Dr. Örnek, “Tuzun yanı sıra, sodyumlu bileşikler de kan basıncının artmasına sebep olur. Deniz suyunda uzun süre kalmak vücuttaki tuz oranını artırarak tuza bağlı tansiyon hastalarının tansiyonunu yükseltebilir ve kalp krizi riskini artırabilir. Tuzlu sularda uzun süre kalındığında sudaki çözünmüş tuz bedene difüzyon yoluyla geçer,” diye açıklamada bulundu.

Dr. Örnek, denizde yüzmenin yanı sıra, tuzu olmayan bir ırmak veya gölde belirli bir süre yüzmenin vücuttaki tuz oranını düşürdüğünü, ancak Akdeniz gibi tuz oranı yüksek sularda uzun süre yüzmenin bedene difüzyon yoluyla tuz geçişine neden olduğunu belirtti. Bu durumun, tuza bağlı tansiyon hastaları için ciddi bir risk oluşturduğunu vurguladı.

TATLI SUYLA DURULANMAK GEREK

Yüksek tansiyon hastalarının denize girmeden önce tansiyonlarını ölçtürmeleri gerektiğini ifade eden Dr. Örnek, kısa süreliğine bile olsa denize giren tuza bağlı tansiyon hastalarının sudan çıkar çıkmaz tatlı suyla durulanmalarının önemli olduğunu söyledi. Ayrıca, tansiyon haplarını yanlarında bulundurmalarının sağlık açısından kritik öneme sahip olduğunu ekledi.

Tansiyon hastası olmayan yaşlıların da suda kısa süre kalması ve yanlarında tansiyon ilacı bulundurmaları gerektiğine dikkat çeken Dr. Örnek, yüksek tuz oranına sahip sıcak kaplıca sularında da fazla kalınmaması gerektiğini belirtti. Kaplıca sularının tuz oranının yüksek olduğunu ve sıcak hava ile nemin olumsuz etkisinin denizdeki tuzlu suyla birleşince tansiyon hastaları için daha büyük bir risk oluşturduğunu ifade etti.

Son olarak, tuza bağlı tansiyon hastalarının tuzlu suya girmeden önce suya sıkılmış bir limon suyunu içmelerini ve doktorlarına danışmalarını tavsiye eden Dr. Örnek, bu önlemlerin tansiyon kontrolünde yardımcı olabileceğini vurguladı.

Muhabir: İPEK KIRCA