başlanmıştır.

İzmir Buca Russo Köşkü

Russo Köşkü, Buca’nın Kasaplar Meydanı’na yakın konumda inşa edilmiştir ve yapımında Hacılar Evi’nden ilham alındığı düşünülmektedir. Feyyaz Erpi, köşkün ön tarafının gösterişli, arka tarafının ise sade olmasından dolayı, evin inşasında sosyal bir gösteriş ifadesinin amaçlandığını belirtmiştir. Köşkün özellikle ön cephesi dikkat çekici bir ihtişamla tasarlanmıştır.

Köşkün yapım tarihi 1900’lerin başlarına, bazı kaynaklara göre ise 1895 yılına dayandırılmaktadır. Evin sahibi Christian Russo, 1874 doğumlu olup, köşkü yaptıran kişidir. Kayıtlara göre, Christian Russo’nun oğlu da 1915 yılında Buca’da doğmuştur, bu da köşkün bu tarihlerde aktif olarak kullanıldığını göstermektedir. Köşk, 1945 yılına kadar Berta Russo tarafından kullanılmıştır. Berta Russo, aynı zamanda günümüzde Heykel’de Ziraat Bankası olarak kullanılan tarihi evin sahibi Gabriel Russo’nun kızıdır. Bu bilgiler doğrultusunda, köşkün yapımından 1945 yılına kadar aralıksız olarak Russo ailesinin kullanımında olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonraki dönemde köşk, bir süre Icard ailesi tarafından da kullanılmıştır.

İzmir Buca Davut Farkoh Köşkü

Davut Farkoh Köşkü, 1903 yılında inşa edilmiştir. Farkoh ailesi, aslen Suriye’den gelen Arap Hristiyan bir aile olup, İzmir’de ticaret ve deniz taşımacılığı yaparak büyük bir servet elde etmişlerdir.

Ailenin son üyesi olan Stephanie Farkoh, ömrünün büyük bölümünü Buca’da geçirmiş ve 1986 yılında Heykel Meydanı’ndaki evinde hayatını kaybetmiştir. Davut Farkoh Köşkü, 1930’lu yıllarda Buca Belediyesi’ne devredilmiş ve 2000 yılına kadar belediye binası olarak kullanılmıştır. Bu tarihten itibaren köşk, belediyeye ait kültür ve sanat merkezi olarak hizmet vermeye başlamıştır. Bu köşk, iyi bakıldığında tarihi yapıların ne kadar iyi durumda kalabileceğine dair güzel bir örnek teşkil etmektedir.

Köşkün arkasında bir hamam ve diğer yardımcı binalar bulunmaktaydı. Hamam artık mevcut olmasa da, yardımcı binalar günümüzde kütüphane ve restoran olarak kullanılmaktadır.

İzmir Buca Hole Köşkü

İzmir Buca’daki Hole Köşkü, Buca’nın en eski ve en bilinen köşküdür. 1840’lı yıllarda çizilmiş resimlerine rastlanmıştır. Ancak, evi yaptıran ilk sahipleri hakkında kesin bilgiler bulunmamaktadır. İki katlı olan köşk, bahçeye çift başlı bir merdiven ile inilmektedir ve bu özelliğiyle klasik Buca köşkü mimarisini yansıtmaktadır.

Osmanlı Dönemi’nde köşkün bilinen sahipleri, dönemin Britanya İmparatorluğu İzmir Konsolos Yardımcısı Edwyn Cecil Hole ve ailesidir. Köşk, ismini bu aileden almıştır. Hole ailesi, Birinci Dünya Savaşı sırasında da İzmir’de kalmış ve savaş süresince sorgulanmışlardır. Ayrıca, büyük İzmir Yangını sırasında da İzmir’de bulunmuşlar ve Britanyalı ailelerin İzmir’i güvenli bir şekilde terk etmelerine yardımcı olmuşlardır. Muhtemelen savaştan sonra Türkiye’ye bir daha dönmemişlerdir.

Köşk, bir dönem anaokulu olarak kullanılmıştır. Ancak günümüzde boş durumda olup, restore edilerek eski ihtişamına kavuşmayı beklemektedir. Hole Köşkü, tarihi ve mimari değeriyle Buca’nın önemli kültürel miraslarından biridir.

BUCA'DA MUTLAKA GÖRMENİZ GEREKEN YAŞAYAN PARK