Bilim ve Teknoloji

Evreni daha önce görmediğimiz şekilde gözlemliyoruz

James Webb Uzay Teleskobu’nun uzay araştırmaları için önemi: Aktif görevde 2 yılı dahi dolmadan birçok önemli gözleme imza attı

Abone Ol

James Webb Uzay Teleskobu (JWST), 12 Temmuz 2021’de Ariane 5 roketiyle fırlatıldıktan yaklaşık 6 ay sonra, 25 Aralık 2021’de tam olarak çalışmaya başladı. JWST, Hubble Uzay Teleskobu’ndan 100 kat daha güçlü ve uzayın en uzak noktalarını gözlemleyebilecek kapasitede.

James Webb Uzay Teleskobu, L2 konumu olarak adlandırılan, uzayda Güneş’in ve Dünya’nın kütleçekiminin birlikte çalışıp Güneş’in etrafında yörüngede dönen bir nesneyi Dünya’yla aynı oranda çektiği, Dünya’dan 1,5 milyon kilometre uzaklıktaki bir orbitte konumlanıyor. JWST’nin en önemli özelliklerinden biri, kızılötesi ışığı algılayabilmesi. Bu sayede, evrenin en soğuk ve en uzak noktalarını gözlemleyebiliyor ve Hubble Uzay Teleskobu’nun göremediği toz ve gaz bulutlarının içindeki yıldızlar ve gezegenler hakkında bilgi edinebiliyor.

James Webb Uzay Teleskobu’nun ilk gözlemleri

Carina Nebulası, evrendeki en büyük ve en parlak yıldız oluşum bölgelerinden biridir. James Webb Uzay Teleskobu’nun Carina Nebulası’ndan çektiği görüntüler, nebulanın içinde, daha önce Hubble tarafından görülemeyen, son derece genç ve sıcak yıldızları gösteriyor.

JWST’nin SMACS 0723 Galaksi Kümesi’nden çektiği görüntüler, kümenin arkasındaki galaksilerin ışıklarını bükerek galaksilerin daha önce görülmemiş detaylarını ortaya çıkarıyor. SMACS 0723 Galaksi Kümesi, Dünya’dan yaklaşık 4,6 milyar ışık yılı uzaklıkta yer alan bir galaksi kümesidir.

JWST, evrenin ilk ışıklarını yakalamayı başardı. Bu ışıklar, evrenin sadece birkaç yüz milyon yıl yaşında olduğu zaman ait.

James Webb Uzay Teleskobu, uzay gözlemlerinde bir devrim niteliğinde. JWST ile, evrenin oluşumu ve evrimi hakkında daha önce hiç bilmediğimiz şeyleri öğrenebileceğiz. JWST, evrenin gizemlerini çözmek için insanlığın şu ana kadar ürettiği en önemli araçlardan biri.