Fotoğraf, insanlık tarihindeki en etkileyici keşiflerden biri olarak kabul edilir. İnsanlar, görsel anıların gücünü ve önemini yüzyıllardır fark etmişlerdir. Peki, ilk fotoğraf ne zaman çekildi? Bu soru, meraklı zihinleri yüzyıllardır meşgul ediyor. Ancak, bu merak sadece ilk fotoğrafın tarihiyle sınırlı değil; Türkiye'de ilk fotoğraf ne zaman çekildiği ve dünyanın en eski fotoğrafının nerede çekildiği gibi detaylar da araştırmacıların ilgisini çekiyor. İlk fotoğraf ne zaman çekildi? ve Türkiye'de ilk fotoğraf ne zaman çekildi? İşte, fotoğrafın tarih sahnesine çıkışından günümüze kadar olan yolculuğun ilginç detaylarına bir bakalım. İşte detaylar...

İlk fotoğraf ne zaman çekildi?

Fotoğraf, Eski Yunanca kökenli olan "fos" (ışık) ve "grafein" (çizmek, kazımak, resim yapmak, yazmak) kelimelerinin birleşimiyle oluşmuş bir isimdir. Kelime anlamı, ışık yardımıyla iz bırakmaktır. Osmanlı döneminde, fotoğraf ilk olarak "ateş yazması" olarak adlandırılmıştır. Halk arasında ise fotoğraf için "kılık" sözcüğü kullanılmıştır.

Fotoğrafta en temel unsur ışıktır. Işık, nesnelerin görülebilir olmasını sağlamanın yanı sıra, fotoğrafın oluşumunu da sağlar. Bu sebeple, fotoğraf çekiminde kullanılan objektifin niteliği büyük önem taşır. Objektifin diyafram değeri ne kadar küçükse içeriye giren ışık miktarı da o kadar artar ve daha yüksek enstantaneler kullanılabilir hale gelir. Fotoğraf çekiminde renklerin algılanması da önemlidir. Işık kaynağından yansıyan ışık, cisimlerin renklerini algılayıcıya ileterek görünür hale gelir. Renk algısı, ışığın ısısı ve dalga boyuna bağlıdır. Örneğin, aynı cisim farklı renklerdeki ışık altında farklı renklerde algılanabilir.

Fotoğraf makinelerinde kullanılan objektifler, ilk zamanlardan günümüze kadar önemli gelişmeler göstermiştir. Geniş açılı, normal ve tele objektifler olmak üzere üç ana gruba ayrılabilirler. Ayrıca, sabit odaklı ve değiştirilebilir odaklı (zoom) olmak üzere iki farklı grupta da bulunurlar. Çoğu fotoğraf, ışığı bir algılayıcıya odaklayan fotoğraf makineleriyle çekilir. Fotoğraf, dijital ortamda çeşitli dosya formatlarına sahiptir. En popüler olanı JPEG formatıdır, diğer formatlar ise TIFF ve RAW'dır.

Görüntüyü görünür kılma süreci, karmaşık kimyasal işlemleri gerektirir. İşte fotoğrafçılığın temellerini atan bu süreçlerin ve icatların hikayesi: Görüntüyü ışıkla etkileşime sokma fikri, Thomas Wedgwood'un deneyleriyle ortaya çıktı. Ancak, denemelerindeki uzun ışıklandırma süreleri ve oluşan görüntülerin kararması gibi zorluklar, ilerlemesini engelledi. Thomas Wedgwood'un deneylerine dayanarak, Sir John Herschel Yunanca kökenli "ışıkla yazmak" anlamına gelen "fotoğraf" terimini türetti. Ancak, Wedgwood'un ölümü, fotoğrafın mucidi olmasını engelledi.

Fransız Joseph Nicéphore Niépce ve İngiliz William Henry Fox Talbot gibi birçok bilim insanı ve mucit, fotoğrafçılığın gelişimine katkı sağladı. Niépce, 1826-1827 yıllarında ışığa duyarlı levhalar üzerinde kalıcı görüntüler elde etmeyi başardı. Daguerre, Niépce'in çalışmalarını devam ettirdi ve "Daguerrotype" adını verdiği bir yöntem geliştirdi. Daguerrotype yöntemi, Fransız Bilimler Akademisi tarafından resmileştirilerek fotoğrafçılığın yayılmasına katkı sağladı. Bu yöntemde, gümüş levha iyot buharına tutularak kalıcı bir görüntü elde ediliyordu.

İngiliz mucit William Henry Fox Talbot, Daguerre'in buluşuna alternatif bir yöntem geliştirdi. "Calotype" adını verdiği bu yöntemde, gümüş tuzlarına batırılmış bir kâğıt kullanılarak negatif görüntüler elde ediliyordu. Talbot, bu yöntemiyle pozitif fotoğrafların çoğaltılmasını sağladı. Bu icatlar ve gelişmeler, fotoğrafçılığın doğuşunu sağladı ve halk arasında büyük ilgi uyandırdı.

Türkiye'de ilk fotoğraf ne zaman çekildi?

Türkiye'nin fotoğraf tarihine dair ilk izler, Osmanlı dönemine kadar uzanıyor. 1800'lerin başında fotoğraf makinelerinin icadıyla birlikte, Ceride-i Havadis gazetesinden öğrenen Osmanlı halkı, fotoğrafçılığa merak salıyor. Ancak Türkiye'de ilk çekilen fotoğraf, Fransız fotoğrafçı Girault de Prangey'in objektifinden çıkıyor.

İslam mimarisine olan ilgisiyle tanınan Girault de Prangey, 1841 yılında Doğu Akdeniz'e bir yolculuk yapıyor. Kişisel fotoğraf makinelerinin yeni yeni icat edildiği bir dönemde, Prangey'in İstanbul'u görüntülediği kareler, Türkiye'nin fotoğraf tarihinde bir kilometre taşı oluşturuyor. 2019'da New York Metropolitan Sanat Müzesi'nde sergilenen bu kareler, 19. yüzyıl İstanbul'unu merak edenler için büyüleyici bir kaynak niteliğinde.

Renkli fotoğraflar Türkiye'ye ancak 1970'lerde gelebildi. Foto Paris stüdyoları aracılığıyla ülkeye ulaşan renkli fotoğraf makineleri, Türkiye'nin görsel kültüründe yeni bir dönemi başlatıyor. Osep Minasoğlu'nun 2013 yılında hayatını kaybetmesiyle, Türkiye'de renkli fotoğrafçılık alanında yeni bir ivme kazanıyor. Minasoğlu aynı zamanda Türkiye'ye ilk renkli fotoğraf makinelerini ve dia pozitiflerini getiren isimlerden biri olarak öne çıkıyor.

1895 yılında çekilip renklendirilen İstanbul fotoğrafları, şehrin renkli tarihine ışık tutuyor. ABD merkezli bir kartpostal şirketi tarafından ortaya çıkarılan bu fotoğraflar, İstanbul'un tarihî dokusunu renklerle buluşturuyor. Prangey'in 1842'de başladığı fotoğraf seyahati sırasında çektiği fotoğraflar da, uzmanlar tarafından İstanbul'un ilk bilinen fotoğrafları olarak kabul ediliyor.

Kaynak: HABER MERKEZİ