Nazca Çizgileri
Efe Çapman
Toprağın üstünde yaşayan bizlerin zıt kutupların birbirini çekmesi misali elle tutulamayan ve ilahi olan için bazen doğaya, göklere ve bazen ise kendi içimize dönüp bakmamız sıkça karşılaşılan bir durum ki bunların alegorilerle örtülü olarak harmanlandığı coğrafya ve zaman kesişimleri olduğunu biliyoruz.
İlk bahisleri 1553 yılında bir İspanyol conquistador tarafından betimlenmeleriyle sayfalara geçen, bu sayede modern dünyanın gözü önüne serilen ve Peru’nun yüksek dağlardan oluşan çorak tepeleri arasına adeta serpiştirilmiş biçimde bulunan “Nazca Çizgileri” günümüzde çok sayıda kişi tarafından tanınan bir tarihi değerin sahibidir. Yoruma açık olsa da genellikle insan ve farklı hayvanları çağrıştıran Nazca Çizgileri’nin arasında çok uzun ve farklı yönlere doğru giden düz biçimler ve değişik semboller de bulunmakta. Bu formasyonların toprağın yüzeyinin eşelenerek oluşturulduğu ve bölgenin izole iklimi sayesinde günümüze dek korunduğu tahmin ediliyor. Bu çizgilerin ve çizimlerin en çok merak uyandıran özelliklerinin kaynağı ise büyüklükleri ve kapsadıkları alan dolayısıyla hangi amaçlara hizmet ettikleri. Tam olarak gözlemlenebilmeleri için bölgeyi gezi uçaklarıyla dolaşmak ya da çevredeki yüksek yamaçlara bir şekilde çıkmak gerekiyor.
Birden fazla dönemde oluşturuldukları hakkında teoriler olan bu çizgilerin ne zaman ve kimlerce yapıldığı hakkındaki görüşler genellikle yerel halk, akademisyenler ve araştırmacılar üçgeninde çakışıyor. Çıplak gözle bakıldığında bile çöl yüzeyini yüksek çözünürlüklü fotoğraflarında iç içe geçmiş sayısız çizgi ve görseller gibi bir izlenim veren bu bölgede yakın zamana kadar varlığı bilinmeyen pek çok yeni formasyon geçtiğimiz yıllarda bulunmuştu. Bu araştırmada neredeyse 100 yeni figür ortaya çıkmıştı. Daha önceki yazılarımda da bahsetmiş olduğum gibi yenilikçi metodlar ve bazı tekniklerin geliştirilmesi ile çok verimli sonuçlar veren yapay zekâ sistemleri havadan yapılan araştırmaların belirli şekil ve izleri tanıma kapasitesini büyük ölçüde arttırmış bulunmakta. Aynı araştırma ekibi geçtiğimiz ay bir o kadar daha yeni “Nazca Çizgisi” statüsünde şekil keşfettiklerini açıkladı.
Bu çizgilerin varoluş nedenleri hakkındaki fikirler çok geniş bir yelpaze oluştursa da ana hatlarıyla bakıldığında dikkat çeken bazıları mevcut. Öncelikle bir grup araştırmacıya göre bu çizgi ve şekiller çöl arazisinde yön bulmak için kullanılmış navigasyon işaretleri, çünkü düz çizgi ve geometrik şekiller “genel olarak” çöl yüzeyi ve vadi aralarında iken insansı ve hayvansı şekiller daha çok dağ yamaçlarında bulunuyor. Düz formların yön ve yol, canlıların ise bulundukları alan ile alakalı bir durum ya da özelliğe işaret ettiği tahmin ediliyor. Ancak bu teoriyi destekleyen kanıt ne kadar fazlaysa ters düşen sayısı da bir o kadar yüksek miktarda. Diğer bir teori ise tek bir inşa dönemi olmadığı tahmin edilen bu çizgilerin zaman içinde evrimleşerek değişik amaçlara hizmet etmiş olmalarını baz alıyor. Navigasyon amaçlı bu şekillerin sonraki dönemlerde göklere ve tanrılara ulaşmak, onlarla iletişim kurmak için yaratılmış olabilecekleri ya da bunun tam tersi sırayla gerçekleşmiş olması gibi.
İnsanın aklında pek çok soru işareti uyandıran bu tarihi gizem hakkında yapılan araştırmalar git gide gelişen teknoloji ve artan eforlar sayesinde ileriye doğru adım atmakta olsa bile bu şekilleri bireysel olarak incelemek ve onları yaratan toplumun bize vermek istediği mesajı içgüdüsel olarak kavramayı denemek çok büyük önem taşıyor.
Yorumlar