Kitapsever olduğumu tekrar anlatmama gerek yok sanırım.
Hepimiz okumak istediğimiz kitabı ücret ödeyerek temin edebiliyoruz. Kitap yazmak zor olsa da geri planda yaşanan farklı sıkıntılar mevcut. Bunların başında kâğıt temini geliyor. Ayrıca boya, baskı, nakliyat ve depolama gibi zaruri maliyetler ise perde ardındaki diğer masraflar.
Kağıt konusunun özellikle altını çizmek istiyorum. Sadece kitap ve gazete dışında günlük hayatımızda tüketimi oldukça fazla.
Fiyatların artmasının asıl sebebi; üretim fabrikalarının yeterli olmaması diyebiliriz. Bu yüzden yurtdışından ithal edilen kağıtlar, döviz kurundan ötürü pahalıya geliyor. Esasında bunu üretmek için yüksek bir teknoloji gerekmiyor. Doğru politika izlemek sorunları hafifletebilir.
Hatta yazıyı yazdığım sırada kitaplara zam geldiğine dair haberleri gördüm. Bu da doğal olarak okurların dışında kitapçıları, üniversitelileri ve sınava hazırlanan öğrencileri bir hayli etkiliyor.
Peki bu duruma biz nasıl geldik?
Ormanlar bakımından oldukça zengin olan bir ülkeyiz. Bu zenginliğe rağmen kâğıt sektöründe sorun yaşanması son günlerin en çok tartışılan konuları arasında yer alıyor. Özellikle gazete kağıdı ve kitap yayıncılığındaki bu daralmanın ve problemlerin ortaya çıkmasına SEKA’daki sürecin birinci derecede sebep olduğu aşikar.
Ayrıca son günlerde Türk Lirası’nın döviz karşısında değerini yitirmesi de sorun. Üretiminde dışarıya bağlı kaldığımız diğer pek çok ürünle birlikte, kitap fiyatları da iyice el yakmaya başladı.
Bu durum okurlar kadar yayıncılar ve kitabevlerinin de belini büküyor.
Bir okur olarak kitapçıda pahalı bulduğum kitabı hemen internet ortamında aratıyorum. Çünkü internet satışlarında uygulanan indirimler cazip geliyor. Biz tüketiciler için kârlı gözüken bu durum, yayıncılar ve kitabevleri için tam tersi vaziyette.
Yayınevleri açısından bakarsak web sitelerinden internet satışları ve e-kitap onlar için avantajlı olabilir. Dağıtımcının aldığı büyük pay kendilerine kalmasıyla birlikte baskı maliyetleri sıfırlanır, ulaşılabilirlik artar, daralan sektör tekrar genişleyebilir.
Özellikle benim gibi klasik okurlar için bu çözümler memnun edici olmayabilir. Çünkü içeriği ile birlikte o kitabı hissetmek, kokusunu alabilmek, beğendiğim cümlelerin altını çizip not almak ayrı bir keyif.
O yüzden kağıt ile birlikte diğer maliyetlerin düşmesi herkes için güzel olacak. Bunun için kalıcı çözümler bulunması önemli.
Kurtuluş Savaşı'nın ve Cumhuriyet devrimlerinin önemli isimlerinden Vasıf Çınar ile arasında geçen bir konuşmada Atatürk’ün ‘Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım’ cümlelerinden yola çıkarak asla okumaktan vazgeçmeyelim.
Öğrenirsek, gelişirsek, bilime önem verirsek kabuğumuzu kırarız.
Ve inanın, o kabuk kırıldıktan başaramayacağız hiçbir şey yok.