Rağmen yaşamak

Abone Ol

Ama’lar ve rağmen’ler arasında gidip gelen ince bir çizgidir yaşamak.” Ama elimden ne gelir ki?” demek ile “Bu yaşananlara rağmen…” demektir.

Ölmediyseniz eğer iki kelime arasında seçim yapmanız gerekir. 

“Narin öldürüldü ama elimizden ne gelir” ile “Narin öldürüldü ama buna rağmen diğer çocukları yaşatacağızdır” yaşamak. 

İki bardak su istedi diye bir genç dövülerek öldürülür!  “Ama elimden ne gelir demek”  ile başka gençler öldürülmesin diye öldürenlere rağmen yaşatmayı seçmektir yaşamak.

Acılara rağmendir hayat.  

Bu arada alakasız ama yazıyı yazarken şu şarkı takıldı dilime; https://www.youtube.com/watch?v=4OkiH2yD-eQ

Acılara yürüyor korkmuyorum

Arada bir kalbini yokluyorum..

Hmm neyse…

Ama ile rağmen arasında seçim yapmak zorunda kalanlara geçmişten de bunun birçok örneğini gösterebiliriz;

Derler ki; ölümden sonra en büyük acı ayrılık acısıymış…

Aşk ve gücün kesiştiği nokta

AMA;

Gelmiş geçmiş en büyük liderlerden biridir Marcus Antonius, ve güzeller güzeli güç sembolü Kleopatra…

Roma’nın ünlü generali Marcus Antonius, Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya duyduğu büyük aşk yüzünden hem kendi hayatını hem de Roma İmparatorluğu’nun siyasi dengesini tehlikeye attı. Antonius, Roma'daki siyasi meseleleri bir kenara bırakıp Kleopatra ile yaşadığı aşk için Mısır'a yerleşti. Bu aşk, Roma'da güç dengelerini değiştiren olayların başlangıcı oldu ve nihayetinde Augustus (Octavian) ile yaptığı iç savaşta yenilmesine neden oldu. Kleopatra ve Antonius’un intiharıyla sonuçlanan bu trajik aşk, sadece iki insanın değil, Roma İmparatorluğu’nun da siyasi tarihini derinden etkiledi.

Bu hikâye, liderlerin aşk uğruna mantıklı kararlar yerine duygusal tepkiler verebileceğini ve bu duyguların imparatorlukları bile yıkabilecek kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Antonius, aşkın büyüsü altında siyasi becerilerini ve gücünü kaybetti; bu da Roma İmparatorluğu'nun tarihinde önemli bir kırılma noktasına yol açtı. Yaşanılanlara rağmen ayakta kalmayı beceremedi Marcus Antonius ve Kleopatra. Çünkü  “Ama”ların içinde sıkışıp kaldılar. Aşk, bir liderin dahi kendi duygusal zayıflıklarıyla mücadele edemediğinde nasıl derin yaralar açabileceğini gösterir. Amalar arasında sıkışıp kalan bu büyük aşk intihar ile bitti. 

RAĞMEN;

Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart’ın, ilk eşi Joséphine de Beauharnais ile olan aşkı da ona büyük acılar getirdi. Napolyon, Joséphine’e derin bir aşkla bağlıydı; ancak Joséphine’in sadakatsizliği Napolyon’un ona olan güvenini sarstı. İmparator, eşine olan aşkı yüzünden bir süre Joséphine’in ihanetlerini görmezden geldi. Ancak zamanla bu durum, Napolyon’un kişisel ve siyasi hayatında derin izler bıraktı. Napolyon, sonunda Joséphine’den boşanmak zorunda kaldı, çünkü bir veliahdı olmadan İmparatorluğunu sürdüremeyeceğini anladı. 

Napolyon yaşadığı acılara rağmen yapması gerekeni biliyordu. Çünkü imparatorluk devam etmeliydi. Çünkü onun da dediği gibi  “Dünya çok acı çekiyor. Ama kötü insanların şiddetinden değil, iyi insanların sessizliğinden.” Sessizliğini bozdu!  ve Marie Louise ile evlendi. Aldatılma acısına rağmen ayakta kalmayı seçti. 

Tarihin en büyük liderlerinden de olsanız ama ve rağmen arasında seçim yapmanız gerekir. 

Bir çocuk öldürüldü ama ne yapabilirim ki, aldatıldım, kandırıldım, dünya kötü, insanlar daha kötü, doğa mahvoluyor, belediye çöpleri almadı, bu adam da bu kadar şerefsiz çıktı elimden ne gelir ki? deyip kendi sokağında kaybolmaktır “ama” . “Mutsuzum ama korkuyorum”un bahanesidir.

Hayatta ters giden tüm işlere, geç kalışlara, zamansız acılara, kayıplara, sıkıntılara, hastalıklara, gözyaşlarına, iç bunaltılarına, mutsuzluğa, dünyanın sayısız kötülüklerine karşı insanın bir şeyler yapabilme gücünü içinde hissetmesidir rağmen.

Peki ya sen sayın okuyucu; neresindesin hayatın?

Ama mı?

Rağmen mi?