Mona Roza şiiri, Türk Edebiyatı'nın önemli eserlerinden biri olarak bilinir ve birçok kişi tarafından merak edilir. Eserin sahibi, Mona Roza'nın gerçek kimliği ve hikayesi yıllardır merak konusudur. Kullanıcılar Mona Roza şiiri kime ait, Mona Roza hikayesi ne,Mona Roza şiirini araştırıyor.Bu şiirin etrafındaki gizemleri ve şiirin yaratıcısına dair araştırmaları detaylarıyla derledik. 

Mona Roza şiiri kime ait?

Ahmet Sezai Karakoç, 22 Ocak 1933'te Diyarbakır'da doğmuş bir isimdir. Genellikle şair olarak tanınmasına rağmen yazarlık, siyaset ve düşünce alanlarında da etkinlik göstermiştir. En bilinen eseri olan Mona Roza şiirini, henüz 19 yaşındayken Muazzez Akkaya'ya adamıştır. Şiirin dikkat çekici bir yanı ise her dizedeki baş harflerinin 'Muazzez Akkayam' ismini oluşturmasıdır; bu da şiirin akrostiş bir yapıya sahip olduğunu gösterir.

Mona Roza hikayesi ne? 

Üniversite yıllarında Sezai Karakoç, Monna Rosa adlı şiiri kaleme aldı. Bu eser, sınıf arkadaşı Muazzez Akkaya'dan ilham almıştı. Sezai Karakoç, Muazzez'e duyduğu sevgiyi dile getirmek konusunda kendini yetersiz hissediyor, dolayısıyla ona açılamıyordu. Bu duygularını uzaktan izleyerek yaşamaya başladı. Muazzez, Sezai'nin duygularının farkındaydı ancak emin değildi.

Bir törende, Sezai Karakoç kalabalığın önünde Monna Rosa şiirini okudu ve bu şiir büyük beğeni topladı. Muazzez, Sezai'nin duygularının gerçek olduğunu anladı ve ona karşılık verdi. Ancak Sezai, artık iş işten geçmiş olarak Muazzez'e "Senin sevgin benimkinden yetersiz." diyerek reddetti.

Toplumda dolaşan söylentilere göre, olaylar mezuniyet töreninde geçmiş olabilir. Sezai'nin sözleri üzerine Muazzez'in intihar ettiği söyleniyor, ancak bu bilgi doğru değil.

Başka bir dedikoduya göre ise bu olaylar şiir okuma etkinliğinde gerçekleşti. Muazzez'in önceden nişanlı olduğu iddia ediliyor. Sezai'nin sözleri üzerine Muazzez, nişan yüzüğünü atmaya teklif eder ancak Sezai reddeder ve "Sen beni değil, şiirimi sevdin, senin sevgin benimkinden yetersiz." der. Ardından Muazzez'in intihar ettiği söylentileri çıkar, fakat bu da gerçeği yansıtmıyor.

Muazzez Akkaya (Muazzez Giray) şu anda Amerika'nın New York eyaletinde yaşamaktadır ve en büyük kızıyla birlikte kendi hayatını sürdürmektedir. Yakın bir tarihte Garanti Bankası'nın bir reklam filminde yer almış ve bir konuşmasında, Sezai'nin şiirini duyduktan sonra onunla iletişime geçmediğini, sadece şiiri hayranlıkla dinlediğini ifade etmiştir.

Sezai Karakoç, Monna Rosa'yı üniversite yıllarında yazmıştı ve bu şiiri ikinci sınıfta bir kır gezisinde arkadaşlarına okumuştu. Arkadaşları tarafından büyük beğeni toplamıştı ancak üst sınıflardan bir arkadaşı, Sezai'nin derin duygularla yazdığı bu şiiri istemişti, fakat Sezai bu isteği reddetmişti.

Sezai Karakoç'un haberi olmadan şiiri Hisar dergisinde yayınlandı. Monna Rosa okuyucuları tarafından çok sevildi ve popüler oldu, ancak 30 yıl boyunca Monna Rosa'nın akrostiş bir şiir olduğunu kimse fark etmedi. Sezai Karakoç, bir gazeteciye "Herkes şiirimi sevdiğini söylüyor ama kimse Monna Rosa'nın aslında akrostiş bir şiir olduğunu anlamadı." şeklinde ifade etti. Ancak 30 yılın sonunda Monna Rosa'nın Muazzez Akkaya'ya yazıldığı anlaşıldı.

Monna Rosa'nın her satırı derin duygularla yazılmıştı. Üçüncü kıtasındaki "Açma pencereni perdeleri çek Monna Rosa seni görmemeliyim." cümlesi ise şu hikayeden gelir: Muazzez Akkaya, Geyve'deki yazlık evine taşındı. Sezai Karakoç, onun peşinden Geyve'ye gelip, Muazzez Akkaya'nın evinin karşısındaki evde bahçıvanlık yapmaya başladı. Her gün ve her gece Muazzez'i izledi ve onun için şiirler yazdı. Sezai Karakoç'un duyduğu sevgi gerçek ve derindir.

Mona Roza kim?

Sezai Karakoç'un eseri "Mona Roza"nın ilham kaynağı olan ve Cemal Süreya'nın soyadından bir harfi eksilttiği rivayet edilen Muazzez Akkaya, 94 yaşında ve hayatının çeşitli evrelerini paylaştı. O, gençlik yıllarında, Mülkiye Mektebi'nde aynı dönemi paylaştığı bu iki büyük şairin ilgi odağı olmuştu. Ancak aralarındaki ilişki, iddiaya dönüşmüş, gönlünü kazanan şairin, diğerinin soyadından bir harfi silmesi kararlaştırılmıştı.

Bu iddiada Cemal Süreya'nın kaybettiği, soyadındaki "y" harfini çıkardığı söylentisi yaygınlaşmıştı. Sezai Karakoç ise Muazzez Akkaya için duygusal bir şiir olan "Mona Roza"yı yazmıştı. Bu şiirdeki kıta başlarındaki harfler, "Muazzez Akkayam" akrostişi oluşturacak şekilde düzenlenmişti. Ancak bu aşk üçgeninin ayrıntıları uzun yıllar boyunca gizemini korumuştu.

Muazzez Akkaya, yaşadığı dönemi ve genç Cumhuriyet'in heyecanını dile getirerek, ailesinin Cumhuriyet'e olan bağlılığını vurguladı. Kendisi, eğitimine önem veren bir ailenin çocuğu olarak, okuma isteğiyle büyümüş ve Mülkiye'deki eğitim hayatına adım atmıştı.

Karakteristik bir durum olarak, Cemal Süreya'nın şiirleriyle kendisine yaklaştığını, Sezai Karakoç'un ise daha ısrarcı olduğunu belirtti. Ancak o dönemdeki toplumsal normlar ve yaş farkı sebebiyle Sezai Karakoç'tan etkilenmediğini ifade etti. Cemal Süreya'nın soyadındaki harfi çıkarmasının sebebini ise sadece bir masada karşılaştıklarında gerçekleşen bir anıyla ilişkilendirdi.

Özel hayatına odaklanan Akkaya, evlenirken şiirleri kaybetmek istememesi nedeniyle ablasının evine emanet ettiği ancak zamanla telef olan şiirlerinden dolayı üzgün olduğunu dile getirdi. Ayrıca, Sezai Karakoç'un vefatından kısa bir süre önce bir sahil kenarında karşılaştıklarını, ancak o dönemde tanımadığını ve daha sonra gazetede vefat ilanını gördüğünü ifade etti.

Eşi Orhan Giray'ın ona yazdığı küçük bir şiirin hatırlı olduğunu belirten Akkaya, edebiyat tarihinde adına yazılan şiirler kadar eşinin bu küçük jestinin de değerli olduğunu vurguladı.

Kitabının yazılmasından ve hayatının anlatılmasından duyduğu gururu dile getiren Akkaya, özellikle kadınların eğitim almaları ve kendi ayakları üzerinde durmaları gerektiği konusunda tavsiyelerde bulundu. Bu süreçte yaşadığı zorluklara rağmen çalışmaktan hiç vazgeçmediğini ve çocuklarını büyütmek için maddi zorluklar içinde destek bulduğunu paylaştı.

Son olarak, yazara kitabının, Cumhuriyet'in 100. yılında Türk kadınlarına bir armağan olması için çıkartıldığını belirtti ve kadınların her alanda daha fazla var olmalarını umut ettiğini dile getirdi.

Mona Roza Şiiri

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.
Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.

Kaynak: HABER MERKEZİ