300 yılı aşkın bir süredir Newton’un yer çekimi yasası, İngiltere’deki devrim niteliğindeki bir Cambridge damıtımevinde hala hissediliyor. Ocak ayının sıcak bir öğleden sonrası, Cambridge, İngiltere’nin Arnavut kaldırımlı sokaklarından bisikletimle geçerek, Grantchester köyüne doğru ilerledim. Nehir kenarında yer alan, pek çok sanatçıyı ve ünlü rock grubu Pink Floyd’u da ilham kaynağı olan Grantchester Çayırları’nın söğüt ağaçlarıyla çevrili manzarasında, farklı bir ruh bulma arayışındaydım. Ancak keşfettiğim şey, sadece bir cin değil, aynı zamanda yer çekimi kadar güçlü bir etkiye sahip bir içkiydi.
Cambridge Distillery'ye adım attığımda, geleneksel damıtımhanelerden ziyade bir kimya laboratuvarını andıran bu beyaz tuğlalı binada beni yuvarlak altlı şişeler, beherler ve beyaz masalar karşıladı. Dünyanın en yenilikçi damıtımhanelerinden biri olarak tanımlanan bu mekân, damıtım sürecini adeta bilimsel bir düzene oturtmuştu.
2012 yılında William ve Lucy Lowe tarafından kurulan Cambridge Distillery, İngiltere’nin en küçük damıtımhanesinden dünyanın en büyük vakum cin damıtımhanelerinden biri haline geldi. William, sadece bir damıtım ustası değil, aynı zamanda dünyada yalnızca 416 kişiye verilen "Master of Wine" unvanına sahip. Oenolojiye (şarap yapım bilimi) duyduğu ilham ve Grantchester Çayırları'nın mevsimsel kokularını şişeleme arzusuyla yola çıkan William, her bir bileşeni ayrı ayrı vakumla damıtarak cini mükemmelleştirdi. Bu süreci, 17. yüzyılda İngiliz kimyager Robert Boyle tarafından geliştirilen bir yöntemle gerçekleştiriyor ve bu nedenle "dünyanın ilk cin terzisi" olarak adlandırılıyor.
Lowe, damıtım işlemi sırasında dokuz değişkeni (sıcaklık, zamanlama, basınç gibi) göz önünde bulundurarak her şişe için özel bir muamele sağlıyor. Bu nedenle damıtımevi bir laboratuvar gibi görünse de, ortaya çıkan içki, doğanın benzersiz tatlarını mükemmel şekilde koruyor.
Cambridge Distillery, dünyanın en eşsiz cinlerinden bazılarını üretiyor. Bunlar arasında, Kent'ten toplanan kırmızı orman karıncalarından elde edilen Anty Gin, narenciye içerikli ancak narenciye barındırmayan bir cin ve "ıslak köpek kokusu" isteyen bir müşteri için özel olarak üretilen bir cin yer alıyor.
Ancak distillery’nin en dikkat çekici ürünü, Sir Isaac Newton’un efsanevi elma ağacından esinlenerek üretilen Curator’s Gin. Cambridge Üniversitesi Botanik Bahçesi (CUBG) ile işbirliği içinde geliştirilen bu özel içki, Newton'un ünlü elma ağacından toplanan taze elmaların yanı sıra limon lavantası, zencefil biberiyesi gibi nadir bitkileri içeriyor. Elmanın taze ve gevrek tadı, bu nadir bileşenlerle birleşerek çiçeksi bir aroma yaratıyor.
Newton’un orijinal elma ağacı, İngiltere'nin Lincolnshire kentinde, Newton’un doğduğu ve yer çekimi kanunu da dahil olmak üzere birçok büyük keşfin yapıldığı Woolsthorpe Malikanesi’nde yer alıyor. Ancak Cambridge Distillery, Newton’un ağacının bir klonunu kullanarak bu özel içkiyi üretmeye devam ediyor. Lucy Lowe, "Bahçede serbest kalmak oldukça heyecan vericiydi," diyor ve ekliyor: "Bir şeyler toplamak sanki yasak bir şey yapıyormuşuz gibi hissettirdi."
Damıtımhane, Newton’un elma ağacının özünü şişeleyerek, tarihsel bir mirası adeta damıtıyor. Newton’un ağacının tohumları, altı kıtaya yayıldı. Woolsthorpe Malikanesi'ndeki ağaç, 400 yıldan fazla bir süredir meyve vermeye devam ediyor; ancak Cambridge’deki genç filiz, 2022'de Storm Eunice nedeniyle zarar gördü. Neyse ki Lowe’lar, yeni fidan büyüyene kadar üretimi sürdürmek için yeterli elma özü stoklamayı başarmış.
Newton’un yanı sıra Cambridge Distillery, Charles Darwin’den de ilham alan bir seri üzerinde çalışıyor. Darwin'in Beagle gemisiyle dünya turuna çıktığı dönemde topladığı bitki örneklerinin bulunduğu Cambridge Üniversitesi Herbaryumu ile işbirliği yapan distillery, Darwin’in 19. yüzyıl keşiflerini lezzet yoluyla yaşatan bir cin serisi üretiyor. İlk olarak Amerika kıtasından bitkilerle üretilen cin, yakında Avustralya ve Afrika’dan bitkilerle devam edecek.