Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dt. Ulaş Can Oğuz, diş beyazlatmanın önemini vurgulayarak, özellikle fazla antibiyotik kullanımının dişlerin renginde kalıcı değişikliklere neden olabileceğini ifade etti. Dt. Oğuz, diş renginin kişiden kişiye değişiklik gösterdiğini ve bu durumun çeşitli faktörlere bağlı olduğunu belirtti. Özellikle bebeklik ve çocukluk dönemlerinde kullanılan antibiyotiklerin, dişlerde kalıcı renklenmelere yol açtığını söyleyen uzman, bu durumun diş sağlığına olumsuz etkiler yaratabileceğini kaydetti.
Diş Renklenmesinin Nedenleri: İç ve Dış Faktörler
Diş renginde oluşan değişikliklerin birçok nedeni olabileceğini belirten Dt. Oğuz, renklenmelerin içsel ya da dışsal kaynaklı olabileceğine dikkat çekti. Fizyolojik olarak zamanla oluşan renklenmelerin yanı sıra, amalgam dolgu uygulamaları, kanal tedavileri, travma gibi etkenlerin de dişlerin doğal renginde bozulmalara yol açtığını ifade etti. Dt. Oğuz, çay, kahve, sigara ve şarap gibi sık tüketilen maddelerin de dişlerde dışsal renklenmelere neden olduğunu belirterek, dişlerdeki renk bozulmalarının ciddi estetik kaygılara neden olabileceğini söyledi.
Diş Beyazlatma Süreci: Hangi Yöntemler Tercih Edilmeli?
Diş beyazlatma sürecinin, dişlerde oluşan organik ve inorganik renklenmeleri giderme amacı taşıdığını söyleyen Dt. Oğuz, bu işlemin profesyonel bir diş hekimi tarafından yapılmasının önemli olduğunu vurguladı. Oğuz, diş beyazlatma yöntemlerinin dört ana kategoriye ayrıldığını belirterek, her bir yöntemin farklı ihtiyaçlara hitap ettiğini söyledi:
Ev Tipi Beyazlatma: Kişiye özel olarak hazırlanan plaklar ve beyazlatma jeli ile evde uygulanan bu yöntemin, genellikle 10-15 gün boyunca düzenli kullanım gerektirdiğini belirten Dt. Oğuz, bu sürecin doğru şekilde tamamlanmasının önemli olduğunu vurguladı.
Ofis Tipi Beyazlatma: Diş hekimi tarafından klinik ortamda yapılan bu yöntemde, beyazlatma jeli lazer ya da UV ışığı ile aktif hale getirilir. Ortalama bir saat süren bu uygulamanın hızlı sonuç verdiğini belirten Dt. Oğuz, bu yöntemin daha fazla renklenme yaşayan kişiler için ideal olduğunu ifade etti.
Kombine Beyazlatma: Hem klinikte hem de evde uygulanan bu yöntem, uzun süreli beyazlık isteyenler için önerilir. Ofiste yapılan uygulamanın ardından evde devam eden tedavi ile desteklendiğini söyleyen Dt. Oğuz, bu yöntemin daha kalıcı sonuçlar sağladığını belirtti.
Tek Diş Beyazlatma: Kanal tedavisi sonrası renk değiştiren dişlerde uygulanan bu yöntemle, beyazlatma jeli doğrudan dişin içine yerleştirilir. Bu işlem, belirli aralıklarla tekrarlanarak istenilen sonuca ulaşılması sağlanır.
Beyazlatma Sürecinde ve Sonrasında Nelere Dikkat Edilmeli?
Diş beyazlatma işlemi sonrasında dikkat edilmesi gereken bazı hususlar olduğunu vurgulayan Dt. Oğuz, işlemden sonra ilk 48 saat boyunca dişlerde hassasiyet oluşabileceğini belirtti. Sıcak ve soğuk yiyeceklerle içeceklere karşı duyarlılık yaşanabileceğini ifade eden uzman, bu durumun normal olduğunu ve genellikle kısa süre içinde geçtiğini söyledi.
Oğuz, beyazlatma işleminin etkisini koruyabilmek adına çay, kahve, şarap, kola gibi renkli içeceklerden ve tütün ürünlerinden kaçınılması gerektiğini belirtti. Bu tür maddeler, dişlerde yeniden renklenmeye yol açabileceği için beyazlatma sonrası bakımın büyük önem taşıdığını vurguladı. Özellikle dişlerin beyaz kalmasını sağlamak adına ağız hijyenine dikkat edilmesi ve düzenli diş fırçalama alışkanlığının ihmal edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Kişiye Özel Tedavi Planı Önemli
Diş beyazlatma sürecinin, her bireyin diş yapısına ve renklenme derecesine göre planlanması gerektiğini söyleyen Dt. Oğuz, uygun yöntemin belirlenmesi için mutlaka bir diş hekimi tarafından değerlendirme yapılması gerektiğini hatırlattı. Sigara, kahve ya da çay gibi alışkanlıkların dişlerde daha yoğun renklenmeye yol açabileceğini belirten Oğuz, bu tür durumlarda kombine beyazlatma gibi daha kapsamlı yöntemlerin tercih edilebileceğini ifade etti.
Diş beyazlatma, estetik kaygılarla birlikte diş sağlığını da koruma amacı taşırken, uzman kontrolünde yapılması gereken önemli bir işlemdir.