Siyaset

Bilici: AK Parti kentsel dönüşümü, rantsal dönüşüm olarak algılıyor

Gelecek Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Bilici, TBMM Genel Kurulunda kabul edilen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” hakkında açıklama yaptı. Bilici, “Kentsel dönüşüm, rantsal dönüşüm olarak algılanıyor” dedi

Abone Ol

Gelecek Partisi İzmir Milletvekili Mustafa Bilici, 7 Kasım’da, TBMM Genel Kurulunda kabul edilen “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” hakkında açıklama yaptı. “Türkiye’de İzmir başta olmak üzere diğer tüm kentlerde, aşırı nüfus yığılmaları, afet tehlike ve riskleri, yanlış yer seçimleri gibi çeşitli nedenler, kentsel dönüşüm ve yenileme ihtiyacını doğuran faktörledir. Türkiye’de 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında uygulanan projeler ile bugüne kadar sadece 2 milyon 200 bin bağısız bölümün dönüştüğü ifade edilmektedir” diyen Mustafa Bilici, konuyla ilgili sayısal veriler de paylaştı.

Açıklamasına, “Yaklaşık 12 yılda dönüştürülen 2 milyon 200 bin bağımsız bölüm, Türkiye’yi 21 yıldır yönetenler için tek kelime ile başarısızlıktır. Ülkemizde yaklaşık 31 milyon konut, 5 milyon ticari alandan oluşan toplam 36 milyon bağımsız bölüm bulunmaktadır. Mevcut yapı stoğumuzda bunların 6 milyonu risk altındadır. Yine bu verinin içerisinde 2 milyon bağımsız bölümünde acil olarak dönüştürülmesi gerekmektedir.  İktidarın insafına kalırsa aynı hızla sadece acil dönüştürülmesi gereken 2 milyonluk yapı için 12 yıl daha bekleyeceğiz” cümleleriyle devam eden Bilici, kentsel dönüşümle ilgili toplumda yaygın bir kanı olduğuna dikkat çekti.

Kentsel dönüşüm faaliyetleri yetersiz kaldı

İktidarı işaret eden Bilici, “Kentsel dönüşüm Rantsal dönüşüm olarak algılanıyor. Çünkü bugüne kadar genel olarak yapılan uygulamalar ile kent merkezleri, ana caddeler, sahil kesimleri gibi rantın yüksek olduğu bölgelerde kentsel dönüşümler yapıldı. Müteahhitler açısından bir binanın yıkılıp yeniden yapılması sonucu elde edilen bağımsız bölümler inşaat maliyetini karşıladıktan sonra tatmin edici bir kâr da sağlıyorsa ilgili yapı hızla dönüştürülüyordu. Bu anlayış ile halkın büyük kısmının yaşadığı mahallelerde, yani garip, gurabanın yoğun olarak ikamet ettiği yerleşim yerlerinde kentsel dönüşüm faaliyeti çok yetersiz kaldı” sözlerini kullandı.

‘İzmir depreminde yapı stoğunun ne kadar riskli olduğu görüldü’

30 Ekim İzmir Depremi’nde yaşananlara değinen Mustafa Bilici, “İzmir'de 30 Ekim 2020 tarihinde meydana gelen depremin ardından, konuşulan kentsel dönüşüm projeleri unutuldu. Büyükşehir Belediyesi marifetiyle belli projeler hayat geçti, ancak iktidar finansman sağlayamadığından dolayı bunlar sınırlı sayıda kaldı. AK Parti geçen zaman içinde önemsemediği veya hafife aldığı bu konuda insanların hayatıyla oynuyor. AK Partinin yanlış ve tutarsız yaklaşımlarından bir diğeri ise afet öncesi yapılacak olanlardan çok, afet sonrası yapılanlarla ilgileniyor. Çünkü siyaseten buradan nemalanabiliyor. Can güvenliğini, insan hayatını yakından ilgilendiren bu hassas meselede en önemli ve öncelikli olan, afeti yönetmenin yalnızca, oluşan bir krizi çözmek değil, afet olmadan önce buna hazırlanmak olduğunu unutmamaktır. Örneğin İzmir depreminde yapı stoğunun ne kadar riskli olduğu görüldü. Bugün yapılması elzem olan çalışmaların, yarına bırakılmaması konusunda herkesin sorumluluk alması icap ediyor” dedi.

‘Yaşananlardan dersler çıkarmak zorundayız’

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ta yaşanan depremlere dikkat çeken Mustafa Bilici, iktidarı eleştirerek, “AK Parti döneminde yapılan imar afları ve rant politikalarının bedelini Van’da İzmir, Elâzığ, Kahramanmaraş depremiyle etkilenen on bir ilimizde bunun bedelini vatandaşlarımız canlarıyla ödedi. Deprem bölgesi olan yurdumuzda 6 Şubat’ta büyük bir imtihanla sınandık, millet olarak yaşananlardan dersler çıkarmak zorundayız” diye konuştu.

“Deprem ile birlikte kentsel dönüşüm ve imarın ne kadar önemli olduğunu acı bir şekilde tekrar hatırladık” ifadelerini kullanan Bilici, “Ülkemizde yaşayan herkesi yakından ilgilendiren, ülkemiz açısından büyük bir tehlike ve risk teşkil eden alanların dönüştürülmesi ve depremlere karşı tedbirlerin artırılmasına yönelik her türlü çalışmayı Saadet-Gelecek Grubu olarak önemsiyoruz. Ancak kabul edilen kanun teklifi eksik ve yetersizdi. Yapı dönüşüm ve yenileme sürecinde vatandaşla yapılacak uzlaşmalarla ilgili sıkıntılar, geçici konut alanı üretme konusunda eksiklikleri, ekolojik koruma yaklaşımı planlarının benimsenmemesi, kültür varlıklarıyla ilgili herhangi bir düzenleme yapılmaması, konut dokunulmazlığı hakkını zedelemesi, kolluk kuvvetlerinin zor kullanacak olması, iktidarın dilediği şekilde rezerv alanları oluşturabilecek olması gibi önemli gerekçeler ile Saadet- Gelecek Grubu olarak kanuna itirazda bulunduk” ifadelerini kullandı.

‘Bu kanun kapsamında yapılacakların takipçisi olacağız’

Kentsel dönüşüm hakkında uygulanması gerekenleri sıralayan Bilici, son olarak şunları kaydetti: “Kentsel dönüşümün yapıldığı alanlarda nüfus yoğunluğunu artırmak, kat sayısını yükseltmek doğru bir yaklaşım değildir. Dikey mimari yerine, yatay mimari tercih edilmeli, kentsel dönüşüm bu perspektif ile değerlendirilmelidir. Milyonlarca riskli yapı stoğunun dönüştürülmesi konusunda yıkıp yapmanın dışında, binaların güçlendirilmesi veya zeminin iyileştirilmesine yönelik herhangi bir alternatif sağlanmamıştır. Bu kanun teklifinin kapsamadığı bazı yapı stokları var, riskli yapıların en çok bulunduğu yapı stoklarının, başında kaçak yapılar geliyor. Bu kaçak yapılarla ilgili hiçbir düzenleme yok. Riskli yapılan yıktırılması için maliklere tek seferde 90 günden fazla olmamak üzere süre verilecek, yapıların tahliyelerinin engellenmesi durumunda kolluk kuvveti marifetiyle zor kullanılacak, bunu da doğru bulmuyoruz. Umuyor ve diliyoruz ki bu kanun mevcut haliyle büyük ve kitlesel mağduriyetlere sebep olmaz.”