EGEÇEP adına konuşan Uğur Sümer, madenin yapıldığı alanlarda canlıların su yerine zehir içtiğini ifade ederek, maden faaliyet alanının canlı yaşamına kapandığını söyledi. Sümer, “Gediz-Büyük Menderes aracılığıyla zehirlenmeyen hiçbir alan kalmadı. Arsenik, metal gibi bütün ağır maddeler bölgeyi zehirliyor” dedi.
Sümer, maden sona erdiğinde Uşak’ta yaşama dair bir imkan kalmayacağının altını çizerek, “Ortaya çıkan haritaya göre Uşak’ın dibinde sondaj kuyuları açıyorlar” diye konuştu.
Manisa Bölge İdaresi’nin mahkemeyi Uşak’a gönderdiğini hatırlatan Sümer, “Biz, bu madenin önüne çıkarsak, hep birlikte engel olursak bu maden kapanacak. Bu mahkemeye müdahil olalım. Köy köy, komşu komşu dolaşalım bu madene engel olalım. Biz birlikte hareket edersek bu madeni durdururuz” sözlerine yer verdi.
Sümer, Kışladağ Madeninin Erzincan-İliç faciasını aşan bir tehlikede olduğun kaydederek, “Burada yüzyıllarca değil belki bin yıl Uşak’ı zehirleyecek bir durumla karşı karşıyayız” dedi.
Sümer, madende yaşanan hukuksuzluğun Türkiye’deki hukuksuzlukla bağlantılı olduğunu kaydederek, “Çiğdem Mater, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Can Atalay nasıl hukuksuz bir şekilde tutukluysa bu maden de aynı hukuksuzlukla işletiliyor. Çünkü AİHM de burada bu madende yeterli değerlendirme yapılmadığına hükmetti” sözlerine yer verdi.
CHP Uşak İl Başkanı Sevinç Yazgan da, yıllardır Muratdağı çevresinde bir mücadele sürdürdüklerini kaydetti. Yazgan, madenin insan hayatına tehdit oluşturan bir madene karşı durduklarını aktardı. Yazgan, yabancı şirketlerin çalıştırıldığını ama buna karşı bir önlem alınmadığını söyleyerek, “Muratdağı’nda madeni durdurduk. Kışladağ’da da bu mücadeleyi sürdüreceğiz” açıklamasını yaptı.
Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz da, madenin ekonomiye katkı sunduğunun gerçeği yansıtmadığını kaydederek, “Buradaki madenin getirdiği kayıplara baktığımızda ekonomiye hiçbir katkı sunmadığını görüyoruz” ifadesini kullandı.