Turizm sektörü, dünyada ve ülkemizde ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan önemli ve hızlı gelişen sektörler arasında yer alıyor. Ancak ülkede yükselen girdi maliyetleri, dövizin baskılanması, artan enflasyonla birlikte giderek ağırlaşan hayat pahalılığı turizm sektörünü de vurdu. Turizm sezonunu değerlendiren sektör temsilcileri, bu sezonun beklenilen doluluk oranlarının altında kaldığını aktardı. Maliyetlerin sürekli arttığını dile getiren sektör temsilcileri, önümüzdeki sezonda fiyatların ne olacağını tahmin edemedikleri için 2025 yılından endişeli olduklarını vurguladı. 

Kivanç Meri̇ç-1

“Yüksek doluluk olmalı”


Geçen seneyle aynı derecede bir sezon geçirdiklerini dile getiren Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) İzmir Bölge Temsil Kurulu (BTK) Başkanı Kıvanç Meriç, “Ama bizim hedefimiz her sene üstüne daha fazla koyarak gitmek. Türkiye'de her sene yeni oteller yapılıyor, yeni yerler açılıyor. Kitle turizmi yapıyoruz ve bizler daha fazla müşteri getirip yüksek oranda bir doluluk sağlamak zorundayız. Biz sonuçta mass turizm yapan bir ülke konumundayız. 2025 yılından endişeliyiz. Döviz fiyatları bu şekilde baskılanmaya devam ederse, enflasyon bu şekilde yükselmeye devam ederse biz maliyetleri karşılamak adına zam yapmak zorunda kalacağız. Özellikle yurt dışına ciddi zam yapmak zorunda kalacağız. Bundan dolayı rakiplerimize göre daha pahalı bir ülke konumuna düşeceğimizden dolayı önümüzdeki yıldan korkuyoruz. Sadece temmuz, ağustos değil bütün sezonda sıkıntı yaşayacağız diye endişeleniyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Yüksek sezon sıkıntılıydı’


Sezonun güzel başladığını aktaran Meriç, “Bayram dönemleri güzel geçti ama maalesef yüksek sezonda sıkıntı yaşadık. Temmuz ve ağustos aylarında beklenen doluluk oranlarına ulaşılamadı. Bunun en önemli sebebi ekonomik şartlar. Temmuz, ağustos aylarında yurt dışına giden müşteri sayısı çok oldu. Türk vatandaşı bu yıl yurt dışına gitmeyi tercih etti. Özellikle bu kapı vizesinden dolayı ciddi bir Yunanistan'a girişler oldu. İtalya'ya da çok tercih edilen bir ülke oldu. Çünkü yüksek sezonda Türkiye'deki otellerin fiyatları, yurt dışındaki otellerle neredeyse aynı fiyat olduğu için vatandaşın tercihi yurt dışından yana oldu. Fiyat avantajımızı kaybettik, bu nedenle de yabancı turist sayısında gerileme var. Türkiye'de dövizin baskılanmasından kaynaklı ve enflasyonun yükselmesinden dolayı sektör olumsuz etkilendi. Bu döviz ve maliyet makasının büyümesinden kaynaklı bir sorun. Ama eylül, ekim aylarında yine hareketlendi. Çünkü fiyatlar düşünce birden yüzdeler yükselme başlıyor. Normal bir sezona girmiş vaziyetteyiz” sözlerine yer verdi.

Ertan Ustaoğlu

‘Sektör verim alamadı’

Özellikle kıyı bölgelerindeki otellerde iyi bir sezon geçirmeyi beklediklerini belirten Türkiye Küçük Oteller Derneği (TÜRKODER) Başkanı Ertan Ustaoğlu ise “Otellerde, maliyetlerine göre bir fiyat belirlendi. Birçok vatandaşa yüksek geldiği için bu fiyat tutmadı ve doluluk oranlarında düşüklük yaşandı. Özellikle haziran ve temmuz aylarında çok düşüktü. Daha sonra bu nedenlerden dolayı fiyatlarda düşüşe gidildi. Ancak ağustos ayında sektör kendini biraz toplamasına rağmen yine de beklenen doluluk oranının altında kaldı. Eylül ayında da zaten daha da azaldı. Yani bu yıl turizm sektörü istediği verimi alamadı. Bunun sebebi hem ülke şartları, hem de maliyet ve otel fiyatlarının yüksekliği. Karışık bir sezon geçirdik” diye konuştu.
Sektörün pandemiden sonra çok daha iyi bir durumda olduğunu vurgulayan Ustaoğlu, “Şu an bakıldığı zaman bir düşüş var ama bir sene sonrası için daha güzel bir sezon geçiririz umarım. Ama aşağı doğru inen bir grafik var. Maliyet yüksekliği, ekonomik sıkıntılar, enflasyon, insanların geçim sıkıntısı gibi durumlar sektörü de çok zorladı. Bu maliyet artışları ne zaman düşerse otel fiyatlarının da daha makul düzeylere ineceğini düşünüyorum” dedi.

“Fiyatları belirlemiyoruz”

Sektörün dinamikleşmesi için dövizin baskılanmaması gerektiğini vurgulayan Meriç, “Türkiye'de bir enflasyon varsa buna paralel olarak dövizin de yükselmesi gerekiyor. Ekonominin normal piyasa şartlarında ilerlemesini istiyoruz. Biz belli bir istikrarla fiyatlarımızı belirleyip 2025 ve 2026 yılının pazarını bugünden piyasaya arz etmek istiyoruz. Ama şu an biz 2025 yılının pazarlamasını yapacak durumda değiliz, çünkü fiyatları belirleyemiyoruz. Maliyetlerin ne olacağını bilemiyoruz. Bu da bizim için çok ciddi bir sonu teşkil ediyor” dedi. 


Kaynak: Filiz Erol