Kardelen BUĞDAY / RÖPORTAJ
Haziran ayında 87’nci kez düzenlenen Uluslararası Bergama Kermesi, renkli ve zengin bir programla bir Cumhuriyet geleneğini bu sene de devam ettirdi. 1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle ilk kez düzenlenen Bergama Kermesi, Türkiye’nin ilk, dünyanın ise Fransa’nın Nice kentinde yapılan festivalden sonra ikinci yerel festivali olma özelliği taşıyor. Bunun yanında Pergamon antik kentinin merkezi olması ve birçok tarihi yapıya ev sahipliği yapması nedeniyle Bergama’daki zengin tarih pek çok kişide merak uyandırıyor.
Bergama tarihi ile ilgili araştırma yaparken Sinema Bergama adını taşıyan bir web sitesi ile karşılaştım. Uzunca bir süre siteyi inceledikten sonra Bergama’da yaklaşık 100 yıllık bir sinema geçmişi olduğunu öğrendim. Öğrendiklerim sadece sinema salonları ve gösterilen filmler değil, aynı zamanda bölgenin sosyokültürel geçmişi ve öne çıkan önemli isimleri ile ilgili bilgilerdi. Ayrıca gördüğüm bu format bu zamana kadar karşılaştığım ilk web belgeseliydi. Yapımın ‘Sarı Denizaltı’ ismini taşıyan bir sanat inisiyatifine ait olduğunu öğrendim. Başta İstanbul merkezli bir oluşum sandığım Sarı Denizaltı’nın Bergama’da faaliyet gösterdiğini ve geçtiğimiz kış bölgedeki tarihi Sümerbank Fabrikası’nı anlattığı ‘Fabrika’ isimli bir sergiye imza attığını, bu sergiye ait dokümanların yine dijital bir ortamda sunulması için çalışmalarına devam ettiğini fark edince yapımların ve Sarı Denizaltı’nın hikayesini öğrenmek için inisiyatifin kurucuları Yücel Tunca ve Günseli Baki ile iletişime geçtim. Sarı Denizaltı ve yapımlarını konuşmak üzere Bergama’da bir araya geldik.
‘Başka bir hayalin peşinden koşarken Bergama ile karşılaştık’
Sarı Denizaltı, 2018 yılında görsel sanatçı ve kültür sanat projeleri yöneticisi Günseli Baki ile belgesel fotoğrafçısı Yücel Tunca tarafından Bergama’da kurulmuş. İstanbul’dan uzaklaşmak isteyen Günseli Baki ve Yücel Tunca bir fotoğraf köyü kurmak hayali ile pek çok yerde uygun bir arazi bulmak için araştırma yapmışlar. Bu yerlerin arasında Bergama da varmış ve en çok etkileyen yerlerden biri olmuş. Süreç içerisinde fotoğraf köyü hayali değişikliğe uğramış ancak Sarı Denizaltı’ya giden yolu açmış.
Sarı Denizaltı’nın hikayesini anlatan Günseli Baki, Bergama’ya 2017 yılında taşındıklarını söyledi. Baki, “Bergama’dan önce köylerini gördük. Madra, Kozak, Yuntdağ civarında arazi baktık. Çok özel bir yer burası. Bergama bizi oldukça etkiledi. Biz başka bir hayalin peşinden koşarken Bergama ile karşılaştık diyebilirim” dedi.
‘Kenti tanımaya başladıkça birtakım noktalar dikkatimizi çekti’
Yücel Tunca ve Günseli Baki, 2017 yılında taşındıkları Bergama’yı daha iyi tanımak için bir yıl herhangi bir proje üretmemişler. ‘Bir Mahallenin Hafızası: Kale’, ‘Sinema Bergama’, ‘Fabrika-Hafızanın Mekanı, Mekanın Hafızası’ gibi önemli çalışmaları nasıl ortaya çıkardıklarını anlatan Yücel Tunca, “Bir yıl hiçbir şey yapmadık. Bir sene sonra Sarı Denizaltı’yı kurunca haliyle yeni bir ilişkiler zinciri oluştu. Bir yandan atölyelere, söyleşilere katılanlarla tanışıp bir yandan da kenti tanıdıkça birtakım noktalar dikkatimizi çekmeye başladı” dedi.
Şen Sineması / Fotoğraf: Yücel Tunca
Şen Sineması, Kale Mahallesi ve Sümerbank Fabrikası
“Çok eski bir sinema var burada, Şen Sineması…” diyen Yücel Tunca, “Orası bir ilgi odağı oldu bizim için. Sonra, eski bir Sümerbank Fabrikası olduğunu öğrendik. O da bir diğer ilgi odağımız oldu… Zaten içinde yaşadığımız Kale Mahallesi merak ettiğimiz; insanlarıyla tanışmak, sokaklarını iyice deneyimlemek istediğimiz bir mahalleydi. Burası da bir başka ilgi noktası oldu. 2018’den itibaren bütün bunlar hakkında bilgi toplamaya başladık; anlamaya ve öğrenmeye çalıştık. İşte bunlardan biri eski Sümerbank Bergama Tekstil Fabrikası’ydı. 2018 yılı içerisinde Sümerbank Fabrikası’nın hikayesini anlatmak üzerine bir fikir geliştirmeye başladık” diye konuştu. Tunca, bir süre sonra Sümerbank Fabrikası’nı incelemeye, alanda fotoğraflar çekmeye başladıklarını anlattı. Fabrika Projesi’nin nasıl başladığını anlatmaya devam etti.
“Facebook’ta Sümerbank Bergama Tekstil Fabrikası adlı bir grup kurduk. Oradan bir çağrı çıkarıp gruba üye olan emekli fabrika emekçileriyle buluştuk. 110 eski fabrika çalışanıyla beraber fabrikada hem gezdik hem onların anılarını dinledik hem de onlarla büyük bir aile fotoğrafı çekme şansı bulduk.
Sonrasındaki süreçte de sözlü tarih çalışmasına başladık. İnsanlarla yüz yüze görüşmeler yaptık. Fabrikadaki hayatlarını, kendi sosyal hayatlarını, Bergama’daki toplumsal hayatı, fabrikayla olan etkileşimlerini, gelişme süreçlerini onlardan öğrenmeye ve anlamaya çalıştık. Bu dönemde ayrıca bir dizi atölye, seminer ve sunumlar gerçekleştirdik.
Bu kapsamdaki bütün üretimi yansıtan sergiyi 2022 sonbaharında Odeon Pergamon’da açtık. Serginin devam ettiği günlerde fabrika çevresinde ‘Bir Hatırlama ve Paylaşım Yürüyüşü’ yaptık. Orada da amaç fabrika emekçileriyle ve konuyla ilgili birebir bilgi almak isteyenleri buluşturmaktı. Tam da hayal ettiğimiz gibi bir grup emekçi ile bir grup katılımcıyı bir araya getirdik ve küçük gruplara bölünüp beraberce fabrikanın etrafında bir yürüyüş yaptık.”
‘Bunu her sene sürdürmek istiyoruz’
Geçen sene ilk buluşmayı yaptıklarını söyleyen Yücel Tunca bu sene tekrarlanan buluşmayı esas buluşma olarak tanımlıyor. Bu seneki buluşma Sümerbank Bergama Tekstil Fabrikası’nın kuruluş yıl dönümü olan 17 Mayıs’ta yapılmış. Yücel Tunca, bu buluşmayı her sene yine 17 Mayıs’ta yapmak istediklerini belirtti.
Sümerbank’ı çalışanları anlattı
“Yazılı kaynakların toplumsal hafızaya katkılarının dışında bireysel tanıklıkların bire bir aktarımının da çok önemli olduğunu düşünüyoruz” diyen Yücel Tunca, projelerini özel kılan unsurları ve Fabrika projesini şöyle anlattı:
“Bizim hemen hemen bütün projelerimizde bu vardır. Hafızanın kayıt altına alınması… Bunun canlı olarak gerçekleşmesi de çok ilginç bir performansa dönüşüyor aslında.
Sergi döneminde de deneyimledik bunu. Fabrikanın eski emekçilerine belirli günler ayırdık.
Onlar geldiler, bir masanın başında sergi ziyaretçilerine birebir anlattılar kendi hikayelerini. O etkileşim çok önemli ve çok güzel bir etkileşimdi. Dolayısıyla bu yürüyüş de tümüyle aynı yaklaşımın ürünü.”
Şen Sineması / Fotoğraf : Yücel Tunca
Bir asırlık geçmiş: Sinema Bergama
Günseli Baki ve Yücel Tunca ile tanışmamıza vesile olan Sinema Bergama projesi üzerine konuşmaya devam ettik. Bir web belgeseli olan Sinema Bergama’nın da hazırlık süreci 3 yıl sürmüş. Proje 2021 yılında tamamlanmış. Türkiye’de yapılan web belgeseli formatında ortaya konulan 3 yapımdan biri. Yücel Tunca konuşmamızın en başında diğer yapımları da anlattı.
Şen Sineması / Fotoğraf: Yücel Tunca
“Türkiye’de tamamlanmış üç web belgesel var. Bunlardan bir tanesi Sinema Bergama. İlk örnek ise 2010 yılında yapılan Galata Planet. O proje, İstanbul’daki Galata Köprüsü üzerinden kenti anlatıyor” dedi. Kendisinin de fotoğrafçılık ve belgesel alanında dersler verdiği dönemde web belgeselleri üzerine de dersler verdiğini anlattı. Sinema Bergama’yı, öğretirken öğrendiklerini uyguladığı ilk web belgesel projesi olarak konumlandırdığını söyledi ve şöyle devam etti: “Fotoğraf alanında dersler verirken web belgeselleri üzerine de dersler veriyordum. Ama ‘Sinema Bergama’ benim de ilk uygulamam oldu.” Türkiye’de web belgeseli formatında yapılan ‘Zeki Müren Hattı’ adını taşıyan başka bir yapımdan da bahsetti. Kendisinin de paydaşlarından olduğu ve Türkiye’de dördüncü web belgeseli olacak proje hakkında da şu bilgiyi verdi: “Şimdi de dördüncüsünü yapıyoruz. Bu yıl Madımak Katliamı’nın 30’uncu senesi olduğu için Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’nun yapımcılığını yaptığı Madımak Katliamı Hafıza Merkezi projesi kapsamında Madımak Katliamı’nı anlattığımız bir web belgeseli.”
Fotoğraf: Yücel Tunca
Eski bir sinema deposundan kasaba tarihi çıktı
Sinema Bergama’da öne çıkan Şen Sineması üzerinden projeyi konuşmaya devam ettik. Yücel Tunca, Bergama’ya geldiklerinde ilgilerini çeken mekanları incelemeye başladıklarını bunlardan bir tanesinin de Şen Sineması olduğunu söyledi. Şen Sineması’nın deposunun dikkatini çektiğini ve Bergama’daki yaklaşık 100 yıllık sinema tarihi için nasıl araştırma yapmaya başladığını anlattı:
“Bahsettiğim gibi Bergama’ya geldiğimizde dikkatimizi çeken birtakım noktalar vardı. Bir tanesi Sümerbank Fabrikası, bir tanesi Kale Mahallesi, bir tanesi de Şen Sineması’ydı. Sinemayı daha görmemiştik. Arkadaşlarımız anlatıyordu bize… Taş bir bina, eski bir hangar gibi bir yer… Tütün deposu, palamut deposu. Eski… Onun içerisinde yıllardır faaliyette bulunan bir sinema var ve Türkiye’de örneği çok az kalmış olan eski sinemalardan bir tanesi. Çok merak ediyorduk orayı. Sonra nihayet bir gün gidip görme ve şu an işletmecisi, sahibi olan Şahin ile tanışma fırsatım oldu. Çok genç bir adam… Bana kendi hikayesini anlattı. Babasından devralmış sinemayı.”
Tunca, araştırma yaparken Bergama’da sinema kültürünün oluşmasında önemli ve öncü bir isim olan Bolşevik Cavid’e rastladığını ekledi. Şen Sineması’ndan çıktığı yolda hikayenin nasıl genişlediğini şöyle anlatmaya devam etti:
“Artık meselenin sadece bir Şen Sineması meselesi olamayacağını hissettim. 1924-25’ten başlayan bir sinema geçmişi varsa kasabanın, asıl anlatılması gereken hikaye budur, deyince… Artık Şen Sineması işin merkezindeki bir mekandı ama o merkezdeki mekanın etrafında da aslında bir kasabanın içerisinde açılıp kapanmış onlarca sinemanın hikayesi vardı. Ve bu hikayelere yaslanarak kasabanın kendisini anlatmak fikri giderek netleşti. Dolayısıyla Sinema Bergama, Şen Sineması’ndan çıkıp yüz yıllık bir Bergama sinemaları hikayesine, oradan da çıkıp bir kasabanın hikayesine dönüştü.”
Eşref Taşkın / Fotoğraf: Yücel Tunca
Eşref Amca: Bergama’da Beethoven’i konuşabileceğiniz ender insanlardan
Sinema Bergama’yı incelerken, Bergama’daki sinema salonlarının geçmişi, dönemin sosyokültürel değişimine etkisi hakkında birçok bilgi öğrenebiliyorsunuz. Bergama’nın önemli isimleri de haliyle projede yer alıyor. Bu isimlerden biri de sosyal medyada çokça görüntüleri paylaşılan, yaklaşık 80 yıldır aile yadigarı kahvaltı salonunu işleten pek çok kişinin ‘Eşref Amca’ olarak bildiği Eşref Taşkın. Yücel Tunca ve Günseli Baki’ye Eşref Taşkın’ın projeye nasıl dahil olduğunu ve Sinema Bergama’da neler anlattığını sordum. Önce Günseli Baki cevapladı.
Eşref Taşkın / Fotoğraf: Yücel Tunca
“Bergama’yı bir film gibi düşünün. O filmin kahramanları vardır ya, ana karakterler… Bergama öyle bir yer aslında. Çok hikayesi var ve her hikâyede birtakım kişiler değişiyor ama bazıları kalıyor. Eşref Amca bu isimlerden bir tanesi.”
Günseli Baki’nin ardından Yücel Tunca cevaplamaya devam etti. Eşref Taşkın hakkında bilmediğimiz pek çok şeyi de şöyle anlattı:
“Bergama’nın en yaşlı insanlarından birisi. Hafızası çok iyi. Dolayısıyla Bergama’nın yakın tarihiyle ilgili bir konu çalışıyorsanız birebir tanıklardan biri olduğu için ona da sormanız gerekiyor ‘Sen bu konuda ne hatırlıyorsun’ diye. Tam da Bergama’nın Bolşevik Cavid tarafından açılan ilk sinemasının hemen yan sokağında çocukluğunu geçirmiş. Çocukluğunda sinemanın önünde durup, duyuru yapan davulcunun peşinden giden bir çocuk. Dolayısıyla anlatabileceği çok sayıda hikayesi var.”
“Bir kent tarihinin tanığı yani kendisi” dedim, Yücel Tunca da “Bergama’da Beethoven’i konuşabileceğiniz ender insanlardan biri diyebilirim, öyle söyleyeyim” diye cevap verdi.
Ardından, “Müzik bilgisi müthiş. Caz konuşabilirsin, klasik müzik konuşabilirsin onunla… Askerliğini bandocu olarak yapmış ondan sonra hayatında hep müzik olmuş. Kore Gazisi… birçok hikayesi var. Onu sadece sosyal medyada atasından gelme bir mandıracılık işinin devamında görüyoruz ama Eşref Amca hakikaten böyle farklı bir insan” dedi.
Günseli Baki ve Yücel Tunca, projenin hazırlık sürecinde kimlerle görüştüklerini anlattı. Nejat Simit ve Yüksel Simit’ten de bahsettiler.
“Bütün aile dededen beri kuruyemişçilik yapıyorlar. Sinema önlerinde satmışlar çerezlerini çocuklukları boyunca arabalarda, dolayısıyla sinema hikayelerini iyi biliyorlar. Nejat Simit ve Yüksel Simit ile uzun sohbetler yaptık. Sonrasında da Nejat’a ‘Sen Bergama’daki insan ilişkilerinde beni yönlendir’ dedim. O da heyecanla katıldı bu çalışmaya. Dolayısıyla onun sahip olduğu ilişkiler ağı sayesine, bizim belki de 5 sene sürecek daha uzun bir araştırma ve görüşme sürecimiz çok daha kısa sürede tamamlandı.”
Bolşevik Cavid / Cavit Gizer
Maceracı bir adam: Bolşevik Cavid
Konuşmamıza yine Bergama’da öne çıkan isimler üzerinden devam ettik. Sinema Bergama web belgeselinin ilk yarısı Bolşevik Cavid’in takdimi ile başlıyor. Kasabada yeni bir kültürün oluşmasında öncü olan bu kişiyi Yücel Tunca ve Günseli Baki’den daha detaylı bir şekilde dinlemek istedim. Yücel Tunca, Bolşevik Cavid’i (Gizer) “maceracı bir adam” olarak tanımlıyor.
“Çünkü olmayan bir kültürü ısrarla bir kasaba içerisinde var etmeye çalışıyor. Sinema o dönemde günah bir anlamda. Kasaba daha önce hiç deneyimlememiş böyle bir şeyi. Daha yeni, iki sene önce Cumhuriyet kurulmuş. Siyasi ve sosyal düzen değişikliği var. Kendisi aslen buralı değil. Göçmen… Bergama öncesindeki hayatı çok muğlaktır. Yunanistan, Makedonya göçmeni olduğunu biliyoruz ama süreçte neler yaşanmış, aile buraya nasıl gelmiş, o kısmı tam olarak bilmiyoruz.”
Tunca’ya Cavit Gizer’in neden “Bolşevik” lakabıyla anıldığını sordum, şöyle devam etti:
“Komünist çünkü Cavid Bey. O dönem cumhuriyetin kuruluşunda Sovyetler Birliği’nin Türkiye ile yakın bir teması var. Yüzümüzü Batı kapitalizmine mi döneceğiz Doğu sosyalizmine mi döneceğiz? Böyle bir ortamda Bergama’daki komünist karakterlerden biri. Çok da kendilerini açık etmiyor o dönem komünistler ama Bolşevik Cavid cesur. Zamanın solcu gazetelerinden Tan Gazetesi’ni okuyor. Dedim ya ‘Eşref Amca ile Beethoven konuşabilirsiniz’ diye, çünkü Eşref Amca da onun sinemasında dinliyor. Gramofondan klasik müzik çalan biri Bolşevik Cavid, film aralarında ya da filmden önce… Hatta kadınlara propaganda konuşması yapıyor, sinema kültürünün öneminden bahsediyor. Köylüler sinema ile tanışsın diye onlara minibüs yolluyor, onları bedava sinemaya getirtiyor. Buranın kabuğunun kırılmasında onun da önemli bir payı var diyebiliriz. O yüzden hakikaten öncü karakterlerden olduğunu söyleyebiliriz. Yıllarca, 1950’de ölene kadar sinemacı olmaya devam ediyor.”
‘Köy Sinemaları’ yolda
Yücel Tunca tamamlamayı planladıkları diğer projeler hakkında da bilgi verdi. 2021 yılında sundukları Sinema Bergama’nın ardından tamamlamayı hedefledikleri ancak ara vermek zorunda kaldıkları Köy Sinemaları projesinden şöyle bahsetti:
“Normalde Sinema Bergama’yı yayınladıktan hemen sonraki sene Köy Sinemaları’na başlamıştım. Daha küçük bir kısmı yapıldı onun. Sonrasına bir iki başka proje araya girdi. Önce Fabrika, şimdi de Madımak Katliamı projesi. Dolayısıyla bunlar bittiğinde bir sonraki aşama köy sinemalarını bitirmek olacak.”
‘Fabrika’ Tarihe Saygı Ödülleri’ne aday gösterildi
Sergisi açılan ve kitabı yayınlanan Fabrika projesine dijital ortamda da ulaşılabilmesi için bir web sitesi yapılıyor. Bu konuyla da Günseli Baki ilgileniyor.
Sitenin aşamaları hakkında bilgi veren Baki ellerinde geçmişe ve günümüze ait yaklaşık 5 bin fotoğraf olduğunu söyledi. Bu fotoğraflardan bin tanesinin sitede yer almasını planladıklarını ekledi. Ayrıca Fabrika projesinin Tarihe Saygı Ödülleri’nde aday gösterildiği bilgisini verdi.
“Bergama kendiliğinden ‘beni anlat’ diyor bize”
Günseli Baki son olarak Sinema Bergama’yı da kitaplaştırmak istediklerini ekledi. Baki, bu kadar geniş kapsamlı projeleri nasıl yaptıklarını, nereden ilham aldıklarına dair konuşmamızın sonunda şöyle özetledi:
“Projeler iç içe gelişiyor aslında. Biz şimdi ne çalışalım diye düşünmüyoruz. Bergama kendiliğinden beni anlat diyor bize.”
Kaynak: Kardelen BUĞDAY