Tarım sektöründe sıklıkla kullanılan pestisitlerin kansere yakalanma riskini arttırdığı herkesçe biliniyorken kullanımı günden güne artıyor. Sıklıkla meyve ve sebze yetiştiriciliğinde kullanılan pestisit; bakteri, virüs ve haşerelerin zararlı etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla ürünlere uygulanıyor. Ancak uzmanlar pestisitin çeşitli kanser türlerine yakalanma olasılığını artırdığını yapılan araştırmalarla ortaya koyuyor. Pestisitler insan bağırsaklarındaki sağlıklı bakteri dengesini bozuyor ve bu durum iltihaplanmaya yol açarak kansere neden olabiliyor. İnsan sağlığı için oldukça zararlı olan pestisitlerin kansere yakalanma konusunda tütün dumanı kadar etkili olabileceği de yine birçok uzman tarafından ifade ediliyor.
‘Denetimler sıkılaştırılmalı’
Antalya'da yaşayan ve meyve sebze ticareti yapan bir vatandaş önce kendi sattığı ürünleri analize gönderdi. Bazı sebze ve meyvelerde yüksek miktarda tarım ilacı kalıntısı çıkınca vatandaş alışveriş yaptığı market zincirinden de numuneler alarak analize gönderdi. Analiz sonuçlarında her iki yerde satılan kırmızı elmada tarım ilacı kalıntısı bulundu. Tarım ilacı kalıntısı bulunan meyve sebzelerle ilgili yapılması gerekenleri anlatan Ziraat Yüksek Mühendisi Ferdan Çiftçi, “Bu durumda denetimlerin sıkılaştırılması gerekiyor. Yani Tarım Bakanlığı'nın Tarım il Müdürlükleri üzerinden piyasa denetimlerinin ve üretim aşamasındaki birincil üretimdeki kontrollerinin yapılması gerekiyor. Bazı vatandaşlarda şöyle bir algı var. Biraz çürümüş olan ürünü alayım, bunda ilaç yoktur düşüncesine ben kesinlikle katılmıyorum. İlaç atılmıştır ama zamanında atılmamış olabilir. Yani çürük ürün sağlıklıdır demek doğru değil çünkü vatandaşın bunu bakarak bilmesi mümkün değil” ifadelerini kullandı.
‘Hallere laboratuvar kurulmalı’
Meyve ya da sebzede ne kadar ilaç kalıntısının bulunduğunun gözle görülebilmesinin imkansız olduğunu vurgulayan Çiftçi, “Önemli olan burada Tarım Bakanlığı tarafından hem tarladaki ürünlerde birincil üretimdeki ürünlerde hasat sonrası, pazara sürülmeden önce denetimlerinin daha sık yapılması. Hallerde laboratuvarların kurulması, hal çıkışlarındaki denetimlerin yapılması ve yine piyasada tüketime sunulan yerlerde numuneler alınarak bunların analizlerinin yapılması yöntemiyle ancak bunların önüne geçebilir. Üretim aşamasındaki bilgilendirme ve eğitim çalışmalarıyla da bunun önüne geçmek gerekir. Yoksa pazara ulaştıktan sonra pazarda anlaşılması zor” dedi.
Bazı ailelerin toplanıp, bir çiftçiye gidip özel olarak onlara üretim yapmasını istediklerini aktaran Çiftçi, “Gidip direkt üreticiden satın alıyorlar. Ortak gıda tüketim toplulukları var. Üreticilerle anlaşıyorlar ve buradan daha üretim aşamasında bağlantılarını yapıp ürünlerini oradan temin ediyorlar. Bu da güvenli gıdaya ulaşmanın yöntemlerden bir tanesi. Gıda üretim topluluklarının oluşturulması, tüketim kooperatiflerinin kurulmasının, sağlıklı, güvenli gıdaya ulaşım açısından önemli olduğunu söyleyebiliriz. Buradaki asıl mesele üretim aşamasında bunların yapılması önemli. Yani üretim aşamasında kullanılan bitki koruma ürünlerinin zamanında kullanılmasına, kullanılan doz miktarına ve son ilaçlamayla hasat arasındaki geçen süreye uyulması gerekiyor. Ancak bunları yaptığımız zaman biz sağlıklı üretim yapmış olabiliriz. Organik tarım ve iyi tarım uygulamalarıyla üretilmiş ürünleri de seçmek gerekebilir. Ama buna herkesin ulaşması çok mümkün değil. Çok da yaygın değil. Bunların maliyetlerinin düşürülüp daha yaygın üretilmesi gerekiyor” sözlerine yer verdi.
‘Pestisitten geri dönen araç yok’
Bazı yurt dışına gönderilen meyvelerin pestisittin dolayı geri gelmesinin doğru olmadığını belirten Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, “Firma bilgi eksikliklerinden, gönderen-alıcının veya lojistik aracından kaynaklı bazı eksikler, hatalar oluyor. Bunlar da geri geldiği zaman sanki pestisit kalıntısından geri gelmiş deniyor. Bazı değerlerin çok minimumda aslında gidebilecek ama orada çok küçük oranlarla anlaşma yapılmış. Fakat girilebilecek, yenilebilecek, satılabilecek ürünler aslında. Bazı ülkelerin ürünlerdeki pestisit oranı daha az. O üründe normalde üçüncü sınıf ülkelerden izin alınıyor gidiyor, sağlığa zarar verecek bir şey yok. Gerçekten ilaç kalıntılarından dolayı dönen araçlar yok. Bu zaten öyle bir şey olsa da Türkiye’ye tekrar girmiş olsa bile Tarım Bakanlığı tekrar onu analiz ediyor. Analizin sonucunu almadan tekrar ülkemize sokmuyoruz. Bizden çıkan araç Bulgaristan’a gitti mesela kalıntı çıkmış. Tekrar geriye biz o aracı getirsek bile bizim Tarım Bakanlığı bunu tekrar analiz yapıyor. Uygunsa ya da uygun değilse artık onun gereğini yapıyor ve böyle bir şey de olmadı bugüne kadar. Biz bu konunun üzerinde çok duruyoruz. Bu kadar üretici ruhsatsız ilaç atılmasın diye gayret ediyor. Ben daha öyle bir şeyle karşılaşmadım” ifadelerini kullandı.