Yaşam

Kastamonu'daki yılların eskitemediği hikayeler Kastamonu şehir efsaneleri

Kastamonu'nun derin tarihine ışık tutan, şehir sakinlerinin dilinden düşmeyen efsaneler, şehrin gizemli atmosferini saran bir örtü gibi içimizi sarar. Kastamonu'nun mistik havası, geçmişten günümüze aktarılan efsanelerle buluşarak, her sokak köşesinde yeni bir hikayenin doğmasına vesile olur. Bu esrarengiz şehir, adeta tarihin kollarında sarılı bir kucaklamaya benzer. İşte karşınızda Kastamonu'nun şehir efsaneleri...

Abone Ol

Kastamonu şehri, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle bilinen bir destinasyon olmanın ötesinde, kendine özgü efsaneleriyle de dikkat çekiyor. Bu eski şehir, geçmişinden günümüze aktarılan pek çok şehir efsanesi ile çevrili. Kastamonu'nun mistik atmosferi, yerel halk arasında dolaşan gizemli hikayelerle bezeli. Bu efsaneler arasında yerel kahramanların destanlarından, eski zamanlara ait doğaüstü olaylara kadar uzanan geniş bir yelpaze bulunuyor. Kastamonu şehir efsaneleri, geçmişin izlerini günümüzde hissetmemizi sağlıyor ve bu hikayeler, şehrin dokusunu daha da zenginleştiriyor. Bu yazıda, Kastamonu'nun büyülü atmosferini saran ve hala kulaktan kulağa dolaşan şehir efsanelerine bir göz atacağız.

Bayraklı Sultan Efsanesi: Kaledeki Cesaretin Öyküsü

Kastamonu Kalesi'nin batı burçlarında gizemli bir yatır türbesi bulunur: Bayraklı Sultan. Buraya yerel halk, adeta bir gelenek haline getirdikleri şekilde, bayrak yerine mum dikmektedirler. Bu adetin ardında yatan hikaye ise şu şekildedir:

Kastamonu Kalesi, Selçuklular tarafından kuşatılmıştır. Ancak, kuşatma uzadıkça yiğitlerin sabrı tükenir. Bir gün, kahramanlar toplanır ve bir karar alırlar: Ertesi gün güneş doğmadan kaleye saldırı düzenlenecek ve bayrağı ilk dikene büyük bir ödül verilecektir.

Ertesi sabah, zorlu bir saldırı başlar. Öğle saatlerine gelindiğinde savaş iyice kızışmıştır. Ünlü yiğit Yunus Mürebbi, kendine güvenle bağırır: "Ardımdan gelin, Beni kollayın. Bu kaleye sancağı ilk ben dikeceğim." Ok gibi fırlar, elindeki ipi burcun sivri dişlerine takar ve kaşla göz arasında burca tırmanır. Kılıcını çıkarıp yiğitçe savaşır. Yunus Mürebbi, sancağı kaleye dikmiştir ancak savaşın bitiminde ortadan kaybolur. Adamları onu kanlar içinde bulduklarında, bedeniyle sımsıkı tuttuğu bayrağıyla anılır. Halk, onun dileği gerçekleşsin diye ona "Bayraklı Sultan" der.

Kastamonu İsminin Efsanesi: Moni'nin Dramı

Kastamonu'nun ismi de bir efsaneye dayanır ve şehrin tarihine duygusal bir derinlik katar. Rivayete göre, Türkler Kastamonu Kalesi'ni fethederken, Bizans Tekfur'unun güzel kızı Moni'nin Türk kumandanına olan aşkını öğrenirler. Bu aşk, dadı aracılığıyla iletilir ve karşılık olarak kale kapısının anahtarlarının teslimi talep edilir. Ancak, uzun süre kaleye girmeye muvaffak olamayan Türk askerleri, aniden kaleye girmeyi başarır.

Durumu anlayan Bizans Tekfuru, güzel kızını kale burcundan aşağı atar. Türk askerleri, bu olayın ardından "Kastın ne idi Moni'ye" (Senin Moni'ye kastın neydi?) sözünü söylerler. Bu söz zamanla "Kastamoni" şeklini alır ve şehrin adı haline gelir. Günümüzde, Moni'nin atıldığı yer "Kırk Kız" türbesi olarak bilinir ve halk tarafından büyük bir saygıyla ziyaret edilir. "Kırk Kız" adının, Moni'nin atıldığı yerin "tam kırk parçaya ayrıldığı" sözünü anlatmak için kullanıldığı düşünülmektedir.