İran'da yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri, halk arasında büyük bir merak uyandırıyor. Bu süreçte ismi öne çıkan kişilerden biri de, Ali Hamaney'in oğlu Mücteba Hamaney. Vatandaşlar, Mücteba Hamaney'in kim olduğunu ve siyasi kariyerindeki etkilerini merak ediyor. Peki, İran'da cumhurbaşkanlığı için adı geçen Ali Hamaney'in oğlu Mücteba Hamaney kimdir? İşte, Mücteba Hamaney hakkında bilinmesi gerekenler ve detaylar...
Mücteba Hamaney kimdir?
İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in oğlu Mücteba Hamaney, son günlerde kamuoyunun merak ettiği isimler arasında yer alıyor. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümüyle birlikte, Mücteba Hamaney'in babasının koltuğu için öne çıkan adaylardan biri olduğu belirtiliyor. Bu durumun ülke için riskli olabileceğine dikkat çekiliyor. Haberimizin detaylarında Mücteba Hamaney hakkında bilinmesi gerekenleri bulabilirsiniz.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin beklenmedik bir helikopter kazasında hayatını kaybetmesinin ardından, yeni halefin kim olacağı sorusu gündeme geldi. 85 yaşındaki Ayetullah Ali Hamaney'in halefi olarak görülen Reisi'nin ölümünden sonra, en güçlü adaylardan biri olarak Mücteba Hamaney öne çıktı.
55 yaşındaki Mücteba Hamaney, Ayetullah Ali Hamaney'in ikinci oğludur. "Perde arkasında" önemli bir nüfuzu olduğuna inanılan Mücteba, babasının ardından İran'ın dini lideri olabilecek en güçlü adaylardan biri olarak görülüyor. Ancak, Mücteba'nın hükümette resmi bir görev almamış olması ve dini liderlik için gereken geniş destek kitlesine sahip olup olmadığı konusunda soru işaretleri bulunuyor.
Mücteba Hamaney'in olası dini liderliği, İran'da çeşitli tartışmalara yol açabilir. 1979'daki İslam Devrimi'nin temel prensiplerinden biri monarşi benzeri yapılarla mücadele etmekti. Mücteba'nın babasının yerine geçmesi, bu prensibe aykırı olarak değerlendirilebilir ve ülkede siyasi gerilimlere neden olabilir.
ABD medyasındaki haberlerde, Mücteba'nın hükümette resmi bir pozisyonu olmadığı ve geniş bir destek tabanına ihtiyaç duyduğu vurgulanıyor. Bu durumda, Mücteba'nın dini lider olarak atanması, hem iç hem de dış politikada önemli yankılar uyandırabilir.