Uluslararası Finans Kurumu (IFC), 2024 mali yılında Türkiye'de gerçekleştirdiği faaliyetlerde tarihi bir başarıya imza attığını duyurdu. IFC’nin Orta Doğu, Orta Asya, Türkiye, Afganistan ve Pakistan Bölgesel Başkan Yardımcısı Hela Cheikhrouhou, Türkiye’ye 3,6 milyar dolarlık finansman sağlandığını bildirdi. Cheikhrouhou, bu durumu, Türkiye’nin Hindistan ve Brezilya’dan sonra IFC’nin özel sektörle faaliyet gösterdiği en büyük üçüncü ülke olmasıyla ilişkilendirerek, özel sektörün dinamizminin bir göstergesi olarak nitelendirdi.
Cheikhrouhou, son dönemde Türkiye ile IFC arasında gerçekleşen yoğun görüşmeleri değerlendirerek, eylül ayında yapılan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantıları ile Türkiye’de gerçekleştirilen Yatırım Danışma Konseyi toplantısının ardından, Dünya Bankası Grubu ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) yıllık toplantılarında da bir araya gelindiğini açıkladı. Bu görüşmelerde, Türkiye’nin kredi riski algısındaki iyileşmeler ve yabancı özel sektörün yatırım yapma istekliliğinin artması konularında görüş birliği sağlandığını vurguladı.
Dünya Bankası Grubu’nun 2024-2028 yılları arasında Türkiye’ye sağlayacağı toplam 35 milyar dolarlık finansman için 17 milyar dolarlık kısmının mevcut portföy faaliyetlerine, 18 milyar dolarlık kısmının ise yeni faaliyetlere ayrılacağı belirtildi. Cheikhrouhou, yeni faaliyetlerin yarısının IFC ile gerçekleştirileceğini ifade etti.
Ayrıca, Türkiye’de 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremlerin ardından, depremden etkilenen illerdeki KOBİ’lere 530 milyon dolar destek sağlandığını duyuran Cheikhrouhou, finansal sektörün derinleştirilmesine yönelik sürekli destek verdiklerini belirtti. Türkiye’de kadın girişimcileri ve kadın istihdamını destekleyen işletmelere de kaynak sağlamayı hedeflediklerini söyledi.
Cheikhrouhou, Türkiye’nin ekonomik çeşitliliğine ve dayanıklılığına vurgu yaparak, elverişli koşulların devam etmesi durumunda daha fazla yatırım yapma arzusunu dile getirdi. Türk özel sektörünün, istihdam fırsatları yaratma konusundaki kararlılığının önemine de dikkat çekti. Türkiye’nin, daha ortodoks bir makro iktisat politikası benimsediği için yatırımcılara fırsatlar sunduğunu ifade eden Cheikhrouhou, farklı sektörlerde varlık göstermeyi hedeflediklerini belirtti.
Sonuç olarak, Türkiye’nin ekonomik yapısının olumlu gelişim göstereceği öngörülüyor ve Türk özel sektörüne olan güven, uluslararası yatırımcıların ilgisini artırma çabalarının temelini oluşturuyor.