Yağmur duası, batıl bir İslam geleneğidir.
Kur’anda yeri yoktur. Ama Diyanet, kendini bu konuya öylesine kaptırmıştır ki, her vesileyle yağmur duasına destek vermektedir.
Hatırlayın; Diyanet, 2020’da 90 bin camide yağmur duası tertipledi. Din İşleri Kurulu, devamlı olarak yağmur duası hakkında müminlere bilgiler sunuyor.
Mesela İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammet’e göre yağmur duasında iki rekat namaz mendupmuş. (Yapılması farz, sünnet ya da vacip olmayan işlerin yapılmasının uygun görülüp tavsiye edilmesi.)
Yağmur duasında ezan okunmaz, kamet getirilmez, zevait tekbirleri alınmazmış ve namazdan sonra da hutbe okunurmuş.
Çok yıllar önce böyle bir namaza tanık olmuştum. Cemaat, ellerini ters tutarak gökyüzüne uzatıyor ve dua ediyordu.
İmam, o duada bir kere olsun “Ağaçları kesmeyin, ormanları koruyun. Suyu israf etmeyin” demedi.
Demediği için de yağmur yağmadı.
Artık konu, öyle kanıksanır hale geldi ki, cemaat, sonuçta yağmur falan da beklemez oldu.
Aklı başında din adamları, bu duaya karşı. Doğanın kurallarını belirleyen şartlar var. O şartlar oluşmuyorsa ve toplum olarak o şartların oluşmaması için peş peşe hatalar yapılıyorsa sonuçta her şey nafile.
Diyanet’in teşkilata yaydığı Yağmur Duası metni.
Son Mohikanlar
İzmir Yargı ve Güvenlik Muhabirleri Derneği, olağan genel kurulunu yaptı ve başkanlığa yeniden Muzaffer Tezel seçildi.
Hepsini yürekten kutluyorum.
Ama ben onlara “Son Mohikanlar” diyorum. Sayıları azalıyor, çalışma koşulları ağırlaşıyor ve yine de ayakta durmayı başarıyorlar.
1960’lı yıllarda yoğun olmak üzere gazetelerde her branşın muhabiri vardı: Adliye, polis, spor, ekonomi, belediye, magazin, politika gibi.
Adliye ve polis muhabirleri, risk yaşasalar da rahat çalışırlardı.
Adliye muhabirleri duruşmaları izler, istedikleri fotoğrafları çekerlerdi. Polis muhabirleri de öyle.
O yılların marka olmuş adliye ve polis muhabirlerini bugün gibi hatırlarım:
Hayrullah Gülal, Çetin Eren, Mustafa Özbir, Mümin Sertbaş, Hüsnü Mençe, Sermet Öge, Yener Özkesen, Şemsi Katıltan, Turgut Giritlioğlu. Vural Tulis, Rıdvan Kaynar, Ahmet Yazıcıoğlu, Ali Eyce, Cemalettin Özdoğan, Engin Yavuz, İlyas Özgüven, Nejat Seçen, Nuri Bilim, Mutlu Tuncer, Sedat Peker, gazetecilikte bu branşın iz bırakanlarıydı.
Birbirleriyle yarışır, haber atlatırlardı. Çünkü polis ve adliye haberleri, sıkça manşete taşınırdı.
O heyecanın, kısıtlamalarla yok edilmeye çalışılması, elbette meslektaşlarımız için iyi olmadı. Habere kolay ulaşamıyor, zorluk içinde çalışıyorlar ama hala varlar ve derneklerini de ayakta tutuyorlar.
Hepsine yeniden kolaylıklar diliyorum.
Doğru mu?
Siyaset, dedikodunun en çok üretildiği ortamdır.
Öyle dedikodular duyuyoruz ki, inanmamak mümkün değil.
Çünkü elimizde onun gerçeğini öğrenecek bir sihirli değnek yok.
Örnek:
CHP ilçe seçimlerinde pek çok delegeye iş garantisi verilmiş.
Seçimden önce bunu birinci elden yalanladılar ama seçimden sonra bakıyoruz tam tersi.
Kim işe alınmış, ne kadarını ilçe belediyeleri, ne kadarını Büyükşehir almış, neredeyse isim isim söylüyorlar.
O sihirli değneğe sahip oluncaya kadar inanmaya devam…
İbrahim Ormancı - Duvar Yazıları
Artık evlenmek bir hayli masraflı. Evlenecekler kendi kendinize gelin-güvey olun!
***
Çin’de madeni çöken Ma Canbo intihar etmiş. Yalnızca ilim değil, utanma Çin’de bile olsa gidip alınız!
***
Kadınlarda kırık kalp sendromuna dikkat. Kadının adı yok belki ama sendromu var maşallah!
***
Zalim bir insan gaf yaparsa ne denir? Elbette des-pot!
***
Yoga ile kolay doğum. Peki hastane kapısında dokuz doğuran babalara ne faydası olacak yoganın?