Sağlık

Aşı bulunmazsa bebekler ölebilir

Sağlık ocaklarında 2-4-6-18 aylık bebeklere yapılacak aşıların tedarik edilmesinde eksiklik yaşanıyor. İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Aile Hekimi Seha Yüksel, “Tedariğin hızlanması için çözüm bulamazsak aşılanmamış bebekler, bulaşıcı hastalıklarda artış, belki bebek ölümleri gibi durumlarla daha sık karşılaşmak zorunda kalınabilir” dedi

Abone Ol

Türkiye genelinde 2-4-6-18 aylık bebeklere yapılacak aşıların tedarik edilmesinde bir eksiklik yaşandığı belirtiliyor. Özellikle beşli karma aşısı, tetanoz ve Hepatit B aşılarının temini yapılırken sıkıntı yaşanıyor. İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Aile Hekimi Seha Yüksel, her yıl bu dönemde aşı sorunu yaşandığını belirtti. Sorunun planlama ve yurt dışında satın almalarda gecikme olmasından kaynaklandığını vurgulayan Yüksel, “Belli aşılar, bazı dönemlerde elimize ulaşmıyor. Şu anda aşısız bebek yok diyebiliriz ama yeni bir bebek daha olursa hep kriz yaşıyoruz. Palyatif çözümlerle bulmaya çalışıyoruz. Bir ay sonra çözüm bulamazsak aşılanmamış bebekler, bulaşıcı hastalıklarda artış, belki bebek ölümleri gibi durumlarla daha sık karşılaşmak zorunda kalınabilir” dedi.

‘Sağlık alanı güçlendirilmeli’

Her aşının bebeklere uygulama sürelerinin olduğunu vurgulayan Yüksel, “Belli sürelerde aşıları yapmaya çalışıyoruz. Şu anda aşısız bebek yok diyebiliriz ama bir bebek daha olursa hep kriz yaşıyoruz. Palyatif çözümlerle bulmaya çalışıyoruz. Oradaki aşıyı öbür tarafa, bu taraftaki aşıyı başka yere yollayarak çözüm bulmaya çalışıyoruz. Sağlık müdürlükleri de bu konuda uğraşıyor. Onlara da aşı gelmiyor. Belki bir ay sonra bunu çözemez olacağız. Öyle de bir durum var. Sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi lazım. Güçlendirmenin en önemli noktası da bağışıklamanın kesinleşmesi ve buna ülke çapında bir çözüm bulmak gerekiyor. Bunu bulamazsak aşılanmamış bebekler, bulaşıcı hastalıklarda artış, belki bebek ölümleri gibi durumlarla daha sık karşılaşmak zorunda kalınabilir. Bu yüzden doğru planlamanın, kaynakların doğru kullanılması adına önceliğin buna verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda daha hassas ve daha hızlı çözüm üretmesini istiyoruz” diye konuştu. 

‘Her yıl yaşıyoruz’

Aşı temini konusunda 2 aydır sıkıntı yaşadıklarını aktaran Yüksel, “Belli aşılar, bazı dönemlerde elimize ulaşmıyor. Bu konuda Sağlık Müdürlüğü, ilçe sağlık müdürlükleriyle düzenleme yapmaya gayret ediyor. Özellikle tetanoz aşısı, hepatit b aşısı konusunda bir sıkıntıyı yaşıyoruz. Bunları dönem dönem Hepatit-A aşısı konusunda, karma aşılarda sıkıntı yaşıyoruz. Sonra bir şekilde aşı temini gerçekleşiyor. Kendi nüfusumuza kayıtlı olan bebeklerin aşılarını yapacak kadar aşılarımız geç de olsa bir şekilde temin ediliyor. Ama bir başka bebeğin aşılanması gerektiğinde bu konuda sıkıntımız oluyor. Öncelikle en büyük sorunumuz tetanoz aşısı konusunda. Tetanoz aşıları şu anda yok. Bir travmayla karşılaştığımızda gebe tetanoz aşıları gerektiğinde bulmakta sıkıntı yaşıyoruz. İlçe Sağlık Müdürlükleri parça parça gönderiyor. Biz her sene bu durumu yaşıyoruz” dedi.

‘İthal edilmesinden kaynaklı’

Planlamada ve aşı alımında bir sıkıntının olduğunu hatırlatan Yüksel, “Burada yaşadığımız bir sorun bu. 6 Şubat 2023 depreminden sonra da tetanoz aşısıyla ilgili gerçekten daha sıkıntılı bir süreç işlemeye başladı. Aşı alımlarının başladığını söylüyorlar. Ama henüz gerektiği anda hemen kullanabileceğimiz noktaya ulaşmış değiliz. O yüzden kızamık, tetanoz, hepatit A-B ve karma aşılarda sıkıntılarımız var. Aşı stoklarını sınırda tutmaya gayret ediyoruz ama yeni bir bebek geldiği zaman, başka bir sağlık ocağına kayıtlı bir bebek geldiği zaman, onun aşılamasıyla ilgili sorunlar ortaya çıkıyor. Genel çerçevede her yıl yaşanan, şubat ayının sonuna doğru çözülen bir sıkıntı. Satın almalarla, planlamayla, aşının lojistiğiyle ve bize ulaşmasıyla ilgili süreçler hep aksıyor yıllardır. Bu da yanlış planlama, satın almalardaki yetersizliklerden kaynaklanıyor. Aşıların ithal edilmesinden doğan sıkıntılar. Aşı üretilen Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kapatılmasından sonra yaşadığımız sorunlar aslında bunlar. 2011 yılında enstitünün kapatılmasının üzerinden 13 yıl geçti ama durum kötüye gitmeye başladı. Teknolojiyle birlikte gelişen bilimsel ortamla birlikte aslında birçok aşımızı artık kendimiz üretebiliyor hale gelebilecekken bu kadar süreyi kaybettik” ifadelerini kullandı.

‘Elimize ulaşma süreci uzun’

Yeni aşı merkezleri kurulmaya gayret edilse de henüz istedikleri düzeyde bir aşı üretim merkezine kavuşamadıklarını dile getiren Yüksel, “Bu da kaybettiğimiz zamanla ilgili. Sağlık Bakanlığı tercihini bu yönde kullanmış ve bu süreç te aşı konusunda sıkıntı yaşamamıza neden oldu. En büyük üzüldüğümüz nokta bu. Bu kapsamda şu anda neredeyse bütün aşılarımızı kendimiz yapabilecekken ithal etmek zorunda kalıyoruz. İlaçların ithal süreçleri çok zor. Maliyetleri yüksek, kontrol aşamaları var. Sağlık Bakanlığı'na geldikten sonra kontrol süreci var.  İhalesi yapılıp alındıktan sonra, ülkeye girdikten sonra elimize ulaşması aylar alıyor. Bu sürede tabii ki bir sürü aşıya ihtiyacımız var. Orada bir kriz yaşıyoruz” diye konuştu.

‘Ülkemizde üretemiyoruz’

Türkiye'de aşı dağıtımının Sağlık Bakanlığı tarafından yapıldığını aktaran İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi, Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Yüce Ayhan, “Bakanlık tarafından sağlık müdürlüklerine dağıtılıyor. Müdürlükler de hastanelere ve aile sağlığı merkezlerine aşıyı dağıtıyorlar. Ana merkezden tedarikle ilgili bir sıkıntı olduğunda da illeride doğal olarak sıkıntı oluyor. İzmir Sağlık Müdürlüğü’nün yapabileceği eldeki stoğu ihtiyaca göre en uygun şekilde birimlere dağıtmak. Biten yeri desteklemek, fazla olanlardan az olan yerlere aktarmak. Sağlık Bakanlığı'ndan İzmir'e aşı sevkindeki yetersizlik var. Sadece İzmir'e değil, Türkiye'de bir yetersizlik söz konusu. Esas sorun Türkiye'de aşı üretecek bir endüstrinin olmaması ve kendi aşılarımızı üretmiyor olmamız” sözlerine yer verdi.

‘Enfeksiyonlar artar’


Bebekleri aşılamanın amacının enfeksiyonlardan korumak olduğunu vurgulayan Ayhan, “Bu tür koruyucu sağlık hizmetlerindeki yetersizlikler bebekleri ve çocukları ister istemez enfeksiyonlara duyarlı hale getiriyor. Zamanında aşılayamadığınız zaman enfeksiyon duyarlığını artırmış oluyorsunuz ve toplumda da enfeksiyonlar artmış oluyor. Duyarlığı artan bireyler arttıkça yayılma sıklığı artabiliyor. Yani tabii ki bir toplum sağlığı açısından bir risk oluşturuyor. Sonuçta ben çocukların aşısız bırakılmayacağını ummak istiyorum. En azından müdürlükler bir noktadan diğerine aktararak bir süre işi çözme yoluna gidiyor” dedi.