Gözler, edebiyat dünyasının önemli isimlerinden biri olan Sabahattin Ali'nin yaşamına ve karanlık bir döneme odaklanıyor. Türkiye'nin edebiyat geleneğinde derin izler bırakan yazar, eserleriyle milyonların hayatına dokunmuş, ancak ölümü ve ardında bıraktığı gizemli hikayeler hala merak konusu. Özellikle son zamanlarda, vatandaşlar Sabahattin Ali'nin neden cezaevine girdiğini ve siyasi görüşlerinin ne olduğunu araştırıyorlar.Bizde haberimizde Sabahattin Ali neden cezaevine girdi? Sabahattin Ali siyasi görüşü nedir? sorularının yanıtlarını haberimizde derledik.İşte detaylar

Sabahattin Ali neden cezaevine girdi?

Almanya'dan Türkiye'ye dönen Ali, tatsız bir olayın ardından İstanbul'a gelerek Yüksek Muallim Mektebi'nde Nihal Atsız, Nihat Sami Banarlı ve Pertev Naili Boratav'la aynı yatakhanede kaldı.

1930'da Gazi Enstitüsü'nde yabancı dil sınavlarına giren Ali, başarılı bir performans sergileyerek Aydın Ortaokulu'na Almanca öğretmeni olarak atandı. Ancak komünizm hakkındaki söylemleri nedeniyle soruşturmaya maruz kaldı ve tutuklanarak Aydın Hapishanesi'ne gönderildi.

Hapishanede geçirdiği süre boyunca Sabahattin Ali, yaşadıklarını Ayşe Sıtkı İlhan'a yazdığı mektuplar aracılığıyla aktardı ve yazmak için malzeme topladı.

Öğretmenlik görevine başlamadan önce, Nazım Hikmet'in de çalıştığı "Resimli Ay" dergisine katılan Ali, burada Zekeriya-Sabiha Sertel çifti ve Nazım Hikmet'le tanıştı. İlk hikayesi olan "Bir Orman Hikayesi"ni bu dergide yayınladı.

Daha sonra Konya Ortaokulu'nda Almanca öğretmeni olarak görev yapan Ali, bu dönemi "Bir Skandal" adlı eserinde anlattı.

Melahat Hanım'a duyduğu aşkı şiirlere döken Ali, bir toplantıda okuduğu hicivle hükümeti eleştirdiği iddiasıyla tekrar tutuklandı. Mahkumiyeti arttırılarak cezaevinde dört ay geçirdi, burada "Aldırma Gönül" ve "Hapishane Şarkısı" gibi eserlerini kaleme aldı.

Erken tahliye edilen Ali, öğretmenlik mesleğine geri dönmek istedi ve Milli Eğitim Bakanlığı'na başvurdu. Ankara 2. Ortaokulu'nda öğretmenlik yapmaya devam etti.

1935 yılında Aliye Hanım'la evlenen Ali, 1937'de askerlik görevini tamamlayarak kızı Filiz'in doğumunu gördü.

Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna gibi önemli eserlerini kaleme alan Ali, politik söylemleri nedeniyle bir kez daha öğretmenlik görevinden alındı.

Sabahattin Ali siyasi görüşü nedir?

abahattin Ali, düşünce yolculuğuna Türkçülük idealiyle adım attı ve Ziya Gökalp'i "Milliyet aşkını gönüllere serpen nebi" diye tanımladı. Nihal Atsız, onun Türk Ocakları'na katıldığını ve o ortama uygun şiirler yazdığını belirtti. Bazıları, Almanya'da komünizmle tanıştığı ve propagandaya karıştığı için Türkiye'ye geri gönderildiğini iddia etse de, Nihal Atsız'a göre, bir Alman'ın Türklüğe hakaret ettiği için dövdüğü için Almanya'dan geri gönderilmişti. Sabahattin Ali, Almanya dönüşünde Resimli Ay dergisi ve Atsız Mecmua'da yazılar kaleme aldı. Romantik karakterlerin ötesine geçerek toplumsal temalara yönelen öyküleri, özellikle Resimli Ay'da takdirle karşılandı ve Nâzım Hikmet'in "Türk edebiyatında öykücü olarak yalnız sen varsın!" tepkisine neden oldu.

Türk devlet büyüklerine hakaret ettiği iddiasıyla tutuklanmasının ardından, tek parti yönetimine karşı daha sert ve eleştirel bir dil kullandı. Hasan İzzettin Dinamo'ya göre, tutuklanmasının nedeni Konya'da yazdığı bir şiirin ihbar edilmesiydi, aksi halde solculuğu sadece boş laflarla kalacaktı. Nâzım Hikmet ise 1952'de yayımlanan bir yazısında, Sabahattin Ali'nin Sovyetler Birliği'ne derin bir sevgi beslediğini iddia etti.

Sabahattin Ali, Markopaşa gibi platformlarda, yabancı sermayelerin Türkiye'de ikinci bir kapitülasyon dönemini başlatacağını ve ülkenin bağımsızlığını tehlikeye atacağını; niteliksiz yöneticilerin ve yarı aydınların Amerikan ve İngiliz emperyalizmine hizmet ederek milletin çıkarlarını tehlikeye atacağını savundu. Ona göre, ülke için nitelikli siyasetler geliştirilmeli ve her iş milyonların yararına olmalıydı. Kendi ifadesiyle, "Bu topraklar ve onun üzerinde yaşayan insanlar, hiçbir yabancı devletin oyuncağı olmamalıydı."

Tek parti yönetimine karşı eleştirel bir tavır sergileyen Sabahattin Ali, partinin faaliyetlerini de "baskıcı" olarak niteledi. Bakanlar Kurulu tarafından toplatılan Sırça Köşk adlı eseri de bu eleştirel duruşunun bir yansımasıydı. Ayrıca, ırkçılık ve Turancılık gibi fikirlere ve yozlaşmış dini kalıplara yönelik eleştirileri de bulunmaktaydı.

Sabahattin Ali'nin Marksist görüşleri edebi eserlerine yansıdı, ancak bu düşünceleri yaşam tarzı olarak benimsemedi. Marksist bir işçi partisine katılmak istemesine rağmen, güvenilir bulunmadığı gerekçesiyle partiye kabul edilmedi. Arkadaşları ve eleştirmenler, onun öykülerinin dışında Marksist bir eğiliminin olmamasını eleştirdi. Samet Ağaoğlu ve M. Ali Cimcoz da bu eleştirenler arasındaydı.

Kaynak: HABER MERKEZİ