Araya bayram girince gün olarak sizlerle denk gelemedik. Ancak üst üste yazacağımız yazılarla hasret gidereceğiz. Bayramlaşmalar, eş - dost ile hasret gidermek güzeldi. Fakat geride kalan günlerde en çok akılda kalan şeylerden biri de sıcaklar oldu. 
Kışın belki soğukta ısınmak daha kolay… 
Yazın ise seçenek fazla değil. Bir tatil beldesinde değilseniz ve suya atlayıp serinleyemiyorsanız durum vahim. 
Klima ile bulacağınız suni çözüm ise hem maddi, hem de manevi olarak zarar. 
İşte bu noktada sığınacağımız en önemli şey doğa… 
Yani yeşil…
Hiçbir klima, bir ağaçlık alanın verdiği oksijeni ve serinliği vermez. Ama biz ne yapıyoruz?
Bina uğruna, rant uğruna elimizde gittikçe azalan ağaçları yok ediyoruz. Şehrin içinde betonların arasına kısılıp kalıyoruz. Burada hepimizin elini taşın altına koyup bir şeyler yapması gerekiyor.
Mesela İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ocak ayında iklim krizi ve kuraklığa dirençli İzmir vizyonuyla başlattığı ‘Bir Fidan Bir Dünya’ kampanyası umut vericiydi. “birfidanbirdunya.org” sitesinden satın alınan fidanlarla İzmir’in birçok farklı noktasında binlerce ağaç toprakla buluştu. Ağaçlandırma çalışmalarında İzmir’in doğasına özgü ve yoğun bakım gerektirmeyen türler seçilmesi önemli bir ayrıntı bana göre. 
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yanı sıra Karşıyaka Belediyesi de bu anlamda önemli çalışmalar yürütüyor. 
Küresel iklim krizine karşı yerelde yürüttüğü çalışmalar kapsamında Karşıyaka Belediyesi, ilk dört yılda 95 bin ağacı doğaya kazandırdı. Hedef ise 5 yılda 100 bin ağaç. Ancak bu rakamlarla kalınmamalı. Çünkü yapılan araştırmaların sonucuna göre sahip olduğumuz orman örtüsü olmasaydı, gezegen daha sıcak ve hava daha aşırı olurdu. 
Rant uğruna yok ettiğimiz ormanlar, en kötü küresel ısınma senaryolarına karşı bize savunma sağlıyor. 
‘Ağaç işte ne olacak’ diyerek kesip yok etmek… Ne kadar ilkel ve basit. Önce bu düşünceden uzaklaşmalıyız. 
Neden mi?
Her ağacın büyüme süresi, belirli türlere ve ağacın geliştiği ortamın koşullarına bağlı olarak büyük ölçüde değişir. Bir fidan, 10 veya 20 yıl süreçten sonra yetişkin bir ağaca dönüşüyor. Yani bir ağaç ta kolay büyümüyor. 
Bir yandan yeni ağaç fidanlarının dikimlerini gerçekleştirirken bir yandan da var olan ormanlarımızı korumalıyız. 
Özellikle bu mevsimlerde artan orman yangınlarına karşı tedbir almalıyız. Bu yazıyı yazarken İzmir Valiliği’nden bir açıklama geldi. İlgili duyuruda 1 Temmuz itibarıyla ormanlık alanlara girişlerin yasaklandığı ifade edildi. 
Bu doğrultuda orman sahalarına yetkililer dışında kimsenin girmemesi belirtilirken, bu orman alanlarında ve yol güzergahlarında, orman kenarlarında molalar verilmesi ve piknik yapılması yasaklandı. Yasağın 31 Ekim tarihine kadar devam edeceği bildirildi.
Devlet yetkililerinin dışında bizlerin de daha dikkatli olması gerekiyor. Belirtilen piknik alanlarını kullanmalıyız öncellikle. Yakılan ateşlerin tamamen söndüğünden emin olup kullanılan alanı da temizlemeliyiz.
Ve bugünkü yazımı Fransız Şair Andre Theuriet’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum.
"Vatanın kalbi ormanların derinliklerinde saklıdır, ormansız bir millet ölmüş bir millettir.”