Türkiye'yi sarsan "Yenidoğan Çetesi" davasında adı geçen sanıklardan biri olan Gıyasettin Mert Özdemir mahkeme söyledikleriyle gündeme geldi. Peki Gıyasettin Mert Özdemir kimdir? Detaylar haberimizde...

GIYASEDDİN MERT ÖZDEMİR?

İstanbul’da sağlık sektöründe çalışan Gıyasettin Mert Özdemir, bazı özel  hastanelerdeki etik dışı uygulamalarla gündeme geldi.Gıyasettin Mert Özdemir ambulans şoförüdür.

Para uğruna yeni doğan bebekleri, anlaştıkları özel hastanelerin yoğun bakım servislerine sevk ederek, ihmal sonucu öl*mlerine neden olmakla suçlanan Yenidoğan Çetesi lider, yönetici ve üyelerinin yargılanmasında beşinci güne girildi.

Yenidoğan davasında beşinci gün: 'Hasta yönlendirmelerinden maddi kazanç sağladım'

İstanbul'da yeni doğan bebekleri, önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk ederek, ihmal sonucu en az 10 bebeğin öl*müne neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiasıyla 22'si tutuklu 47 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşmasının beşinci oturumu bugün başladı. Örgüt lideri Dr. Fırat Sarı ile örgüt yöneticisi Dr. İlker Gönen'in 582 yıl 9'ar aya, diğer örgüt yöneticisi Gıyasettin Mert Özdemir'in ise 589 yıl 9 aya kadar hapsi isteniyor.

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu 22 sanık, tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıldı. TBMM İnsan Hakları Komisyon Başkanı AKP Osmaniye Milletvekili Derya Yanık, üyeler Saadet Partisi Ankara Milletvekili Mesut Doğan, MHP Ordu Milletvekili Naci Şanlıtürk, DEM Parti Mardin Milletvekili Kamuran Tanhan, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, gözlemci olarak duruşmaya geldi.

"HASTA YÖNLENDİRMELERİNDEN PARA KAZANDIM"

Örgüt yöneticisi olmakla suçlanan tutuklu sanık ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir savunmasında, "Öncelikle suçlamaların hiç birini kabul etmiyorum. Hasta yönlendirmesi nedeniyle maddi kazanç sağladığımı kabul ediyorum. 112'ye bildirilip bildirilmemesi konusu hastaneye ait. Ama iddianamede bu hastayı 112'ye bildirmeyen sağlık kurumlarının bildirmediğini de söylemek isterim. Tıp merkezlerindeki sevk algoritması, yoğun bakım veya branşları olmayan bir hastayı isteseler de 112'ye bildiremiyorlar. Bunu 112'ye acil çağrı olarak bildiriyorlar. 112 de küvezli ambulans yönlendiriyor. Bildirildiği zaman bu ambulansların tıp merkezine gitmesi, yoğunluk nedeniyle 2-3 saat sürmektedir. 112 ekipleri bu hastayı aldıklarında da öncelikle yakınlarındaki devlet hastanelerin acil servislerine götürür. Sevk zinciri bu kez ikinci kez başlar. Bu sevk mail olarak bildirilir. Önce bir kamu taraması yapılır daha sonra özel hastane taraması yapılır.

Tıp merkezinde yoğun bakım ihtiyacı olan bebeğin, teorikte 5-6 saat sürmektedir. Hastanın bir an önce yoğun bakıma gitmesi için bu kurallar uygulanmamaktadır. Hastanın menfaati için de yapılmaz. 112 Acil nakil birimine protokol numarası bildirilir. Küvezli bir ambulanstır. Bu sevk süreci 5 saat sürecekken 30 dakikada 45 dakikada tamamlanabilmektedir. Bu teorikte uygulanan kuralların, pratikte uygulanmasının hastalara faydasını da takdirinize bırakıyorum" dedi.

"İSTANBUL'DA SADECE 4 KÜVEZ EKİBİ VAR"

Sanık Özdemir, 112 ekiplerinin bu hastaları alma, yoğun bakım bulma, yatırma süresi 4-5 saati bulmaktadır. Teorikte olan kuraların, pratikte uygulanmaması takdirini size bırakıyorum. İstanbul'da sadece 4 tane küvez ekibi var. İstanbul Avrupa yakasında küvez ihtiyacı olan bebekleri taşıyabilecek sadece 4 ekip var. Bunlar kamudaki sayı. Özel hastanelerin kendisine ait küvezli ambulansları var. İl dışındaki nakillerinin tamamı 112 bilgisi dahilinde yapılmaktadır. Bu sevkler Avrupa yakasına gelene kadar kamu taraması yapılarak, yer bulunamaması durumunda tarafım aranmaktadır. Bazen günlerce yer bulunamamaktadır. İstanbul dışındaki 112 çalışanlarının hiçbirinin bilgi sahibi olarak dahi ifadesi alınmamıştır. Bu söylediklerimin teyidi için bu şahırların da ifadesinin alınması lazım. Burada bir kötü niyet olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

"MEDYA KASITLI OLARAK ALGI YAPIYOR"

Özdemir, şöyle devam etti:

"Ben Bağcılar 9 Nolu istasyonda çalışıyorum. Küvez nakli yapmıyorum. Zaten bağlı olduğum istasyonda küvezli nakil aracı yoktur. Bizim de zaman zaman nakil yaptığımız oluyor. Tablet sistemi diye bir şey var. Nakil, çalıştığım sisteme geldiğinde bu hastanın gideceği hastane belli şekilde gelir. Bu sevklerin yol üzerinde değiştirildiği iddiası doğru değil. Böyle bir sistem yoktur. Bu iddiayla tüm 112 çalışanları zan altında kalmaktadır. Kasıtlı ve art niyetli olarak medya algı yapmaktadır.

Örgüt suçlaması konusunda ise, 112 ambulans şoförü olarak, örgüt yönetici olarak buradayım ama ben Fırat Sarı'nın danışmanlık yaptığı sürece sadece Fırat Sarı'nın hastanesine yönlendirme yapmıyorum. Sadece yeni doğan sevki yapmıyorum. Ben erişkin de kardiyoloji yönlendirmesi de yapıyorum. Herhangi bir örgüt yöneticisi değilim. Bir hiyerarşik yapı yoktur. Böyle bir şey söz konusu değildir. Bu suçlama komik duruma düşmüştür.

"EŞİMİN ÇALIŞTIĞI YERİN PATRONU FIRAT SARI'NIN EŞİ"

Yine medyanın çok sık ağzına aldığı, eşimi sigortalı gösterdiğimle ilgili, eşimin konuya ilgili hiçbir hastanede SGK kaydı bulunmamaktadır. Sadece Medisence Sağlık Hizmetleri şirketinde SGK kaydı vardır çünkü orada çalışmaktadır. Bu şirketin sadece yoğun bakım banışmanlığı veriyormuş gibi bir algı var. Buranın güzellik merkezi danışmanlığı da var. Eşim Medisence'nin güzellik merkezinde çalışmaktadır ve bu birimin başındaki kişi Fırat Sarı'nın eşidir. Tape kayıtlarında eşim ve benim aile yapımızı bozacak dedikodular yapılmaktadır."

"HASTA KABULÜNDEN PARA ALMADIM"

Sanık Gıyasettin Mert Özdemir, doktor adına konuşarak hasta kabul ettiği iddiasına ilişkin savunmasında, "Doktor adına konuştuğuma dair iddialar ise, bu iddianamenin ne kadar ilgisiz ve tutarsızca hazırlandığı bellidir. Dr. Ahmet'in kim olduğu hakkında kollukta bilgi vermeme rağmen iddianamede kim olduğu belirtilmemiş, gidip sorulmamış bile. Ben bu konuda savunma yapacam ama bu savunma yine teyide muhtaçtır. Doktor Ahmet ve doktor Ali adjna hasta kabul ettiğim doğrudur ve bu kişilerin bilgisi dahilindedir. Lisede mezuniyetim sağlıktır, üniversite mezuniyetim de sağlıktır. Böyle hasta kabulleri olduğunu da kabul ediyorum. 112 üzerinden hasta kabulü de bir süreçtir. Hasta bilgileri alınıyor, hastanede SGK'sı sorgulanıyor, kabul eden hastaneye gidene kadar takip edilmesi gereken bir süreçtir. Bu süre zarfında doktorlar da bu süre kaybuna uğramak istemiyorlar. Hasta bakıyorlar, poliklinik bakıyorlar. Bu doktorlar adına hasta kabul ettiğim için herhangi bir maddi menfaat edinmedim. Bu doktorlar da bana herhangi bir para ödenmedi" dedi.

SAVCIYI SUÇLADI

10 bebeğin öl*münden sorumlu tutulması iddiasıyla ilgili savunma yapan Özdemir, "Dosyada her ne kadar 10 bebekle ilgili hakkımda iddia olsa da adım sadece Kaya bebekle ilgili geçmektedir. Ama savcı beni örgüt yöneticisi olarak, 10 bebeğin öl*müyle ilgili soktuğu için, 10 bebeğin ö*münden sorumlu tutuluyorum. Ama sadece Kaya bebek bakımından savunma yapabilirim. Burada da bebek sevki değil, gebe sevki vardır. Anneye yüksek risk tanısı konuluyor. Yoğun bakım ihtiyacı olabileceği için hastayı 112'ye bildiriliyor. İstanbul'da gebe sevkiyle ilgili aramalar sadece kamu hastanelerine yapılmaktadır. Kaya bebek 4 belki 5 saat boyunca 112 nakil birimine bildirilmiş ama hiçbir kamu, eğitim araştırma ya da şehir hastanesinde yer bulunamamış. Ama kural gereği hiçbir özel hastaneye dr bakılmamış. Saatler geçtikçe yer bulanamadığı ve hastanın durumunun ciddiyetinden dolayı bu vakayı bildirdiler. Normalde bu bebek öl*müyle ilgili de beni yazmışlar ama benim yaptığım iş burada bitiyor. Doktor kabul etmiş ve nakil hastaneye yapılmıştır benim de işim burada bitmiştir. Ama sanki üçüncü basamak olmayan bir hastaneye üçüncü basamak hasta yönlendirmişim gibi görterilmiştir. Bunun da bilerek ve kasti olarak bizzat savcı Yavuz Engin tarafından yapılmıştır ve basına servis edilmiştir" diyerek kendisini savundu

Kaynak: Cumhuriyet