Onur Yaser Can davasında önemli bir gelişme yaşandı. 2010 yılında İstanbul Beyoğlu’nda gözaltına alındıktan sonra maruz kaldığı işkence nedeniyle intihar eden Onur Yaser Can’ın ölümünden sorumlu tutulan polisler hakkında verilen takipsizlik kararı kaldırıldı. Bu kararın ardından, 4 polis memuru işkence, cinsel saldırı ve intihara sürükleme suçlarından yargılanacak. Böylece 14 yıllık adalet mücadelesinde yeni bir sayfa açıldı.

Onur Yaser Can İçin Adalet Mücadelesi Yeniden Canlanıyor

Onur Yaser Can'ın ölümüyle ilgili açılan davada, 14 yıl aradan sonra adaletin yolu açıldı. Can ailesi tarafından sürdürülen ısrarlı hukuk mücadelesi sonucunda, işkenceye maruz kalan Can’ın intihara sürüklenmesi olayına karışan emniyet görevlileri hakkında verilen takipsizlik kararı kaldırıldı. Bu karar, Türkiye’de insan hakları hukukunun gelişimi ve işkenceye karşı verilen mücadelede kritik bir öneme sahip. Ayrıca, benzer davalar için de emsal teşkil edebilecek nitelikte.

Sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada, "Takipsizlik kararının kaldırılmasıyla, Onur Yaser Can’ın ölümüne sebep olanların yargılanmasının yolu açılmıştır. Bu kararla birlikte, Onur Yaser Can'ın işkenceye maruz kaldığı, tehdit ve taciz edilerek intihara sürüklendiği süreçte sorumlu olan emniyet görevlilerinin adalet önünde hesap vereceği bir dönem başlıyor. Bu adalet arayışı, sadece Onur Yaser Can için değil, Türkiye’de cezasızlıkla mücadele eden herkes için büyük bir anlam taşıyor." denildi.

14 Yıllık Mücadele: Can Ailesinin İnsanüstü Çabası

Can ailesi, Onur Yaser Can’ın ölümünden sonra adalet arayışını hiç bırakmadı. Onur Yaser Can’ın annesi Hatice Can ve babası Mevlüt Can, oğullarının ölümünden sorumlu olanların yargılanması için yıllarca süren hukuk mücadelesi verdiler. Ancak, yaşadıkları acıya rağmen insanüstü bir çabayla delilleri yetkili mercilere sunmalarına rağmen, bu deliller yıllarca görmezden gelindi. Bugün, 14 yıl sonra verilen bu karar, Can ailesinin ve avukatlarının mücadelesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Ne Olmuştu?

ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can, 2 Haziran 2010 tarihinde İstanbul Beyoğlu’nda narkotik polisi tarafından gözaltına alınmış, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılmıştı. Ancak, iki gün sonra tutanaklarda eksiklik olduğu gerekçesiyle tekrar karakola çağrılmıştı. 23 Haziran 2010’da üçüncü kez ifadeye çağrılan Can, aynı gün intihar etmişti. İntiharının ardından, annesi Hatice Can, oğlunun pantolonunun arka cebinde, üzerinde çıplak aramaya maruz kaldığına ilişkin ifadelerin yazılı olduğu bir not bulmuştu.

Bu olaydan sonra, Hatice Can 2014 yılında intihar etti ve baba Mevlüt Can ise 2019 yılında sağlık sorunları nedeniyle hayatını kaybetti.

Onur Yaser Can’ın intiharıyla ilgili davada 2 polis memuru, “evrakta sahtecilik” suçlaması ile 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay bu kararı bozdu ve yargılama yeniden başladı. Polisler, ayrı ayrı 6 yıl 5 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Ancak, İstanbul 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi, 4 polis ve 1 bilirkişi hakkında daha suç duyurusunda bulunulmasına karar verdi. Buna rağmen, İstanbul Valiliği soruşturma izni vermedi.

Onur Yaser Can’ın kardeşi Ezgi Sevgi Can’ın itirazı üzerine, istinaf mahkemesi soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararı Temmuz 2021’de kaldırdı. Dört polis ve bir bilirkişi hakkındaki yargılamanın ilk duruşması ise 30 Eylül 2022'de yapılmıştı.

Adalet Gecikse de Geliyor

Onur Yaser Can davasında yaşanan bu son gelişme, Türkiye’de cezasızlıkla mücadelede önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Yıllardır süren bu hukuk mücadelesi, sadece Onur Yaser Can ve ailesi için değil, Türkiye’de insan hakları ve adalet için mücadele eden herkes için bir umut kaynağı olmuştur. Adaletin gecikmesi, mağdurların acısını artırsa da sonunda adaletin tecelli edeceğine olan inanç bu dava ile bir kez daha pekişmiştir.

Kaynak: HABER MERKEZİ