Siyaset

Lozan’ın yıldönümünde CHP İzmir’den iktidara çağrı

Lozan Antlaşması’nın Türkiye’nin tapusu olduğunu belirten CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, “Lozan Antlaşması'nın imzalandığı 24 Temmuz resmi bayram olarak kutlanmalıdır” dedi

Abone Ol

Dilek Çakır

Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanlığı, Lozan Barış Antlaşmasının 100’üncü yılı nedeniyle basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu ve parti üyeleri katıldı. Lozan Antlaşması’nın zaferin belgesi olduğunu belirten Aslanoğlu “Bugün 780 bin kilometrekarelik ülke topraklarımızın, Türkiye Cumhuriyeti'ne ait olduğunu egemen devletlere kabul ettirdiğimiz tarihi bir gün” dedi.

Büyük suikastın yıkılışı

Mustafa Kemal Atatürk’ün “Lozan Barış Anlaşması, Türk Ulusuna yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Anlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın yıkılışını anlatan bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri bulunmayan bir siyasal utku eseridir” sözlerini hatırlatan Aslanoğlu, “Lozan, saltanat sevdalılarına, emperyalizme, mandaya karşı mücadelemizi zaferle taçlandırdığımızın belgesidir. Lozan'ı hafife alan, subjektif ve maksatlı söylemlerin nesnesi haline getiren, hatta kinle yaklaşanlar, İnönü'ye, onun üzerinden Atatürk'e, Cumhuriyet’in kurucu kadrolarına ve değerlerine düşmanlık etmektedir” ifadelerini kullandı.

Diplomatik zafer

24 Temmuz’un resmi bayram olması için Meclis Başkanlığı’na kanun teklifi sunduklarını söyleyen Aslanoğlu, “Lozan Barış Antlaşmasıyla emperyalist güçlerin aralarında pay etmeye yeltendiği vatanımızın sınırları zaferimizle çizildi. Antlaşma, topraklarımızı karış karış bölen, yoksul halkımızın tüm varlığını yabancı güçlerin insafına terk eden, saltanatın tacını ve tahtını korumak adına halkı kendi yurdunda esire dönüştüren, Sevr Anlaşması'nı tarihin çöplüğüne atan diplomatik zaferin adıdır” dedi.

Basın hakları gasp ediliyor

Türkiye’nin Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 2002 yılında 100’üncü sıradayken bugün 165’inci sıraya kadar gerilediğini vurgulayan Aslanoğlu, “İktidar, geldiği günden beri Türkiye'de halkın haber alma hakkını yazılı, görsel ve sosyal medya üzerinden sistemli olarak gasp ederek, toplumu dizayn etmeye çalışmaktadır. Gazeteci adı altında satın aldığı yandaşlarıyla adaletsizliği, haksızlığı, yolsuzluğu ve yoksulluğu görünmez kılmaktadır. Unutmayalım ki, Çin'den sonra dünyanın en büyük gazeteci hapishanesi olan Türkiye'de, bu sorun sadece gazetecilerin değil, tüm toplumun sorunudur” ifadelerini kullandı.