8 Mart Dünya Kadınlar Günü, dünya genelinde kadınların sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi başarılarına odaklanan önemli bir kutlama ve farkındalık günüdür. Ancak pek çok kişi, bu özel günün kökenini ve nasıl ortaya çıktığını merak ediyor. Peki, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü neden oldu? 8 Mart Dünya Kadınlar Günü aslında nedir? Gelin, 8 Mart'ın tarihine ve anlamına birlikte derinlemesine bir bakalım.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü neden oldu?
Clara Zetkin, komünist bir aktivist ve kadın hakları savunucusuydu. 1910'da Kopenhag'daki Uluslararası Emekçi Kadınlar Konferansı'nda Dünya Kadınlar Günü'nün fikrini ortaya attı. Konferansa katılan 17 farklı ülkeden 100 kadın, Zetkin'in önerisini oybirliğiyle kabul etti. İlk uluslararası etkinlikler 1911'de Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre'de düzenlendi. Dünya Kadınlar Günü'nün 100. yıldönümü, 2011'de büyük organizasyonlarla kutlandı. BM'nin 1975'te Dünya Kadınlar Günü'nü resmi olarak kabul etmesiyle gün resmiyet kazandı ve her yıl için özel bir tema belirlemeye başladı. İlk tema 1996'da "Geçmişi kutlamak, geleceği planlamak" şeklinde belirlendi. Bu yılın teması ise "Kadınlara yatırım yapın: İlerlemeyi hızlandırın" olarak belirlendi. Dünya Kadınlar Günü, kadınların toplumda, siyasette ve ekonomide kat ettikleri mesafeyi kutlarken, günün siyasi kökleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda farkındalık yaratmak için grevler ve protestolarla sürdürülüyor.
Dünya Kadınlar Günü fikrini ortaya atan Clara Zetkin'in belirli bir tarih belirleme amacı yoktu. Ancak 1917'de Rus emekçi kadınlarının "Ekmek ve barış istiyoruz" sloganlarıyla başlattığı sokak gösterileri, Dünya Kadınlar Günü'nün tarihsel köklerinden biri oldu. Bu gösterilerin dördüncü gününde Rus Çarı tahttan indirildi ve geçici hükümet kadınlara seçme hakkı tanıdı. Rusya'daki bu olaylar, Jülyen takvimine göre 23 Şubat'ta gerçekleşti. Ancak daha yaygın olarak kullanılan Miladi (Gregoryen) takvimde bu tarih 8 Mart'a denk geliyordu.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü aslında nedir?
8 Mart 1857'de, Amerika Birleşik Devletleri'nin New York kentindeki bir tekstil fabrikasında yükselen alevler ve haklarını arayan kadınların çığlıkları, bugünün direniş ateşini de yakmıştı.
New York'taki bir tekstil fabrikasında, yaklaşık 40 bin kadın işçi, daha iyi çalışma koşulları talebiyle greve başladı. Polis müdahalesi ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, 8 Mart'ı anma gününe dönüşen olayların fitilini ateşledi.
Fabrikada kilitli kalan kadın işçilerin çıkan yangında hayatını kaybetmesiyle tam bir trajedi yaşandı. İşçiler, dışarıya çıkamadıkları için yangından kaçamadılar ve 120'den fazla kadın işçi yaşamını yitirdi. Bu acı olayın ardından, binlerce kişi işçilerin cenaze törenine katıldı.