Sosyal medyada bir sokak röportajı ile hayatımıza giren meşhur kavram. Röportaj verenin aslında bir akademisyen olduğunu sonradan öğrendik. Duygularımıza tercüman olan Dr. Zeliha Burtek’in hayatımıza soktuğu, bizi gerçeklerle tekrar yüzleştirdiği bu kavram ne demek?
Sosyal Çürüme: Toplum kültürünün değişmesi, toplumsal normların ve toplum değerlerinin yitirilmesidir. Şiddetin artması, adaletsizlik, hoşgörüsüzlük, toplumun ahlaki ve insani olarak çöküşüdür.
Şu an tam da içinde bulunduğumuz durumun en net özeti.
Balıkesir’de üniversite okurken kuryelik yapmak zorunda kalan Ata Emre Akman’ın 6 suçtan sabıkası olan biri tarafından öldürülmesi,
İzmir'de iki çocuk babası olan taksi şoförü Oğuz Erge’nin soğukta üşümemesi için aracına aldığı yolcu tarafından silahlı saldırıya uğraması sonucu hayatını kaybetmesi,
Yine hatırlarsınız, İstanbul'a 1 aylık eğitim için gelen Mimar Başak Cengiz’in samuray kılıcı ile katledilmesi,
Trafikte “Yol vermedin” kavgaları, yanımdan geçerken yan baktın tartışmaları ve bunun gibi pek çok olay…
Bu ve buna benzer suç oranlarının artışı toplumda meydana gelen genel bir bozulmanın göstergesidir.
Ekonomideki sorunlar, eğitim sitemindeki istikrarsızlık, en alt kurumdan başlayarak en üste kadar sirayet etmiş liyakatsizlik sosyal çürümeye ivme kazandırmakta.
Bu çürüme bireylerin toplum içinde kendini güvende hissetmemesine,
bireysel huzursuzluğa, toplumdan uzaklaşmaya, empatiden yoksunluğa, haksızlığa, yolsuzluğa, duyarsızlığa neden olmakta.
Peki, “Çürüme” denen bu kavramın “Yok Olma” boyutuna gelmemesi için ne yapmalıyız?
Çürümeyi durdurmalıyız en başta.
Toplumun temeli olan “aile” ile işe başlamalıyız.
Çevresine duyarlı, empati yeteneğinin geliştiği, sevmeyi ve sevilmeyi bilen bireyler yetiştirmeliyiz.
Ekonomik sorunların, kültürel değişimlerin olumsuz etkilerini en aza indirmeli, kendisiyle ve toplumla barışık, bizim gibi olmayana da tahammül gösterebildiğimiz, hoşgörülü, üretken bir toplum altyapısı oluşturmalıyız.
Sosyal çürümenin etkisinin azaltılması için herkes elini taşın altına koymalı, toplumsal değerlerimizi yeniden hatırlamalı ve hatırlatmalıyız.