Türkiye'nin en geniş arazilerinden biri olan Konya Ovası, ülke genelinde "en büyük ova" olarak bilinse de aslında Türkiye'nin en büyük ikinci ovasıdır. Peki, bu unvanı taşıyan gerçek birincinin kim olduğunu merak edenler için detaylar haberimizde. Türkiye'nin en büyük ovası hangi özellikleriyle dikkat çekiyor ve nasıl oluşmuş? İşte detaylar...

Türkiye'nin en büyük ovası: Çukurova Delta Ovası

Çukurova Ovası, batıda ve kuzeyde Orta Toroslar'ın 3,500 metreyi bulan zirveleriyle çevrili, doğuda Misis Tepeleri ve güneyde Akdeniz'le sınırlı geniş bir ovadır. Adana Ovası'nın büyük bir kısmını oluşturan bu bölge, Üçüncü Zaman'da şekillenmiş olup, doğuda Ceyhan Irmağı, batıda Seyhan Irmağı ve Tarsus (Berdan) Çayı'nın alüvyonlarıyla beslenmiştir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı Akdeniz iklimi etkisi altında olan bu alan, tarım açısından verimli ancak yaşanması güç bir bölgede yer almaktadır. Ceyhan Irmağı'nın Misis Boğazı'ndan geçerek Çukurova'yı Yukarıova'dan ayırması, bölgenin ulaşım ağının gelişmesini sağlamıştır.

Tarih ve Kültürel Miras

Çukurova, tarih boyunca Anadolu ile Akdeniz arasında stratejik bir geçiş bölgesi olmuştur. Eski çağlarda Cilicia Campestris yani Kilikya Ovası olarak bilinen bu bölge, Hititler döneminde küçük kent devletlerine ev sahipliği yapmıştır. Büyük İskender'in Pers Kralı Dara'yı burada yenilgiye uğrattığı, Antonius ve Kleopatra'nın Tarsus'ta buluştuğu tarihi olaylar bölgenin kültürel önemini vurgular. Roma döneminde Tarsus'ta kurulan ünlü felsefe okulu ve Hristiyan havarisi Aziz Paulus'un burada eğitim görmesi, Çukurova'nın kültürel zenginliğini pekiştirmiştir. Orta Çağ'da Fransızlarla iş birliği yapan Ermenilerin kurduğu devlet, 1259'da Selçuklu topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde ise bölge, Yavuz Sultan Selim tarafından 1517'de Osmanlı İmparatorluğu'na dahil edilmiştir. Ancak Osmanlı'nın gerileme döneminde, bölgedeki eşkıyalık ve çapulculuk, halkın dağlık bölgelere çekilmesine neden olmuştur.

Modernleşme ve Ekonomik Gelişim

Çukurova'nın tarımsal potansiyeli, 1950'li yıllarda yapılan sulama tesisleri ile değerlendirilmiştir. Seyhan Barajı'nın 1956'da tamamlanması, 154.000 hektar tarım alanının sulanmasını sağlamış ve bölgeye elektrik enerjisi sağlamıştır. Bu gelişmeler, Çukurova'nın tarımsal üretim kapasitesini artırmış ve 1991'de Türkiye'nin pamuk rekoltesinin dörtte birinin burada üretildiği belirtilmiştir.

Tarımsal ve Endüstriyel Potansiyel

Çukurova, mısır, soya fasulyesi ve yer fıstığı üretiminde birinci sıradadır. Pamuk yetiştiriciliğiyle Türkiye'nin tekstil sanayisine önemli katkılarda bulunur. Narenciye ihtiyacının yarısı, muz üretiminin büyük kısmı ve Türkiye turp ihtiyacının %70'i bu bölgeden sağlanır. Ayrıca, Çukurova Ovası, tarıma uygun modern yöntemlerle değerlendirilen bir alandır.

Doğal Kaynaklar ve Ekolojik Çeşitlilik

Çukurova'nın doğal kaynakları arasında kurşun-çinko, krom, barit, boksit, demir, altın, asbest, kireç taşı ve ponza bulunur. Bölgenin bitki örtüsü, maki formasyonlarıyla karakterizedir. Önemli akarsuları arasında Seyhan, Ceyhan ve Göksu nehirleri bulunur. Çukurova'nın bitki örtüsü ve tarımsal çeşitliliği, Akdeniz ikliminin etkisiyle zengin bir ekolojik çeşitlilik sunar.

Kaynak: HABER MERKEZİ