2-3 Aralık 2022 tarihleri arasında Ahmet Saygun Sanat Merkezinde “Yaşar Kemal ile Binbir Çiçekli Bahçede Sempozyumu” gerçekleşti. Sempozyuma çok yoğun bir ilgi vardı. Açılış konuşmalarını Tunç Başkan ve Yaşar Kemal’in eşi Yaşar Kemal Vakfı Başkanı Ayşe Semiha Baban Gökçeli yaptı. Saat 11:00 de başlayan sempozyum; açılış konuşmaları, Yaşar Kemal’e Merhaba, Yaşar Kemal’in Anlatı Dünyasında Doğa/Çevre/Ekolojik Gerçeklik konularındaki konuşmalardan sonra  ilk oturumla devam etti. Yaşar Kemal’le Merhaba bölümünde; film sanatçısı ve yönetmen Türkan Şoray (anılarımın en güzel yerindedir), Şair ve Yazar Ataol Behramoğlu,( Benim Yaşar Kemal’im), yayıncı Lucien Leittess ( Yaşar Kemal’in hümanizmi: kahkaha-sevgi ve öfke) Besteci Michael Ellison (Yaşar Kemal’in çalışmalarıma etkisi) konularında konuştular. Altı oturum yapıldı bunlar sırasıyla şunlardır: 1-Gazeteci Yaşar Kemal, 2-Toprağın Rengi, İnsanın Sesi, 3-Doğanın Rengi, İnsanın Sesi, 4-Yaşar Kemal Anlatılarında Doğanın Doğası, 5-Yaşar Kemal Edebiyatında Dünden Yarına, 6-Yaşar Kemal İle Binbir Çiçekli Bahçede. Sempozyum programı çok güzeldi.2 gün boyunca büyük ustayı andık. Doğayla ilişkisi ve doğaya bakış açısı, edebi kişiliği yazma serüveninde kullandığı kendine özgü muhteşem dili, özde bir insan olması konuşuldu. Bunlar onun dünyaca tanınan bir yazar olmasını sağladı. Sinema yönetmenleri, estetik ve görsel sanatlara mensup sanatçılar, müzikle ilgili çalışmalar yapanlar Yaşar Kemal’in eserlerini kendi alanlarında değerlendirdiler. Sinema filmi olarak çekilen eserleri ve bale olarak değerlendirilen eserlerinin görsel sanatlarda, estetik sanatlarda ve müzik konusunda da değerlendirilmesinin önemi vurgulandı. Eserleri konusunda çalışma yapan akademisyenler çalışmalarını aktardılar. Özellikle toplumsal konularda yazması ve doğayla bütünleşik yaşadığı için doğayla ilgili uzun betimlemeleri onu çağının çok değerli bir yazarı yapıyor. Aynı zamanda iyi bir gazeteci olması, toplumsal konulardaki duruşu ve bir yazar sorumluluğuyla önemli eylemlerde yer alması onun ne kadar özde bir insan olduğunu gösteriyor. Bütün eserleri eşsizdir. Hepsini çok büyük bir keyifle ve hayranlıkla okudum. Toplumsal konuları kendine özgü bir dille anlatması her kesim tarafından okunmasını ve vermek istediklerini herkesin almasını sağlıyor. Ancak beni en çok “İnce Memet” ve Bir Ada Hikayesi” romanları çok etkilemiştir. “İnce Memet “onu efsaneleştirmiş, “Bir Ada Hikayesi Dörtlemesi” ise (Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, Karıncanın Su İçtiği, Tanyeri Horozları ve Çıplak Deniz Çıplak Ada) onu taçlandırmıştır. Yaşamım boyunca en çok etkilendiğim kitaplardandır bu dörtleme. Savaşlardan, kırımlardan, sürgünlerden, arta kalan insanların, Yunanistan’a gönderilen Rumların boşalttığı bir adada yeni bir yaşam kurma çabalarını konu alır bu dörtleme. Umut vardır her şeye rağmen. İlişkiler paylaşımlar ve aşk vb. ile herkesin yaşamak istediği ütopik bir adadır orası. Savaşın acımasız etkileri neden savaş karşıtı olmak gerektiği çok büyük bir ustalıkla sergilenir bu eserlerde. Bu dörtlemeyi herkesin okumasını tavsiye ediyorum. Özellikle gençlerin okuması gerekir. Bu topraklarda yaşananları bilmeleri gerekir. Yazımın sonunda Yaşar Kemal’in iki kısa metnine yer vereceğim. “Dünya binbir çiçekli bir kültür bahçesidir. Her çiçeğin bir rengi bir kokusu vardır. İnsanlık her kültürün üstüne titremelidir. Binlerce kültür çiçeğinden birini koparırsak, insanlık bir kokudan bir renkten yoksun kalır.” “Evrende iki doğurgan yaratıcı güç vardır. Biri insan öbürü doğa. İnsan yaratıcılığını yitirdiği gün, doğa yaratıcılığını bitirdiği gün her şey bitecektir. Doğada insanda yok olacaklardır.” Sempozyum Kardeş Türküler grubunun verdiği muhteşem bir konserle sona erdi. Sağlıklı günler sevgiler…