Thomas Jefferson tarafından hazırlanan bildirge ABD'nin siyasi ve sosyal hayatında çok önemlidir ve bir dönüm noktasıdır. Çoğunluğu eski İngiliz vatandaşı olan ABD'nin kurucuları, bu bildiriyi yayınlayarak, yalnızca 18. Yüzyıl’ın sonlarından itibaren Amerika Kıtası’ndan Doğu Asya'ya kadar dünyanın büyük bir kısmını sömürgeleştiren Büyük Britanya'ya karşı bağımsızlıklarını ilan etmekle kalmadılar. Aynı zamanda bazı sömürgelerde ve o zamanın Fransa gibi katı biçimde merkezileşmiş bazı devletlerinde başka bağımsızlık hareketlerine ve devrimlere de yol açtılar.
Bu bildirgenin az bilinen başka bir önemi daha var. Bildirgenin diğer adı: Jefferson’ın Kuran’ı. Amerikan Kongre merkezinde Kur’an-ı Kerim’in bir nüshasının muhafaza edildiğini biliyor muydunuz? Bağımsızlık bildirgesini yazan Jefferson’ın 1765 yılında 16 şiline satın aldığı Kur’an’ı, Bağımsızlık Bildirgesinin esin kaynağı olmuştur.
"Jefferson Kuranı" terimi, Thomas Jefferson'ın Kuran'ı kendi kişisel ilgi alanı ve araştırmaları için kullandığı bir ifadedir. Thomas Jefferson, Amerika Birleşik Devletleri'nin üçüncü başkanıydı ve aynı zamanda aydınlanma düşüncesiyle de tanınırdı. Kuran'ı da içeren çeşitli dini metinleri de incelemişti. "Jefferson Kuranı" terimi, aslen Jefferson'ın Kuran'ı incelemek ve ondan öğrenmek için kendi kişisel kütüphanesinde bulundurduğu Kuran nüshasını ifade etmek için kullanılır. Bazı rivayetlere göre, Jefferson, Kuran'ı inceledi ve onun hakkında bazı notlar aldı. Bu, Jefferson'ın dinler arası diyalog ve anlayışa olan ilgisini gösterir. Bu etkiyi Bağımsızlık Bildirgesinde görmek mümkündür. Ne diyor bildirge; “Tüm insanlar eşit yaratılmışlardır. “
“İnsanların doğuştan sahip oldukları vazgeçilmez ve devredilmez hakları vardır. Bunlar; yaşama, özgürlük ve mutluluğa erişme haklarıdır.”
“Yaradan’ları tarafından bağışlanmış, belli bazı vazgeçilemez haklara sahiptirler; yaşam, özgürlük ve mutluluğa erişme hakları da bunların arasındadır.”
Yıllarca kölelik ile mücadele veren halk artık sınıflandırılmamış, Kur’an-ı Kerim’den esinlenilen bildirge sayesinde eşit sayılmıştır. Ancak ne var ki, kölelik 1865 yılında kaldırılmıştır.
Yeni kurulmakta olan günümüzün Amerika Birleşik Devletleri üzerinde İslam’ın derin etkileri olmuş, insan eşitliğine önem verilmiştir.
Günümüz dünyasında İslamafobinin geldiği noktayı düşündüğümüzde bir kez daha nerede hata yaptık diye düşünmemiz gerekir. Evet, tüm insanlar eşittir ve eşit haklara sahiptir. Nerede öğrendik öğretmen öldürmeyi, nerede öğrendik kadın cinayetlerini, nerede öğrendik hayvana şiddeti, kul hakkını, adam kayırmayı?
Bir yerlerde kopukluk olduğu aşikâr. 3. sayfa haberleri gibi bir toplum haline gelmiş iken, bir toplumun kuruluşuna yardımcı olan, sömürgeye karşı çıkan, toplumlara ve çağlara tüm insanlar eşittir, insanlar sadece iyiler ve kötüler olarak ikiye ayrılır diyen Kuran’ı Kerim’in ahlak anlayışına, hoş görüsüne, toplumsal barışa bakış açısına, paylaşımcılığına ihtiyacımız olduğunu düşüyorum. Çünkü her ne kadar kutsal kitap olduğuna kanaat getirmiş olsak da aslında kutsal kitaplar toplum ahlakını, yaşantısını düzenleyen en önemli bildirgelerdir.
“Halk, hükümetinden korktuğu zaman tiranlık; hükümet, halkından korktuğu zaman özgürlük vardır.” Thomas Jefferson