Türk sinemasının efsane isimlerinden ve Cannes Film Festivali'nde ödüllü "Çirkin Kral" lakaplı Yılmaz Güney'in, vefatından yaklaşık bir ay önce çekilen son fotoğrafı gün yüzüne çıktı. Güney'in son hali, sevenlerini duygulandırdı ve bir kez daha onun sinema dünyasındaki unutulmaz yerini hatırlattı. Yılmaz Güney'in ölmeden önce son fotoğrafları: 40 yıl öncesinden son hatıraları hangileri? Güney'in son dönemdeki fotoğrafları, sinema tutkunları tarafından büyük bir merakla bekleniyordu. Aktörün son fotoğraflarının yayınlanmasıyla birlikte, sanatçının hatıraları ve eserleri yeniden gündeme geldi. Sinema dünyasında bir döneme damga vuran Güney'in ölümünden önceki son anlarına tanıklık eden bu fotoğraflar, onun hayranları için özel bir anlam taşıyor. Detaylar haberimizde yer alıyor...

Yılmaz Güney'in 40 yıl öncesinden son hatıraları hangileri?

Yılmaz Güney, gerçek adıyla Yılmaz Pütün, Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden biri olarak anılıyor. Adana'nın Yenice köyünde 1 Nisan 1937'de doğan Güney, sinemaya adım attığı günden itibaren sıra dışı bir yolculuğa çıktı.

1959'da senaryosunu yazıp oynadığı "Bu Vatanın Çocukları" ve "Ala Geyik" filmleriyle sinemaseverlerin dikkatini çekti. Ancak hayatı, sadece sanatıyla değil, aynı zamanda hukuk mücadeleleriyle de anıldı. Komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklanan Güney, yasal sorunlarla sık sık karşı karşıya kaldı.



1960'ların sonlarından itibaren sinemasını toplumsal ve politik temalara yöneltti. Özellikle "Yol," "Sürü," ve "Duvar" gibi yapıtlarıyla dikkat çeken Güney, Türkiye'deki sıradan insanların yaşadığı zorlukları perdeye aktardı.

Sinema dünyasında pek çok ödülün sahibi olan Güney, 1981 yapımı "Yol" filmiyle Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye Ödülü'nü kazanarak Türkiye'den bu prestijli ödülü alan ilk yönetmen oldu. Ancak ülkesine geri dönmemesi ve hukuki sorunlar nedeniyle Türk vatandaşlığından çıkarıldı.

Paris'te yaşamını sürdüren Güney, Kürt kültürüne ve diline olan bağlılığını sürdürdü. 1984'te mide kanserine yenik düşerek hayatını kaybeden Güney, Türk sinemasının asi ruhu olarak anılmaya devam ediyor. Mirası ise sinema dünyasında ve toplumsal hafızada yaşamaya devam ediyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ