Merhaba
Uzun yorucu ve kışın sonunda
Buradayız bir yaz akşamı
Kara kışın sonuna doğru
Bugün canın çok sıkkın
Her şey sana zor geliyor
Olabilir
Bugün aşkın bitmiş
O seni terk edip gitmiş
Olabilir
Sanki sen hiç bilmediğin
Bir kaos içindesin
Kim bilir?
Günlerin getirdiği
Senin yitirdiklerin
Sanki hiç umut yok
Çok yorgunsun
Ne olursa olsun
Yaşamaya mecbursun
Ne olursa olsun
Yaşamaya mecbursun
Bugün duyduğun haberler
Sana utanç veriyor
Olabilir
Bugün din ve ırk uğruna
Cinayet işleniyor
Olabilir
Mostar Köprüsü çökmüş
Neretva ne kadar üzgün
Kim bilir?
Günlerin getirdiği
Açlık ve gözyaşı
....
"İnsan hep umut eder
Biliyorsun bunu
Ne olursa olsun
Yaşamaya mecbursun
Ne olursa olsun
Yaşamaya mecbursun"
Ülkemizdeki kara bulutların dağılması için bekleyenlerdenseniz, bir Bulutsuzluk Özlemi şarkısına sarılmak iyi gelebilir. Ama sadece sarılmak yetmez siz de biliyorsunuz. Kendinize itiraf edemiyor, erteliyor ya da korkuyor olabilirsiniz. Ancak bizzat o bulutun içine girmeli, ortalığı dağıtmalı, sesinizi yükseltmeli ve elinizden geleni yapmalısınız, yapmalıyız. Cesaret, gücü elinde tutanın yanında olmakla değil, çoğunluğa karşı kelimelerin gücüne, aklına, yüreğine sarılmakla gelir.
Yarın kalk, kendine bir kahve yap, sevdiğin bir müzik olsun arka fonda. Güzel bir kitap oku, belki bir şairin sesinden şiir dinle. Bir çiçeğin büyümesini ve bir ağacın tohum atışını bekle. Doğanın kendini nasıl onardığını görmek için yangın sonrası canlanmış bir ormana git. Veya bir arının peşinden gez, gerçek emeği tanı. Hepsi seninle aynı gezegende yaşıyor ve hiç ölmeyecekmişcesine tutkulular yaşama, yaşatmaya ve çoğaltmaya...
Öyleyse güzel kardeşim bana iyi haberlerini gönder, yaşamak üzerine heveslerini heyecanla bekliyorum.
Bir şiir olur, bir sözcük olur. Yeter ki yaşa!