Bu ara cümlelere takılmış durumdayım. Üzerine kafa yorup yorumlamaya çalışıyorum kendimce.  Celal Şengör’ün söylediği “Senin cehaletin benim hayatımı etkiliyor” cümlesi gibi. Sebepsiz, sebeplerim var! İnsanlık varoluşundan beri demokrasi kavramını tartışır durur. Bize öğretilen demokrasi kavramı seçimlere katılmak, yönetimde söz hakkı yâda söz sahibi olmak ve oy kullanmaktan geçer, peki gerçekten demokrasi nedir? Yunanca bir sözcük olan demokrasi sözcüğünün son kısmı "kratos"; iktidar, yönetme, güç anlamına gelmektedir. "Demos" sözcüğü ise; halk, yurttaş topluluğu, sıradan halk gibi pek çok anlamı olan bir sözcüktür. Demokrasiyi de siyaseti de yani kamusal tartışma sonucu karar alma ve uyma sanatını keşfedenler de Yunanlardı.  Kelimenin içinde aslında yönetim anlayışı saklı. Sıradan halk! ve İktidar! İnsan var olduğundan beri birileri yönetmiş, birileri yönetilmiş. Bunu daha önce de yazmıştım. Ancak ne var ki insanlar aynı kültür aynı eğitim derecesi ve aynı kültür düzeyinde değiller. Demokrasi kavramının tam olarak sağlanabilmesi için aynı eğitim düzeyinde insanların eşit şeklîde değerlendirme ya da seçim yapması gerekir. Hiç kimse aynı eğitim düzeyinde ve aynı kültürde olmadığına göre demokrasi olarak tartıştığımız kavramın ne kadar boş olduğunu anlatmama gerek yok. Kitlesel çoğunluk diğer kitlesel çoğunluk hakkında söz hakkına, yaşam koşullarını belirlemeye, kanuni yetkileri kendi kitlesine devretmeye çoğunluk olarak karar veriyor ve diğer çoğunluk ta bu karara uymak zorunda kalıyor. Zorunluluk ve demokrasi her ne kadar tezat kavramlar olsa da iç içe geçmiş durumdalar. Kazananlar ve kaybedenler! Peki, ne yapmalı? Sistemler! 2019 yılında yapılan seçimlerde Belçika Devleti, hükümet kurma çalışmalarında başarılı olamadı. Siyasi partiler kendilerine verilen yetkiler ile koalisyon kurulması gerekirken bir türkü koalisyon hükümeti de kurulamadığı için ülkeyi 605 gündür geçici hükümet yönetiyor. 605 gün hükümet yok!  Sınırlı yetki ile geçici hükümet ülkeyi yönetiyor. Herhalde başka bir yerde olsa ülke de kaos çıkardı. Düşünsenize hükümetsiz yönetim. Sisteme değil lidere dayalı yönetimlerde böyle olur. Oysa bir ülkenin demokrasiden daha çok sistemlere ihtiyacı vardır. Hukuk, adalet, sağlık, eğitim, ulaşım artık aklınıza ne geliyorsa… Kişilere bağlı aksaklıkların önüne geçebilmek, bireye bağlı kalmamak, çoğunluğun kararı altında azınlığın mutsuzluğunun olmaması için sistem, demokrasiden önce gelir. Dedim ya bazı şeyler sebepsiz görünebilir.  Bize yüzyıllardır demokrasinin iyi bir şey olmasının anlatıldığı gibi. Sebepsiz görünen her şeyin altında mutlaka bir sebep vardır. Demokrasi kavramı seçilenleri mutlu ederken, sistem kavramının toplumu mutlu etmesi gibi! Yine okuduğum ve beni çok düşündüren bir cümle ile yazıma son vermek istiyorum: “İnsanlar toprak alma, toprak da insan alma derdinde” Özetin özeti hiç bir şey sebepsiz değildir. Asıl sebepler sebepsizliğin altında yatanlardır…