Tabletlere kazınmış karakterleriyle çevresindeki dünyayı ve destanları anlatmış olan çivi yazısı ve ona dair örneklerin bir kısmı günümüze kadar gelmeyi başarmış olsa da yazıldıkları tabletlerin doğası gereği parçalanmış halde bulunuyorlar. Böyle yazıya dökülmüş kadim yazıları ve destanları tam olarak inceleyebilmek için gerekli parçaların bulunması ve bir araya getirilmesi gerekiyor. Uzun zamandır arkeologlar, dil bilimciler ve pek çok daha alandan araştırmacılar ve bilim insanları tarihe ve edebiyata ışık tutmak için bu konuda efor sarf ediyorlar. Çivi yazısı dendiğinde genellikle ilk akla gelen yer olan antik Mezopotamya toprakları Sümer ve ardından Babil kültürlerine ev sahipliği yapmış ve bizlere Gılgamış Destanı7nı sunmuştur. Ancak edebi ve felsefi açıdan inanılmaz bir değer taşıyan bu destanın bile hala bütün parçaları yerine konamamış durumdadır. Almanya’nın en büyük üniversitelerinden biri olan LMU’dan bir ekip bir süredir çizi yazısı tabletlerini dijital ortama aktardıklarını ve 22 bin civarı tablet parçasını kapsayan bir veri tabanına eriştiklerini belirtiyorlar. Fragmentarium adını verdikleri proje belirli metodlar kullanarak bu parçaları birleştirmek ve eşleştirmek üzerine geliştiriliyor ve yapay zekâsı eğitiliyor. Bu proje ve veri tabanının halka açık hale getirileceğini belirten araştırmacılar yakın gelecekte bahsi geçen antik diyarların edebiyatlarını, mümkün olduğunca iyi kavrayabileceğimiz hale getirmeyi amaçlıyorlar ve bilgisayar bilimlerindeki ilerlemenin insanlığın merakı ve tekniğiyle birleştiğinde hedefine ulaşabileceğini gösteriyorlar. Edebi eser ve farklı “medya” ürünlerinin dijitalleştirilmesinin git gide yaygınlaşıyor olması bizlere bilgiye erişim ve bilginin devamlılığı açısından belki de bugüne kadarki en dayanıklı sığınağı sunuyor. Aşırı merkezileşme problemi yaratabilecek bir konseptten doğan ve oldukça meşakkatli olan bu işlem insanoğlunca el atılmış her iş gibi, gereken talep olduğu takdirde, zamanla daha verimli şekilde ya da geniş ölçekte yapılmaya başlanacaktır.