Marmara Denizi'nde olası bir İstanbul depreminde tsunami riskinin artabileceği uyarısında bulunan Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanı Dr. Öğretim Görevlisi Ahmet Bal, Marmara Denizi'nde tsunami riskini tetikleyebilecek üç büyük çukurun bulunduğunu belirtti. Bu çukurların üzerindeki çökellerin, depremin şiddetiyle yerinden oynayarak tehlikeli dalgalara yol açabileceği konusunda uyarılarda bulundu.
Tekirdağ’da Deprem Riskine Karşı Kapsamlı Çalışmalar
Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra, Tekirdağ genelinde depreme karşı riskli yapıların tespiti için NKÜ'de bir ekip oluşturuldu. Bu ekip, Rektör Prof. Dr. Mümin Şahin'in talimatıyla Tekirdağ’daki yaklaşık 100 bin yapı stokunu tarayarak riskli yapıları belirledi. Dr. Bal, hızlı tarama sonucunda yaklaşık 1500 ila 2000 binanın çökme riskinin yüksek olduğunu vurguladı.
Marmara Denizi’nde Tsunamiye Yol Açabilecek Üç Büyük Çukur
Dr. Ahmet Bal, Marmara Denizi'nin iç deniz olmasına rağmen, tsunami riski taşıyan üç büyük çukurun bulunduğuna dikkat çekti. Bu çukurlardan ikisi Tekirdağ'da yer alıyor: biri Marmaraereğlisi açıklarında 1300 metre derinlikte, diğeri ise Kumbağ açıklarında 1160 metre derinliğinde. Bal, bu çukurların üzerindeki çökellerin depremin etkisiyle kayabileceğini ve bu durumda Tekirdağ kıyılarında, özellikle Marmaraereğlisi ve Süleymanpaşa hattında yaklaşık 2 metre yüksekliğinde dalgalar beklediklerini belirtti. Bu dalgaların en az 50 metre içeriye kadar ilerleyebileceğini ifade eden Bal, Tekirdağ için ciddi bir tsunami riskinin var olduğunu söyledi.
1999 Depreminden Dersler ve Gelecek İçin Önlemler
Dr. Bal, Çınarcık çukurunun 1999’daki 17 Ağustos depreminde Gölcük Değirmendere’de dalga yüksekliğini 4,5 metreye çıkardığını hatırlatarak, benzer bir durumun Tekirdağ'da da yaşanabileceğini dile getirdi. Tekirdağ’ın kıyı şeridinin uzunluğu ve nüfus yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda, tsunamiye karşı alınacak önlemlerin önemine değinen Bal, denize yakın yapılaşmaların hem depreme hem de tsunamiye dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Yapılaşmanın Sahilden Uzaklaştırılması Gerekiyor
Tekirdağ’daki yapı stoklarının iyileştirilmesi gerektiğini belirten Dr. Bal, “Depreme dayanıklı algısı sadece depreme değil, aynı zamanda tsunamiye de dirençli yapılar oluşturmak anlamına gelmeli. Sahilde, denize çok yakın yapılaşmalar risk teşkil ediyor, özellikle eski yapılar malzeme kaliteleri düşük olduğu için ciddi bir tehdit oluşturuyor. Bu yüzden, denize yakın alanların taranması ve bu bölgelerdeki yapıların sadece depreme değil, aynı zamanda tsunamiye de dirençli olacak şekilde güçlendirilmesi gerekiyor” dedi. Bal, yapılaşmanın sahil bölgelerinden uzaklaştırılması ve kıyı kanununun uygulanması gerektiğini belirterek sözlerini tamamladı.