Saadet Partisi Genel Başkanvekili ve Kayseri Milletvekili Mahmut Arıkan, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında yeni anayasa çalışmalarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Anayasa’nın 4. maddesi üzerindeki tartışmalara değinen Arıkan, partilerinin yeni bir anayasa yapım sürecine karşı olmadığını belirtti.
'Sihirli bir çözüm olabilir mi?'
Arıkan, mevcut anayasa üzerine yıllardır tartışmaların sürdüğünü vurgulayarak, "Kaç yıldır bir darbe anayasası ile yaşıyoruz, hatırlayan var mı? Türkiye'ye bu anayasanın yakışmadığını her fırsatta dile getiriyoruz. Kimse de buna karşı bir görüş belirtmiyor. Ama yeni bir anayasa, tek başına sihirli bir çözüm olabilir mi?" dedi.
'Artan borçları hafifletebilir mi?'
Ayrıca Arıkan, anayasa değişikliğinin ekonomik sorunlara çözüm getirmesinin zor olduğuna işaret ederek, şu soruları yöneltti: "Yeni anayasa, ülkemizin İsrail ile olan ticaretini engelleyebilir mi, kötüleşen ekonomiyi düzeltebilir mi, asgari ücretlilere ve emeklilere nefes aldırabilir mi, yükselen kira ve ev fiyatlarını düşürebilir mi? Sosyal yozlaşmayı, istismarları ve çocuk cinayetlerini önleyebilir mi? Yüksek faiz oranlarını azaltıp, artan borçları hafifletebilir mi?"
Kapsayıcı anayasa çağrısı
Arıkan, Saadet Partisi’nin yeni anayasa yapım sürecine her zaman açık olduğunu belirterek, "Bizler yeni bir anayasa yapılmasına karşı değiliz. Ancak öyle bir anayasa yapmalıyız ki, bir 40 yıl daha tartışmayalım. Herkesi kucaklayan, aidiyet duygusunu güçlendiren ve toplumun her kesiminin kendini içinde bulacağı bir anayasa olmalı" ifadelerini kullandı.
'Günlük hayatımızın parçası oldu'
Türkiye’de artan şiddet vakalarına da değinen Arıkan, şiddetin adeta günlük hayatın bir rutini haline geldiğini söyledi. Mafya ve çeteleşmenin yaygınlaştığını belirten Arıkan, İçişleri Bakanlığı'nın bu konulara yeterince odaklanamadığını ifade etti.
Topyekün mücadele vurgusu
Arıkan, "Şiddetle topyekûn mücadele edilmedikçe bu sorunu çözmek mümkün değil. Kamu görevlileri, özellikle mahalle muhtarları, mahalle polisleri, jandarma ve imamlar daha aktif bir rol üstlenmeli" dedi. Ayrıca Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) da bu mücadelede etkin olması gerektiğini vurguladı. "Diziler ve gündüz kuşağı programları şiddeti teşvik ettiği sürece, şiddetin önlenmesi mümkün değil" diye ekledi.