Video Haber

Türkiye’nin 485 Diri Fayı İçin Kritik Çalışma

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA), Türkiye genelinde yürüttüğü paleosismoloji çalışmalarıyla 225 diri fayın deprem üretme potansiyelini belirledi. 6 Şubat 2023 depremleri sonrasında hız kazanan çalışmalar, fay hatlarının tarihsel sürecini inceleyerek Türkiye Deprem Tehlike Haritası'nın güncellenmesine katkı sağlamayı hedefliyor.

Abone Ol

Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA), Türkiye genelinde yürüttüğü kapsamlı paleosismoloji çalışmalarıyla 225 diri fayın deprem üretme potansiyelini belirledi. Deprem riskini azaltmayı hedefleyen bu çalışmalar, ülkenin deprem tehlike haritasını güncelleme sürecinde kritik bir rol oynuyor.

Depremlerin İzinde Hendek Çalışmaları

MTA, diri fayların bulunduğu bölgelerde açtığı 50 metre uzunluk, 5 metre genişlik ve 4 metre derinlikteki hendeklerde geçmiş depremlerin izlerini araştırıyor. Hendek duvarlarında görülen jeolojik katmanlar üzerinde inceleme yapan uzmanlar, binlerce yıl öncesine dayanan deprem izlerini kayıt altına alıyor. Alınan numuneler laboratuvar ortamında tarihlendirilerek, fayların deprem üretme döngüleri ve periyotları hesaplanıyor.

Ulusal ve Uluslararası Destekle Hız Kazanan Araştırmalar

MTA Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı, 2011'de yürürlüğe giren Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı ile 2022’deki Türkiye Afet Risk Azaltma Planı kapsamında başlattığı paleosismoloji çalışmalarını, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri sonrasında genişletti. TÜBİTAK’ın desteğiyle kurulan Türkiye Diri Faylarının Paleosismolojik Özelliklerinin Belirlenmesi Projesi platformu, Türkiye genelindeki 485 diri fay hattının incelenmesi için bir çatı görevi görüyor.

Projede, MTA ile birlikte Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Türkiye Belediyeler Birliği ve 22 üniversite yer alıyor. Amaç, diri fayların deprem üretme potansiyellerini netleştirmek ve Türkiye Deprem Tehlike Haritası'nın doğruluk payını artırmak.

12 Yılda 225 Fay Araştırıldı

MTA, 2012 yılından bu yana 225 diri fay hattı üzerinde paleosismolojik çalışmalarını tamamladı. Proje kapsamında, hendek kazılarından elde edilen veriler detaylı raporlara dönüştürülerek Türkiye’nin deprem tehlike haritasının güncellenmesine katkı sağlanacak.

Hedef: 2030’a Kadar Tüm Fayların Tarihçesi

MTA Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanı Doç. Dr. Selim Özalp, afet zararlarını azaltmak için tehlikenin zamansal ve mekânsal olarak belirlenmesinin önemine dikkat çekti. Özalp, 6 Şubat depremlerinin ardından çalışmaların hızlandırıldığını vurgulayarak, “2012’den bugüne kadar 225 fay üzerinde araştırmamızı tamamladık. Hedefimiz, 2030 yılına kadar tüm diri fayların tarihsel süreçlerini ortaya koyarak bu verileri kullanıcıların hizmetine sunmak” dedi.

Manisa’daki Faydan 11 Bin Yıllık Deprem İzleri

Proje Başkanı Jeoloji Yüksek Mühendisi Hasan Elmacı ise araştırma yöntemlerini detaylandırarak, uydu ve hava fotoğraflarıyla fay hatlarının geometrik ve yapısal özelliklerini belirlediklerini anlattı. Elmacı, kazı yapılan hendek duvarlarında depremlerin yüzeyde bıraktığı izlerin tespit edildiğini belirtti.

Elmacı, özellikle Manisa’nın Salihli ilçesinde yapılan çalışmaları örnek göstererek şunları söyledi:

“Son 11 bin yıl içerisinde 4 deprem izini belirledik ve bu izleri tarihlendirme sürecine aldık. Bu süreçte depremlerin meydana gelme periyotlarını hesaplıyoruz. Örneğin, 500 yılda bir gerçekleşen bir depremi tespit ettiğimizde, bir sonraki depremin zamanını ve büyüklüğünü belirli bir zaman aralığında öngörebiliyoruz.”

Deprem Tehlike Haritası Güncelleniyor

Toplanan verilerin Türkiye Deprem Tehlike Haritası için alt yapı sağladığını ifade eden Elmacı, bu verilerin haritanın hassasiyetini artıracağını belirtti. 2023 yılı içinde Aydın, Uşak ve Manisa’daki 25 fay hattında yapılan çalışmalarla süreç hızlandırıldı.

Türkiye Depremle Mücadelede Daha Güçlü

MTA’nın yürüttüğü kapsamlı araştırmalar, deprem riskinin azaltılması ve toplumun bu konuda bilinçlendirilmesi açısından büyük önem taşıyor. 2030 yılına kadar tamamlanması hedeflenen çalışmalar, Türkiye’nin diri faylarıyla ilgili en güncel ve detaylı verileri ortaya koyarak ülkenin afet yönetimi planlamasında önemli bir rol oynayacak.