Küresel ısınma, buna bağlı dünya genelinde yaşadığımız küresel iklim krizi ve üzerinde yaşadığımız vatan, sahip olduğumuz ülkemiz Türkiye bağlamında bizi bekleyen tehlikeler ve karşı karşıya kalabileceğimiz bu tehlikelere karşı alabileceğimiz önlemlere ilişkin yazılar yazmaya devam ediyorum.
Önceki yazımda küresel ısınma ve bugün bire bir yaşadığımız küresel iklim krizi sonucu bir başka büyük tehlikenin deniz seviyesinin yükselmesi sonucu İzmir ve İstanbul başta olmak üzere birçok sahil kenti ve bölgemizin tehdit altında olduğunu, Küresel İklim Denge Derneği’nin üç yıllık bir çalışma sonucunda raporlaştırarak yayınladığı “İzmir ve İstanbul İlleri İçin Deniz Seviyesi Yükselmesi ve Etkileri” konusunu irdelemeyi sürdüreceğim.
Raporda konu ile ilgili görüşlerini incelediğim, çalışmaya özellikle İstanbul ve İzmir gibi kıyı kentlerinden başladıklarını, böylelikle ulusal ve yerel karar vericiler başta olmak üzere tüm paydaşların iklim değişikliği bağlantılı deniz suyu yükselmesi sorununa dikkatleri çekmeyi istediklerini belirten Küresel Denge Derneği Başkanı Dr. Nuran Talu, “İklim değişikliği ile mücadelede ister sera gazı emisyonlarının azaltımı, ister iklim değişikliğinin etkilerine uyum, isterse iklim krizi nedeniyle yaşamakta olduklarımız, konuya böyle baktığımızda akademik alanda yapılan bilimsel çalışmaların, oluşturulacak ve yayınlanacak tezlerin mutlaka çoğalması, bütün bunlardan daha da önemli olarak, bilim ve politika yapıcılar arasındaki ilişkinin kurulması lazım. Çalışmanın temel amacı, bilim ve politika yapıcılar arasında iklim değişikliği alanında kurulamamış olan köprüyü ve o köprüyü geçerken en temel ihtiyaçlar neler olacak ise, bir bilimsel çalışmada en önemli şey olan verilerin ve kanıtların işaretini vermeye çalıştık. İklim değişikliği ile mücadele çok disiplinli ve çok aktörlü bir iş. Kurumsal ortaklıklara ihtiyaç var. İyi niyet olsa da bakanlıklar el ele tutuşunca bunu yapmak mümkün değil, çünkü iklim değişikliğinin çok geniş bir spektrumu var.” diyerek ülkemiz için deniz suyu yükselmesinin yaşamsal önemde olduğunun altını kalın çizgilerle çiziyor.
Rapor konunun, “Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemiz için çok önemli bir faktör olduğunu, iklim konusunun sürekli konuşulduğunu, özellikle son yıllarda yaşadığımız sıcaklık artışı ve seller nedeniyle konunun gündemdeki yakıcı yerini koruduğunu, doğacak fiili durumun etkileşmesinin ve deniz ekosisteminin üzerinde iklim etkisinin önemsenmesi gerektiğini” belirtiyor ve tehlikenin boyutunu gözler önüne seriyor.
Yaşadığımız fiili durumu önleme adına alınabilecek konu ile ilgili önlemleri, yurttaş olarak yapabileceklerimizi, yerel yöneticiler ve ülke yöneticileri anlamında yapılması gerekenleri, yapılabileceklerle ilgili öneri ve düşüncelerimi, önümüzdeki süreçte de yazmaya devam edeceğim.