Amsterdam’dan selamlar. Bu yazıma Amsterdam’da puslu bir Noel gününde başlıyorum. Bütün dünya bir yılı daha geride bırakıyor her şeye rağmen yeni umutlarla yeni yıla giriyor. Umut olmasa yaşanmaz; insanlar çıldırır. Dolayısıyla boşa umut etmek cümlesini benimsemiyorum. Boş hayaller kurmak farklı bir şey ama her koşulda iyi şeyler umut etmek insan ruhuna iyi gelir. Biraz Amsterdam’dan bahsetmek istiyorum. Bir haftadır buradayım şehri epey gezdim. Harika bir kent burası. Kanallar kente çok büyük bir güzellik katıyor. Şehir merkezindeki bütün binalar tarihi. Bin sekiz yüzlerden kalan yüzlerce yıllık binalar hala kullanılıyor. Her taraf tarih kokuyor. İnsanlar çok cana yakın ve sevgi dolular yabancılara çok iyi davranıyorlar, sokakta tramvayda selam veriyorlar, yardımcı oluyorlar. Bisikletliler için arabalar kadar geniş yollar yapmışlar her taraf bisiklet parkıyla dolu. Bisiklet burada en yaygın ulaşım aracı. Hem spor amaçlı kullanılıyor hem de yakıt kullanmadan çevreyi kirletmeden ulaşım sağlanıyor. Araçlar yaya geçitlerinde  yaya görünce duruyorlar ışık yok zaten buralarda. Aynı şekilde yayalarda bisiklet yolundan asla yürümüyor bisikletli gördüğünde duruyorlar. Kentte bütün düzenlemeler yaşamı kolaylaştırmak için yapılmış. Raylı sistem ve bisiklet en büyük ulaşım araçları. Özel arabaları şehir merkezinde çok az gördüm. Şehirde hiç trafik yok. Yeni yıl konserine gittik klasik müzik vardı. Konserden önce ve sonra ücretsiz kahve ve şarap vb. ikramı ettiler. Hem de sınırsız. Türkiye’den giden birisi olarak şaşırdım tabii ki. Yukarıda yazdığım gibi burada her şey insana dair onları mutlu etmek için düzenlenmiş. Burası tam yaşanılacak bir yer. Ama havası çok farklı. Bu aralar çok soğuk değil Türkiye gibi ama genelde çok puslu ve yağmurlu. Bazen güneş oluyor ama 1-2 saat sonra gidiyor. İzmir gibi bol güneşli değil. Burada yılbaşı kutlamaları bir hafta önceden başlıyor. Her yer ışıklandırılıyor özel çiçekler tatlılar yemekler vitrinleri süslüyor. Burada temel gıda maddeleri örneğin etler ve süt ürünleri kozmetiklere ve giysilere göre çok daha ucuz insanlar kolay erişebiliyor. Bu sağlıklı beslenme açısından çok önemli. Meyve ve sebzeler sera ürünü ama iyi tarım uygulamaları tam anlamıyla uygulanıyor bu belli. Lezzetleri yerinde aşırı kimyasal gübre ve tarım zehri kullanılmadığı anlaşılıyor. Tüm dünyada olduğu gibi ekonomik krizden burasıda etkilenmiştir ama Türkiye gibi değil. Burada enflasyon yüzde 10. Alım gücü çok iyi. Türkiye’de bazı evlere hiç et ve et ürünleri girmezken burada ucuz olduğu için herkes ulaşabiliyor bu ürünlere. Marketlerde dolaşırken ister istemez Türkiye’deki aç ve yoksul insanları düşündüm. Çok küçük bir ülke yüz ölçümü 41.543 kilometrekare ama insanlarını doyurabiliyor ve büyük miktarda ihracat yapıyor. Türkiye büyük bir ülke yüz ölçümü 783.562 kilometrekare ve tarım arazisi çok büyük ama insanlarını doyuramıyor dışarıdan tarım ürünleri ithal ediyor. Üstelik güneşli gün sayısı fazla dört mevsim ürün yetişebilir, iklimi uygun. Bu çok büyük bir çelişkidir. Yılbaşı akşamı Amsterdam adeta bir ışık tarlasına dönüştü. Kentin her kesiminde belki on binlerce havai fişek atıldı. Gökyüzünde muhteşem bir görsel şölen vardı. Hollandalılar gönüllerince eğlendiler yeni yıla çok mutlu girdiler.Ben de burada yeni yıla mutlu girdim. Bir an Türkiye’deki durumu unuttum. Sabah olunca gerçekler yine aklıma geldi. Yoksulların açların daha da artacağı bir yeni yıla girdik. Önümüzde seçimler var bunu çok iyi değerlendirmemiz lazım. Tüm dünyada parası olanlar büyük sofralarda neşeyle eğlenerek yeni yılı karşıladılar. Açlar ve yoksullar için bugünde diğerlerinden farksızdı. Ancak yine de her şeye rağmen yeni yıla yeni umutlarla girdik. Yukarıda belirttiğim gibi umutsuz yaşanmaz. Umarım yeni yılda insanlar daha iyi koşullarda yaşarlar. Bu çok zor ama yine de umut etmek istiyorum. Her şey gönlünüzce olsun. Yazımı yeni yılın ilk gününde bitiriyorum. Amsterdam’dan sevgiler selamlar…