Savaş kapımızda mı?

Abone Ol

Ortadoğu yanıyor… Gazze’de siyah dumanlar yükseliyor, İsrail Lübnan’a saldırıyor. İran’ın başkentinde cinayet işleniyor… İran, intikam için “Kırmızı bayrak” çekiyor. Büyük bir savaş kapımızda mı? Bu dramaya daha önce birkaç kez tanık olmadık mı? Ortadoğu’da bir dizi olumsuz olaylar yaşanıyor, 30 Temmuz’da İsrail savaş uçakları Lübnan’ın başkentini vurdu, üst düzey Hizbullah komutanı Fuad Şükr’ü öldürdü. Bu saldırı sırasında İran askeri danışmanı Milad Beidi de öldürüldü.

Beyrut’a düzenlenen saldırının Lübnan güçlerinin Golan Tepeleri’ne düzenlediği ve 12 Dürzi çocuğun (İsrail’de etnik-dini bir azınlık) ölümüne yol açan bombardımana yanıt olduğu söylendi.

Aynı gün, İran’ın bir önceki Cumhurbaşkanı İbrahim Raisi’nin ölümü nedeni ile yapılan erken seçimleri kazanan Mesut Pezeşkiyan, İran’ın Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı ve hemen ertesi gün Tahran’da Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye bir füze ile evinde öldürüldü.

Bu cinayetin sorumluluğunu kimse üstlenmeye hazır değildi ama Hamas sözcüsü olaydan İsrail’i sorumlu tuttu. Beyrut’tan farklı olarak IDF basın servisi, saldırının sorumluluğunu üslenmeyi reddetti.

Batılı ülkeler ise Haniye cinayeti ile ilgili BM Güvenlik Konseyi açıklama taslağını engelledi. İşte daha önce yazdığım gibi “3. Dünya Savaşı Orta Doğu’dan başlayabilir” demiştim, tüm bölgeyi kaplayabilecek geniş çaplı bir savaşın başlayacağı sonucundan korkmamak mümkün değil. Türkiye’nin bu bölge’de olup bitenleri şiddetle kınaması ile ülkelerin diplomatik tepkileri savaş tehlikesini daha da güçlendiriyor!

Böyle bir savaşın kaçınılmazlığından çok sık söz ediliyor ama bu bölgede zayıf da olsa barış umudu hala sürüyor mu?

Sonuçta İsrail ile İran arasındaki doğrudan bir çatısmada tek kazançlı çıkanlar İngiltere ve ABD olacaktır. 

Bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. İran bu olayın intikamını alabilecek mi, yoksa Orta Doğu’nun  karışmasını istemiyor mu? 

**

Trafikte yeni bir kontrol türü mü başladı, yoksa bu, eskiden beri yapılan bir uygulama mı? Yer İzmir Cumhuriyet Meydanı. Saat 04.00 civarı, sabahın neredeyse ilk ışıkları görünmeye başlamışken, işinden eve dönen bir kişi, trafik polisi tarafından durdurularak alkol kontrolü yapılmak isteniyor, bisikleti kullanan kişi şaşkın bir vaziyette “Neden” diyor trafik polisine. Trafik polisi de uygulama bu diyerek elindeki aleti uzatıyor ve üflemesini istiyor. Aslında güzel bir durum, alkollü araç kullananlar için ama bisiklet kullanımında ilk defa karşımıza çıkıyor. Evet, bisiklet kullanan da içkili olabilir.

 Bu olayın üstüne bir arkadaş ta 20 sene önce başına geleni anlattı. “Bisikletle işime giderken Basmane Garı’nın orada aksayarak yürüyen bir kişiyi gördüm, yürüyemiyordu. Bisikletimin arkasına aldım, yolda trafik polisi durdurdu “Yasak, bisiklete iki kişi binemez” diyerek lastiklerdeki sibopları  söktü ve lastiklerin havasını indirdi. Yani anlayacağınız gibi, bugün yukarıda sözünü ettiğim bisiklete yapılan muamele ve uygulama eskiye mi dayanıyor acaba?