Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Meliha Kovancı Bayraktaroğlu, kadınlarda sıkça karşılaşılan ve genellikle normal kabul edilen vajinal akıntılar konusunda önemli uyarılarda bulundu. Dr. Bayraktaroğlu, vajinal akıntıların doğal bir süreç olduğunu vurgularken, bu durumun aşırı hijyen alışkanlıkları nedeniyle olumsuz etkilenebileceğini belirtti. Özellikle sabun kullanımı ve aşırı yıkamanın vajinanın doğal florasını bozarak enfeksiyon riskini artırabileceğine dikkat çekti.
Dr. Bayraktaroğlu, her yaştan kadında görülebilen vajinal akıntıların özellikle ergenlik döneminden 50'li yaşlara kadar sıkça karşılaşılan bir durum olduğunu belirtti. Normal ve doğal kabul edilen bu akıntılar, şeffaf, kokusuz ve az miktarda olmalı; herhangi bir kaşıntı veya ağrıya neden olmamalıdır. Vajinanın doğal ortamını oluşturan bakteriler ve mikroorganizmalar, vajinal hijyenin kendiliğinden sağlanmasına yardımcı olurken, aşırı hijyen alışkanlıklarının bu dengeyi bozabileceğini söyledi. Özellikle diyabet, otoimmün hastalıklar ve gebelik gibi bağışıklık sistemini zayıflatan durumların enfeksiyon riskini artırdığına da dikkat çekti.
Vajinal akıntıların belirtilerine de değinen Dr. Bayraktaroğlu, kötü koku, kuruluk ve ağrılı cinsel ilişki gibi durumların enfeksiyon belirtisi olabileceğini belirtti. Bu belirtilerle doktora başvuran hastalarda, gerektiğinde kültür testleri yapılarak tanı konulduğunu ve tedaviye başlandığını ifade etti. Dr. Bayraktaroğlu, vajinanın doğal ortamını oluşturan laktobasillerin, asidik bir ortam oluşturarak zararlı mikroorganizmaların üremesini engellediğini, ancak aşırı yıkama, antibiyotik kullanımı, kokulu tampon ve pedlerin bu dengeyi bozarak enfeksiyon riskini artırdığını vurguladı.
Vajinal akıntıların her zaman enfeksiyon belirtisi olmadığını belirten Dr. Bayraktaroğlu, son dönemlerde en sık karşılaşılan enfeksiyon türünün 'candida' mantar enfeksiyonu olduğunu ifade etti. Mantar enfeksiyonlarının kaşıntılı ve beyaz süt kesiği görünümünde olduğunu, kontrolsüz antibiyotik kullanımı, hormon dengesizlikleri, diyabet ve istenmeyen gebelik için kullanılan aparatlar gibi faktörlerin bu enfeksiyonları tetikleyebileceğini söyledi. Sarı, yeşil ve kokulu akıntıların ise genellikle bakteriyel enfeksiyonların belirtisi olduğunu ekledi.
Dr. Bayraktaroğlu, tedavi edilmeyen enfeksiyonların rahim ve karın içi organları etkileyebileceğini, bu nedenle erken tanının büyük önem taşıdığını vurguladı. Enfeksiyon tedavisinde ağız yoluyla alınan antibiyotikler, ilaç tedavisi ve vajinal kremler kullanıldığını belirtti. Ayrıca, enfeksiyon sırasında cinsel ilişkiden kaçınılması gerektiğini, aksi halde kanama ve ağrılı cinsel ilişki gibi durumların yaşanabileceğini söyledi.
Kadınların yılda en az bir kez uzman bir doktor tarafından muayene edilmesi gerektiğini belirten Dr. Bayraktaroğlu, ilerlemiş enfeksiyonların gebelik oluşumunu engelleyebileceğini, hatta hamilelikte erken doğum riski ve düşüklerle sonuçlanabileceğini dile getirdi. Tedavi süresinin enfeksiyonun ciddiyetine göre 1 haftadan 6 aya kadar değişebileceğini ifade eden Dr. Bayraktaroğlu, dirençli vakalarda periyodik tedavinin gerekebileceğini ve bu nedenle düzenli uzman kontrolünün önemini vurguladı.
Vajinal enfeksiyonlardan korunmak için alınması gereken önlemleri sıralayan Dr. Bayraktaroğlu, sık iç çamaşırı değiştirilmesi, günlük ped kullanılmaması, dar giysilerden kaçınılması, pamuklu iç çamaşırı tercih edilmesi ve bölgenin kuru tutulmasının önemine dikkat çekti. Ayrıca, cinsel birliktelik sırasında prezervatif kullanılmasının enfeksiyon riskini azaltacağını belirtti. Dr. Bayraktaroğlu, desenli, kokulu ve vajinanın florasına uymayan pedlerin enfeksiyon riskini artırabileceğini, havuz sularının da vajinanın doğal yapısını bozabileceğini söyledi. Tedavi sürecine başlandıktan sonra, tedavinin yarıda bırakılmaması gerektiğini vurgulayarak sözlerini noktaladı.