Tekirdağ’da c*nsel i*tismar ve ş*ddet sonucu hayatını kaybeden 2 yaşındaki Sıla bebeğin davasında iddianame tamamlandı. Küçük Sıla’nın ölümüyle ilgili olarak tutuklanan anne, cezaevinde intihar girişiminde bulundu. Soruşturmayı yürüten avukat, annenin ihmaller zincirinde kilit rol oynadığını vurguladı.
Ağır Ceza Yargı Süreci Başlıyor
Sıla bebeğin teyzesinin avukatı Ahmet Ersoy, dosyadaki şüphelilerin tamamının ağır ceza mahkemesinde sanık olarak yargılanacağını belirtti. Ersoy, Sıla bebeğin annesinin cezaevinde başka bir mahkûm aracılığıyla kendisine ulaştığını ve yaşadığı travmayı dile getirdiğini aktardı.
Avukat Ersoy açıklamalarında şunları söyledi: “’Çocuğumun vefatından dolayı bir travma yaşıyorum’ dedi. Aynı zamanda sonradan haberimiz oldu, cezaevi içerisinde kendisini bir yaralama kastıyla hayati tehlike yönünde bir girişimi olmuş. Kollarına ve bileklerine kesici bir iğne ile zarar vermek suretiyle girişimi olmuş. Ardından Marmara Ceza İnfaz Kurumunda tek kişilik bir hücrede kalacağı şekilde gözetim altına alındı. 15 günde bir kanunen yakınlarına ulaşabiliyor. Teyzeler her ne kadar kendisinden uzak kalmaya çalışsalar da cezaevi müdürlüğü durumunun kötü olduğunu ifade ederek, bir kereliğine mahsus olmak üzere kıyafet yardımında bulundular. Konuyla alakalı içeriden başka bir mahkum aracılığı ile bana bir ziyaret talebi oldu. Kendisinin konuyla ilgili söylemek istedikleri, ifade etmek istediği hususlar olduğunu söyleyerek ziyaret etmemi istedi. Ben tabii ki bu ziyareti kabul etmedim."
İhmaller Zinciri ve Suçlamalar
Sıla bebeğin ölümünde annenin büyük bir ihmalkârlığı olduğunu belirten Avukat Ahmet Ersoy, annenin dosyayla ilgili suçu ve suçluyu koruyucu davranışlar sergilediğini ileri sürdü: “Biz Sıla bebeğin hayatını kaybetmesine sebebiyet veren kişilerin başında annenin ciddi manada silsile yoluyla tekrara dayalı olarak ihmaller zinciri olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple kendisinin bu taleplerini reddettik. Kendisi ailesine bir mektup vasıtasıyla dosyaya ilişkin bazı dokümanları bize gönderdi. Konuyla ilgili bazı hususlara dair ‘Bilmiyorum, hatırlamıyorum’ diyerekten konuyla alakalı çok açık ve net bir biçimde suçu ve suçluyu kayırıcı, suç delillerini gizleyici tavır ve düşüncelerinin olduğunu, buna ilişkin eylemlerinin de vuku bulduğunu gözlemleyebiliyoruz”