“Bu dünyaya neden geldik, nasıl geldik, yaşama amacımız nedir?” gibi soruların kafa karıştırıcı olduğunu biliyorum. İnsan varoluş nedenini aramaya başladığında, uçsuz bucaksız bir derya ile karşılaşıyor. Somut delil aramaya başlarsa, kapkaranlık derin bir kuyuya bakar gibi veya evrenin ortasında etrafında hiçbir şeyin olmadığı bir ortamda kalakalmış gibi oluyor. Pekii bu düşünceleri nasıl mantıklı bir düzeleme oturtabiliriz?
Zaman geçtikçe Dünya ve kendimiz hakkında oldukça ilginç ve sayılamayacak kadar çok şey öğreniyoruz. Evrende edindiğimiz yerde aslında tek başımıza olmadığımızı öğrendik mesela. Evrenin ne kadar yaşlı olduğunu öğrendik. Ben bunu öğrendiğimde şunu düşündüm; neden yaşadığımı sorguluyorum, ama aynı zamanda neden var olduğumu bilmediğim bu dünyada bana biçilen rollere uyarak yaşamaya devam ediyorum. Neden her gün kalkıp, işe gidip, akşam eve dönüp, aylarca, yıllarca aynı şeyleri yapıyorum? Bunun amacı nedir? Neden varız ve neden kendi kendimize yazmadığımız, bize dayatılan bu kurallara uymak zorundayız?
Biz var olmadan önce yaşamış 13,75 milyar yılı hatırlamıyoruz, o zamanlarda yaşayan insanları ve canlıları da hatırlamıyoruz. Belki de benim şu an düşündüğüm şeyleri düşünmüş 1500 yıl önceki kişi de neden yaşadığını sorguladı, ancak o zamanlar sorgulamak pek de doğru kabul edilmediğinden asla dışa vuramadı.
Bu noktada bir düşünürün veya felsefe ile uğraşan kişilerin, “nihilizm”i benimsediğini görebiliriz. Örneğin en bilinenlerden biri olan Nietzsche gibi. Pekii nihilizm nedir? Nihilizm; her türlü bilgi imkânını reddeder ve hiçbir doğru, genel geçer (Toplum tarafından kabul edilen, hemen herkesçe benimsenen) bilginin olamayacağını savunur. Varlığı her şekliyle şüphe ile karşılar ve hatta yok sayar. Nihilizm temelde estetizmin bütün biçimlerini reddeder.
Pekii Nietzsche nihilizm hakkında neler söyledi? Nietzsche, nihilizmi en açık ve doğrudan Güç İstenci adlı çalışmasında tanımlıyor; hem de birkaç yerde: nihilizm, en yüksek değerlerin, değerlerini yitirmiş olmaları, herhangi bir amaç ya da hedef konulamaması. Pekii evrenin varoluşunu düşünürken ve toplumda yapmak zorunda olduğumuz rolleri irdelerken bazen nihilist biri gibi düşündüğünüz oldu mu? Bu düzen neden var? Ahlak, erdem, sorumluluk gibi kavramlar insanların ortaya sürdüğü kavramlar ise eğer, bu kavramlara neden uymak zorundayız? Toplumsal değerleri kim ortaya çıkardı? Bu gibi yüzlerce soruyla boğuşarak varoluş amacımızı bulmaya çalışmak oldukça kafa karıştırıcı olabiliyor.
İnsanın yaratılışındaki amacı hep merak etmişimdir. Gerçekten bir amacı var mıydı, maymundan mı geldik, yoksa “Big Bang” teorisi gerçekten doğru mu? Veya gerçekten Tanrı bizi buraya cezalandırmak için mi gönderdi? İyi, erdemli insan nasıl olunur? Ben kime göre iyi bir insanım veya kime göre ahlaksız davranıyorum? Pekii ahlak nedir, ahlak ölçütlerini kim belirlemiştir? İşte böyle yüzlerce soru ile karşı karşıya kalan insanlar, varoluş amacını ararken kendini kaybedebiliyor. Kimisi böylece çok ünlü felsefe düşünürleri veya yazar veya araştırmacı olabiliyor, eğer şanslılarsa..
Benim için varoluş tamamıyla kesin bir amaca dayanmıyor. Tanrı da göndermiş olabilir, evrim de söz konusu olabilir. Büyük patlama teorisine de inanırım, ceza çekmek için dünyaya gönderilen ruhlardan ibaret olduğumuza da. Benim için bunları düşünmek, kanıtlanamayacağını düşündüğümden ve her zaman muallakta kalacağından emin olduğumdan, kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramıyor. Ben bunların yanında, bu toplumda nasıl yer edinebilirim, ancak yer edinirken nasıl bir kurallar silsilesini geçmek zorunda kalacağım konularında kafa yoruyorum artık. Benden 1500 yıl önce yaşayan kız da belki nedenleri düşündü, ancak o da bulamadı. Ben de kendi içimde düşünüyorum, ancak bulmak için gereken zamanı nasıl kazanırım, bu hayattan göçene kadar bu konuya bir açıklık getirebilir miyim bilemiyorum. Öyleyse, hayatta yaşarken neler yapmak istiyorsam bunları düşünmek, bunları hayata geçirerek, kendi varoluş amacımı ortaya koyabilirim sanırım. Ne nihilistler gibi sadece bir tesadüf olduğumuzu düşünüyorum ne de Tanrı’nın bir projesi olduğumuza. Kanıtlanana kadar her iki teori de benim için geçerlidir. Pekii sizin varoluş amacınız nedir?