Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 2024 yılına dair haftalık çalışma saatleri raporu yayımlandı. Bu rapor, ülkeler arasındaki çalışma saatlerindeki farklılıkları gözler önüne seriyor. Ülkeler bazında haftalık çalışma saatleri nasıl şekilleniyor ve bu veriler ne anlama geliyor? Detayları öğrenmek için okumaya devam edin...

2024 yılında ülkelere göre haftalık çalışma saatleri nasıl?

2024 yılı itibarıyla, ülkeler arasında haftalık ortalama çalışma aralıklarında büyük farklılıklar gözleniyor. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün sistemlerine göre, bazı çalışma süreleri haftada 26,7 saat çalışırken, diğerlerinde bu süre 52 saate kadar çıka

Avrupa ülkeleri arasında, Hollanda'nın haftalık ortalaması 26,7 saat ile en az çalışan ülke olarak dikkat çekiyor. Bunu 27.1 saat ile Norveç ve 28.9 saat ile Finlandiya'da takip ediyor. İsveç (29,2 saat), Avusturya (29,4 saat), Danimarka (29,5 saat) ve Almanya (29,7 saat) da haftalık çalışma saatlerinin düşük olduğu diğer Avrupa

İngiltere ve Fransa, haftalık ortalama 30,7 saat ile aynı çalışma süresine sahip ülkeler arasında bulunuyor. İrlanda (31.0 saat) ve Belçika (31.5 saat) bu ülkelerin tamamını takip ediyor.

Kanada'da ortalama 32,3 saat çalışırken, Avustralya'da bu süre 32,8 saat görünüyor. İspanya ise 32.1 saat ile bu iki ülke arasında yer alıyor.

ABD'de haftalık ortalama çalışma süresi 36,4 saat iken, Japonya'da bu süre 36,7 saatti. Bu değerler, iki ülkenin çalışma gelişiminin oldukça yakın olduğunu gösteriyor.

Endonezya (37.4 saat), Güney Kore (37.9 saat) ve Çin (45.0 saat) Asya'da dikkat çeken çalışma sürelerine sahip ülkeler arasında. Orta Doğu'da ise Birleşik Arap Emirlikleri, haftalık ortalama 52 saat ile en uzun çalışma süresine sahip ülke olarak öne çıkıyor.

Türkiye'de haftada ortalama 43,7 saat çalışıyor. Bu süre zarfında Avrupa ve Asya ülkeleri arasında orta sıralarda yer alıyor.

Dinleme sonunda yer alan ülkeler, haftalık ortalama çalışma saatlerinin en yüksek ülkelerde olduğu. Mısır (45.5 saat), Bangladeş (45.8 saat), Hindistan (46.0 saat) ve Pakistan (46.6 saat) bu ülkeler arasında yer alıyor.

Bu veriler, çalışma bölgelerinin bölgeleri arasında nasıl bir farklılık gösterdiğini ortaya koyuyor. Ekonomik, kültürel ve yasal özgürlüklerin yanı sıra yaşam standartları ve oluşum koşulları da bu gelişmelerde etkili oluyor. Uluslararası Çalışma Örgütü'nün bu bilgileri, küresel iş gücünün dinamiklerini desteklemek için önemli bir kaynak oluşturuyor.

baltik-ulkelerinden-g7-ulkelerinin-yayinladigi-ukrayna-bildirisine-destek (1)

Uluslararası Çalışma Örgütü ne yapar?

ILO, 1919 yılında, Birinci Dünya Savaşı'nı sona erdiren Versay Anlaşması'nın bir parçası olarak kuruldu ve evrensel ve kalıcı bir barışın yalnızca sosyal adalet temelinde sağlanabileceğine inançla oluşturuldu.

Kuruluşun Anayasası, Barış Konferansı'nın oluşturduğu ve daha sonra Paris ve Versay'da toplanan Çalışma Komisyonu tarafından 1919 yılının Ocak ve Nisan ayları arasında hazırlandı. Komisyonun üyeleri, ABD'den Samuel Gompers'in başkanlık ettiği ve Belçika, Küba, Çekoslovakya, Fransa, İtalya, Japonya, Polonya, Birleşik Krallık ve ABD'nin temsilcilerinden oluşuyordu. Sonuç olarak, hükümet, işveren ve işçi temsilcilerinin üç taraflı olarak yer aldığı benzersiz bir kuruluş ortaya çıktı.

Anayasa, 1901'de Basel'de kurulan Uluslararası İş Mevzuatı Derneği'nde test edilen fikirleri içeriyordu. Uluslararası bir kuruluşun çalışma yaşamıyla ilgilenmesi fikri, 19. yüzyılda ortaya çıktı ve bu fikrin öncüleri Galler'den Robert Owen ve Fransa'dan Daniel Legrand'dı.

ILO, güvenlikle ilgili, insancıl, siyasal ve ekonomik kaygılar sonucunda ortaya çıktı. ILO Anayasası'nın giriş bölümünde, Taraf Devletlerin "adalet ve insanlık duygularıyla, dünyada kalıcı bir barış sağlamak adına" hareket ettikleri vurgulandı.

Kaynak: HABER MERKEZİ