Manisa’nın Yunusemre ilçesinde yer alan ve 2 bin 700 yıllık geçmişiyle dikkat çeken Aigai Antik Kenti, yaz mevsiminde çıplak gözle de görülebilen Samanyolu Galaksisi’nin eşsiz görüntüleriyle süslendi. Uzun pozlama tekniğiyle çekilen fotoğraf ve videolar, antik kentte adeta görsel bir şölen yarattı.

A W243841 01

Aigai Antik Kenti, tarihî dokusuyla fotoğraf tutkunlarına unutulmaz anlar sunuyor. Manisa Celal Bayar Üniversitesi (MCBÜ) Arkeoloji Bölümü Başkanı ve Kazı Başkanı Prof. Dr. Yusuf Sezgin’in liderliğinde yürütülen kazı çalışmaları, antik kentin birçok yapısını günümüze kazandırdı. Bu yapıların sunduğu görsellik, hem ziyaretçilerin hem de fotoğraf meraklılarının beğenisini topluyor.

A W243841 02

Şehir merkezinden ve ışık kirliliğinden uzak bir konumda bulunan Aigai Antik Kenti, özellikle Samanyolu Galaksisi’ni fotoğraflamak isteyenler için muhteşem bir manzara sunuyor. Fotoğraf tutkunları, antik kentin büyüleyici atmosferinde unutulmaz kareler yakalama fırsatı buluyor.

Aigai Antik Kenti hakkında bilinmesi gerekenler

Aigai adı, eski Yunancada keçi anlamına gelen “αίγα” kelimesinden türetilmiştir. Bu antik kent, Yunusemre ilçesinin Yunt Dağı Köseler Mahallesi yakınlarında yer alır ve alışılmış Hellen yerleşimlerinden farklı olarak, Ege Denizi’ne uzak, dağlık bir bölgede, antik adıyla Aspordenos olarak bilinen Yunt Dağı’nda konumlanmıştır. Aigai halkı, verimsiz ve dağlık bu coğrafyada görkemli bir Hellen kenti kurmayı başarmış ve bu kenti 1000 yıl boyunca ayakta tutmuştur. Antik yazarların aktardığına göre Aigai, MÖ 2. binyıl sonlarında Yunanistan’dan Anadolu’ya göç eden Aioller tarafından kurulmuştur. Aiolis olarak adlandırılan bu bölge, Aioller’in Anadolu’daki yerleşim yerlerinden biridir. Arkeolojik çalışmalar, Aigai’nın MÖ 8. yüzyıl sonlarında kurulduğunu göstermektedir.

A W243841 03

Aigai adı nereden geliyor?

Aigai adı, keçi ile olan bağını kent sikkelerinde sıklıkla kullanılan keçi sembolü, epigrafik kanıtlar ve günümüzde de temel üretim faaliyeti hayvancılık olan Yunt Dağı’nın coğrafi yapısı ile göstermektedir. Kent ekonomisinin MÖ 8. yüzyıldan itibaren hayvancılığa dayandığı ve özellikle keçi yetiştiriciliği ile ünlendiği anlaşılmaktadır. Hellenistik Dönem’de deri, dokuma ve kemik ürünleri ile tanınan kentin, parşömen kullanan ve parşömenin yaratıcısı olarak bilinen Pergamon için parşömen ürettiği ya da hammaddesi olan deriyi sağladığı düşünülmektedir.

A W243841 04

Aigai’da yer alan Bouleuterion, antik kentin önemli yapılarından biridir. Pergamon kazı ekibi üyeleri tarafından 1886 yılında keşfedilen Bouleuterion, Agora Meydanı’na bağlanan ana yol üzerinde yer almakta ve üç ana bölümden oluşmaktadır. Bu yapı, on iki basamaklı cavea bölümü ve yarım daire formundaki orkestrası ile yaklaşık yüz doksan kişilik kapasiteye sahiptir. Bouleuterion’un enkazında bulunan heykeller, Pergamonlu heykeltıraş Hippias oğlu Menestratos tarafından yapılmıştır.

Aigai, MS 3. yüzyılın 2. yarısında Barbar akınları nedeniyle terk edilmiştir. Bizans Dönemi’nde ise kasaba boyutunda bir yerleşim yeri olarak kullanılmış, bu dönemde eski kentten kalan malzemeler toplanmış ve yapılar yıkılmıştır. MS 12. ve 13. yüzyıllara tarihlenen kilise ve çeşitli mimari yapılar bu döneme aittir. MS 13. yüzyıldan sonra Aigai’da herhangi bir yerleşim faaliyeti bulunmamaktadır.

Kaynak: İHA