Bugün, 26 Ağustos’tan 9 Eylül’e uzanan 14 günlük zafer yürüyüşünün nihai sonucunun alındığı gün. Şanlı Türk ordusunun, İzmir’i düşman elinden aldığı günü anlatan İzmir Milli Kütüphane Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Puğ, o günlerde yaşananların İzmir ve yabancı basına yansımalarını aktardı. Puğ, İzmir’in kurtuluşunu İzmir basınının ‘Şanlı zafer’ olarak manşetlere taşıdığını belirtirken, yabancı basında ise zaferimizin ‘İşgal’ olarak servis edildiğini kaydetti.
Basında ‘İzmir zaferi’
İzmir’in işgalinin Yunanistan ile İtalya arasında düşmanlık yarattığını belirterek sözlerine başlayan Puğ, işgali yazan İtalyan basınının, 17 Mayıs’ta yayımlanan bir gazetesinde, ‘Müttefikler İzmir’e çıkartma yapıyor’ başlıklı haberini anlattı.
Puğ, “Kaynaklarda yer alan bilgiye göre, bir İtalyan gazetesi olan ‘I1 Tempo Gazetesi’ İzmir’in işgalini şu sözlerle anlattı: ‘Selanik’ten bildiriyor: Müttefikler İzmir’de karaya çıktılar. Fransız birlikleri şehrin kalelerini işgal ediyorlar. Yunan birlikleri şehrin belli başlı yerlerine yerleştiler, İngiliz ve İtalyan birlikleri içerideki bazı noktaları işgal ediyorlar...’ Görüldüğü üzere İtalyan basını işgali Yunanlara mal etmekten geri durdular” dedi.
O dönemden sonra İzmir’in düşman elinde yaşamaya başladığını vurgulayan Puğ, Türk ordusunun İzmir’e doğru yola çıktığı ve zafere adım adım yürüdüğü günleri anlatan İzmir basınından örnekler verdi.
Sözlerini şöyle sürdüren Puğ, “Türk ordusunun zaferleri alarak yoluna devam ediyor olmasının verdiği endişe, düşmanı ordumuz daha İzmir’e varmadan kaçma eğilimine sürüklemişti. Öyle ki Tevhid-i Efkar Gazetesi 5 Eylül’de yayımladığı sayısında ise bu tahliyeden şöyle bahsetti, ‘Başlıklar: Düşman İzmir’i tahliyeye başladı- 150 bin kişilik Yunan ordusu 10 günde perişan ve imha edildi- Hezimete uğrayan düşman kuvvetlerinin takip ve imhası devam ediyor- Simav zapt olundu- Akıncı kollarımız Salihli’de.. Yazı: Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın orduya günlük emri ‘Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!’ Milli kahramanımız söylediğini yapıyor, geçen sene bu günlerde düşmanı, Anadolu’nun harim-i ismetinde boğacağız demişti, filhakika bir sene sonra boğdu!’ Nitekim de öyle oldu. Ordumuz 9 Eylül 1922’de halkın büyük coşkusuyla İzmir’e ulaştı ve zaferi haykırdı. Elbette düşman giderken tahribatlar yapmaya çalıştı ancak muvaffak olamadı. İzmir 9 Eylül 1922 günü gerçek sahiplerine yeniden teslim edildi. Zaferi ise İleri Gazetesi 10 Eylül 1922’de şöyle duyurdu: ‘İzmir fethedildi, geri alındı ve Milli namus tamamlandı’ Türk gazeteleri İzmir’in geri alınışını ikinci bir fetih olarak tarihe not düştü” ifadelerini kullandı.
Ülkede bayram havası
Zaferin ardından Başkumandan Mustafa Kemal Paşa’nın İzmir’e gelişini Vakit Gazetesi’nin ‘Mustafa Kemal Paşa Hazretleri İzmir’de’ başlığıyla duyurduğunu kaydeden Puğ, halkın Paşa’ya karşı büyük bir sevgi seli gösterdiğini vurguladı. Puğ, “Vakit Gazetesi 11 Eylül 1922 tarihli sayısında, Mustafa Kemal’in İzmir’in alınmasının ardından İzmir’e geldiğini ve sevgi seliyle karşılandığını yazmıştı. Bu sırada ise şehirdeki resmi binalar ele geçirilmiş, asayiş sağlanmış ve Yunan askerleri toplanmaya başlanmıştı. Mustafa Kemal vaat ettiği sancağı kazanmıştı. Kutlamalar yalnız İzmir’de değil, ülkenin her yerinde yapılmıştı. İzmir’i kurtarmak, memleketi kurtarmaktı. Bu sırada yabancı basın da manşetlerinde İzmir’in elden gittiğini yazdı elbette. Ancak onlara göre bu bizim zaferimiz değil, bir işgaldi. İzmir’in kurtuluşunu ‘İzmir, Kemalistler tarafından işgal edildi’ olarak yazan da oldu, ‘İşgalden sonra İzmir’ başlığıyla kendi yaptıkları tahribatları Türkler yapmış gibi gösteren de. Nitekim zafer alındı ve yabancı basın ‘Yunan ordusu dağıldı’ haberini basmak zorunda kaldı” diye konuştu.
Ordunun yola çıktığı müjdelendi
Puğ, “Zaferin tohumlarının büyümeye başladığı o günlerde, İleri Gazetesi’nin 29 Ağustos 1922 tarihli sayısının manşet başlığı şöyleydi: ‘Kahraman Milli ordumuzun taarruza geçtiği tahakkuk edildi. Son dakikada vuku bulan istihbaratımız ordumuzun kesin darbeyi indirmek üzere olduğunu müjdelemektedir. Gazilerimiz kesin zafer yollarındadır. Allah’ın yardımıyla’ bu başlıkla yayımlanan sayıda, ordunun hazırlıklarını tamamlayarak İzmir’e doğru yola çıkmış olduğu halka müjdelendi. Bu haberin yayılmasından çok kısa bir süre sonra düşman müttefikler, ordumuzun yavaş yavaş, her yeri işgalden kurtara kurtara İzmir’e doğru yürümesi nedeniyle tahliyelere başladı” dedi.
‘Türk’e ateş etme cesaretleri yoktu’
“İzmir’e ilk giren kahraman komutanlar, İzmir’de kazanılan zaferi yıllar sonra bir gazetede şöyle anlattılar” diyerek komutanların hikayelerinden alıntılar paylaşan Puğ, İzmir’e ilk giren Yüzbaşı Şerafettin Bey’in anısını anlattı. Puğ, “Türk Süvari Müfrezesi Kumandanı Yüzbaşı Şerafettin Bey (İzmir) o günleri anlatırken, tanık olduğu manzaraların feci bir halde olduğunu yazdı. Kumandan şöyle anlattı: ‘Bornova Kasabası’na ulaştığımızda kuzey-batı sırtlarında düşman ateşine maruz kaldık. Üçüncü Bölük Kumandanı İskender Bey’le dürbünle gözlediğimizde düşman bize o kadar önemli görünmemekle birlikte oldukça güçlüydü. Buna rağmen biz ateş muharebesi yaparak vakit geçirmeyip, hemen Bornova’ya dahil olmaya ve süratle İzmir şosesine geçmeye karar verdik. Bornova’ya girdiğimizde tahmin ettiğimiz gibi evlerden ateş karşıladı. Atım orada öldü. Sokak muharebesinden sonra Bornova’yı aldık. Bölüklerimiz heybetle yürüyerek Kordon yoluna ulaştı. Düşman askerlerini esir edecek vaktimiz yoktu, derhal işgal gerçekleşmeliydi. Buna rağmen karşımıza çıkan hiçbir asker bir avuç Türk askerini engelleme cesaretini gösteremedi. Hükümet Konağı’na ulaştık ve Rıza Efendi ile yan kapıdan girdik. Hükümetin üzerindeki Yunan bayrağını indirdik, yerine şanlı sancağımızı halkın bitmek tükenmek bilmeyen alkışları arasında çektik ve dalgalandırdık’ dedi ve Yunanların gidişini aktardı” ifadelerini kullandı.