Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan eden Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin temel dayanağıdır. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderlik ettiği Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda önemli bir rol oynayan bu ilke, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 6. maddesinde yer alır. 'Hakimiyet bilâ kayd-u şart Milletindir' sözü, günümüz Türkçesiyle 'Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.' şeklinde ifade edilir. Bu ilke, Türkiye'nin ulusal egemenliğini güçlendirmek için Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yapılan yasaların temelini oluşturur.

Milli irade ve milli hakimiyet kavramından ilk defa nerede söz edilmiştir? 

"Ulus, egemenliğin tek meşru kaynağı ve sahibidir. Egemenlik, bir devletin sahip olduğu tüm yetkileri içerir ve hür olmak, yetki sahibi olmak, hâkimiyet anlamlarını taşır. Tam anlamıyla özgür ve bağımsız olmak için ulusal egemenliğe sahip olmak gereklidir.

Hiçbir birey, grup ya da sınıf, doğrudan toplumu yönetme gücüne sahip değildir. Bu üstün emretme yetkisi, yalnızca milletin kendisine aittir. Millet iradesi, bireylerin iradelerinin birleşmesinden doğar ve millî egemenlik, bölünmez millet iradesini temsil eder.

Mustafa Kemal Atatürk, 'kayıtsız şartsız' ifadesiyle egemenliğin tamamen millete ait olmasını vurgulamıştır. Bu ifade, egemenliğin hiçbir parçasının, hiçbir isminin, hiçbir unvanının, hiçbir makamın başka bir otoriteye verilmemesi anlamına gelir. Atatürk, 'Kuvvet birdir ve o milletindir.' ve 'Bugün bütün cihanın milletleri yalnız bir egemenlik tanırlar: Millî Egemenlik.' gibi sözlerle de bu konudaki düşüncelerini ifade etmiştir."

Milli irade ve milli hakimiyet kavramının ilk kez ortaya çıkışı

"Mustafa Kemal, milletin gücünü temel alan bir perspektifle Kongreler ve Meclis demek, ulus demektir. Bu nedenle 1919'da Samsun'dan başlattığı halk hareketinin ardından gerçekleştirdiği Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas Kongreleri, halkın ortak mücadele iradesini filizlendirdi.

1919 Amasya Bildirisi'nde ilan edilen 'Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır' sözü, Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde de benimsenerek Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunu temellendirdi.

Bu prensip, bağımsızlık savaşının neden yürütüldüğünü ve mevcut durumu halka ve dünya kamuoyuna duyurmak için kurulan İrâde-i Milliye, Hâkimiyet-i Milliye gazetelerinin isimlerinde de yer aldı.

Mustafa Kemal'in Anadolu'da bir araya gelmeyi önermesine rağmen, 12 Ocak 1920'de İstanbul'da toplanan Meclis, Erzurum ve Sivas Kongreleri'nin temel prensiplerini Mîsâk-ı Millî ilkesi doğrultusunda kabul edip ilan etti.

Bu ilke, 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılmasıyla hayata geçirildi ve 20 Ocak 1921'de kabul edilen Teşkilât-ı Esasîye Kanunu ile resmileşti.

Kaynak: Haber Merkezi