Neden olmasın

Abone Ol

Bu yazı tümüyle değil ama bolca hayal ürünü ögeler içermektedir. Tabii yüreklerimizi dağlayan o haberler hariç.

Her gün şehit haberleri alıyoruz.

Yüreklerimiz yanıyor. 

Bunun elbet siyasete yansıyan bir yönü var.

Artık DEM’in (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) seçimin kaderini tayin eden konumda olması özellikle İYİ Parti’yi rahatsız ediyor.

Düne kadar “Bölen-parçalayan” diye suçlanan İYİ Parti, şimdi iki laf edecek durumdu.

Hele “Ne yapalım, seçimin kaderini onlar tayin ediyor” tevekkülünde olanlara daha sert bakıyor.

Gerçek ne yazık ki böyle ve DEM, seçmen potansiyeli bakımından dengeleri parmağında oynatabiliyor.

Akşener, istifalara rağmen CHP’nin ittifak çağrısına yanaşmadı ama sırf bu yüzden AK Parti ile şartlı bir ittifak içine girebilir.

Cumhur İttifakı, İYİ Parti’yi de içine alarak sadece yerel seçimler için sandığa gidebilir.

İzmir, bu anlamda iyi bir deneyim fırsatı da oluşturabilir ve Prof.Dr. Ümit Özlale, güçlü bir aday olarak öne çıkabilir. 

AK Parti, hep; adayını CHP’den sonra açıklamayı düşünüyordu ama bu defa olmadı, Hamza Dağ’ı açıkladı. Dağ’ın şansı tartışılır ama Ümit Özlale öyle değil. O yüzden “seçimin kaderini belirleyen partiye rağmen” AK Parti, İYİ Parti ve MHP, ortak adayda karar kılarsa, CHP’nin aday göstereceği ayan beyan ortada olan Tunç Soyer zorlanabilir.

Ancak bütün bu saydığım ihtimaller, pürüzsüz bir ittifakla olur. Pürüzlü ittifak, hepimizi bulunduğumuz noktaya getirir ve sonra şansımıza razı oluruz.

Başkanlar on adım ileride

Böyle zamanlarda belediye başkanları daima on adım ileridedir.
Yarışa onlar, böyle avantajlı bir noktadan başlarlar.
Belediye hala onların elindedir. 
Haliyle imkanları kullanırlar.
Başkan olmaları hasebiyle zaten tanınıyorlar. Ve zaten beş yılda edindikleri tecrübeyle kenti karış karış biliyorlar. Seçmeni tanıyorlar, dengelerden haberdarlar ve nerede hangi dilden konuşacaklarının bilincindeler.
Rakipleri vaatte bulunurken onlar icraat yapabiliyorlar.
Rakipleri, onları hangi zayıf noktasından avlıyor ve vuruyorsa hemen gereğini yapabiliyorlar.
Eğer iyi işler yapmışlarsa bunları hatırlatarak gönülleri fethedebiliyorlar. Rakipleri geleceğe ilişkin konuşurken onlar, seçmeni geçmişten söz ederek çoktan tavlamış oluyorlar.
Tecrübe ve acemilik hakkındaki algıları kolayca yönetebiliyorlar.
Belediye başkanlarının yarışta nefesini kesen en önemli etken, yarışa on adım ileriden değil, aynı çizgiden başlamalarıdır.
Bu da tecrübeyle sabittir.

Yüksel’e dikkat

CHP’nin eski il başkanlarından Alaattin Yüksel, şu günlerde bağımsız açıklamalar yapmasıyla gündeme oturdu.
Açıklamalarında aday belirlenmesini dizayn eden bir tavrı var Yüksel’in. Adı bir ara adaylar arasında geçti ve bu konuda Aziz Kocaoğlu’nun desteğinin olduğu da öne sürüldü ama görünen o ki, dilinin altında bir bakla var.
Çok önemli şeyler söylüyor, parti bütünlüğünü savunuyor ama nedense Alaattin Yüksel, o baklayı dilinin altından bir türlü çıkarmıyor.

İBRAHİM ORMANCI

Açık sınırının altında yaşamaya alışık Türk emeklisi bir gün NOBEL EKONOMİ ÖDÜLÜ alırsa hiç şaşırmam açıkçası!
***
Ahhh bir zengin olsam.  Akaryakıt istasyonunda ''Şu depoyu fulle'' desem!
***
Oynaya oynaya gelin çocuklar. Çocuk yaşta GELİN olmayın çocuklar!
***
Uzaya giden astronotumuz olsa bana ne faydası var?  Dolmuşa bile binemedikten sonra!
***
Dekolte ile değil rekolte ile ilgilendiğimiz zaman işte biz o zaman gelişiriz!