Yaşam

Netflix davalar ile mücadele ediyor! Netflix gerçek hikayeyi anlatmıyor mu?

Netflix'in gün geçitkçe popülerliği artarken bir yandan da sayısız dava ile mücadele ediyor. Biyografik nitelik taşıyan dizi ve filmlerde ise gerçek hikayeyi anlatıp anlatmadığına yönelik davalar ise şüpheyi artırıyor. Peki, Netflix gerçek hikayeyi anlatmıyor mu? Detaylar için haberimizi okumaya devam edin

Abone Ol

Yaklaşık 5 milyon yeni abone kazanan Netflix, bir yandan popülaritesini artırırken, diğer yandan artan iftira davalarıyla da mücadele ediyor. 2019'dan bu yana, gerçek yaşam öykülerine dayanan yapımlar için platform ve prodüksiyon ortaklarına karşı 20'den fazla dava açılmış durumda. Bu yıl ise en az altı yeni dava kaydedildi. Peki, Netflix gerçek hikayeyi anlatmıyor mu? Detaylar haberimizde yer alıyor.

Netflix'in "Monsters: The Lyle and Erik Menendez Story" adlı dizisi, platformda kısa sürede popülerlik kazandı ve ebeveynlerini öldüren iki kardeşin hikayesini konu alıyor. Ancak bu yapım, bazı eleştirileri de beraberinde getirdi. Şirket, gerçek yaşam öykülerine dayanan diğer popüler projeleriyle birlikte, artan dava sayılarıyla karşı karşıya kalıyor.

CNBC'ye göre; "Baby Reindeer" isimli bir takip hikayesi ve Anna Sorokin'in dolandırıcılık öyküsünü anlatan "Inventing Anna" gibi yapımlar, bu dava dalgasının merkezinde yer alıyor.

Artan Davalar ve Yükselen Maliyetler

The Wall Street Journal'a göre, son beş yıl içinde Netflix ve iş ortaklarına yönelik gerçek yaşam hikayeleriyle ilgili 20’den fazla iftira davası açılmışken, bu yıl altı yeni dava dosyalandı. Bu artışın, benzer yapımların üretim maliyetlerini de yükselttiği ifade ediliyor.

Business Insider’ın ajans ve prodüktörlerle yaptığı röportajlar, Netflix'in suç temalı içeriklere olan ilgisinin azalmadığını gösteriyor. Ampere Analysis verilerine göre, diğer yayıncılar olan Hulu ve Peacock da gerçek suç içeriklerine yönelik projelerini artırmış durumda; ancak hiçbiri Netflix’in 282 milyondan fazla global aboneye ulaşma gücüne sahip olamıyor.

Suç Temasınds Artış

Ampere Analysis'ten Guy Bisson, bu yıl büyük yayıncıların suç temalı yapımlarında önemli bir artış gözlemlendiğini belirtti. Bu tür içerikler, global kurgusal ilk yayınlanan projelerin dörtte birini oluşturuyor. Bisson, geleneksel olarak yüksek maliyetli olan bilim kurgu ve fantezi türlerinin ise en fazla düşüş yaşayan türler arasında olduğunu ifade etti.

Gerçek suç programları, genellikle Netflix'in en çok izlenen yapımları arasında yer alıyor. Ünlü yapımcı Ryan Murphy'nin "Dahmer"ı, 29 Eylül itibarıyla platformun tüm zamanların en popüler dizileri arasında üçüncü sıradaydı ve 1 milyardan fazla saat izlendi. Murphy’nin "Monsters: The Lyle and Erik Menendez Story" adlı antoloji serisi de, ilk iki haftasında Netflix'in ABD TV şovları listesinde zirveye yerleşti.

Gerçek suç programları genellikle düşük bütçeli projeler olma potansiyeline sahipken, beraberinde yasal riskler ve maliyetleri de getirebiliyor.

170 Milyon Dolar Değerinde İftira Davası

"Baby Reindeer" dizisi, Netflix'in Küresel Top 10 TV listesinde sekiz hafta boyunca yer almayı başardı ve altı Emmy ödülü kazandı. Ancak bu başarı, bir davanın patlak vermesine de neden oldu. Dizideki takipçi karakterin ilham kaynağı olduğu iddia edilen Fiona Harvey, Netflix'e 170 milyon dolarlık bir iftira davası açtı.

Netflix, dizinin iddialarının gerçeği yansıtmadığını düşünen pek çok izleyici olduğunu savunsa da, mahkeme, dizinin "gerçek bir hikaye" olarak tanıtıldığını ve izleyicinin bunu kabul etmeye davet edildiğine hükmetti. Buna rağmen, Netflix'in dizinin yaratıcısı Richard Gadd ile eylülde yeni bir işbirliği anlaşması imzalaması engellenmedi.

Netflix, ayrıca Anna Sorokin'in bir arkadaşı olan Rachel Williams tarafından da dava ediliyor. Williams, "Inventing Anna" dizisinde fırsatçı bir yan karakter olarak tasvir edildiğini öne sürdü. Netflix, dizinin ilham kaynağı olan New York dergisi yazarının notlarını koruma altına almak için yasal işlem başlattı.